|
|||||||||||||||||||||
|
Sevgili dinleyiciler merhaba. Bugün yine sizlerle "Yabancı Gözüyle Çin" programımızda daha buluştuk. Programımızın konuğu, Doğan Haber Ajansı Çin temsilcisi, Levent Uluçer.
CRI- Levent Bey, merhaba. Değerli dinleyicilerimize kendinizi tanıtmanızı rica etsem?
Levent Uluçer- Merhabalar, ne güzel ki, daha önce benim çalıştığım yerde, şu an siz devam ediyorsunuz. Ben de daha önce Çin Uluslararası Radyosu'nda iki yıl çalıştım .Daha sonra, Doğan Haber Ajansı'na geçtim ama, Türkiye'deyken ilk önce, turizm-işletme okudum. Ondan sonra, sinema- televizyon okudum. Benim esas mesleğim, sinema- televizyon. Orada, yarı zamanlı gibi gazeteciliğe başladım. Burada tam zamanlıya geçtim. Orada bulmaca yapardım. Kitap eleştirileri, sinema yazıları yazarken, burada tamamıyla kendimi gazeteciliğe vakf ettim! Şu an gazetici olarak Beijing'de devam ediyorum.
CRI- Ne kadar süredir Beijing'desiniz?
L.U.- Bu yılın sonunda beş olacak. Kimilerine göre az ama, bana artık oldukça çok gelemeye başladı.
CRI- Bir ülkede gazeteci olmak, o ülkenin dilini bilmeyi ve o ülkeyi tanımayı ne kadar gerektirir? Siz, Çin'i ne kadar tanıyorsunuz?
L.U.- Elbette bilmek gerekiyor. Fakat ne yazık ki, sadece bizim ülkemiz için değil, dünyanın genelinde Asya'ya ve Çin'e uzak kalındığından ötürü, benim gibi sadece Türk gazeteci değil, diğer hemen hemen tüm yabancı gazetecilerin de büyük bir kısmı, Çince bilmiyorlar. Herkes burada işini, İngilizce götürüyor ama, Çince bilen gazeteciler de var. Çince bilseydim çok daha farklı olacaktı. Benim yaptığım haberler, çok daha farklı olacaktı.Ama ne yazık ki, bu büyük bir dezavantaj olarak benim önümde duruyor.
CRI- Uzakların en uzağı diye bilinen Çin ve yaşam hakkında neler anlatabilirsiniz?
L.U.- Çocukluktan beri gelmek istediğim bir ülke burası. Geldiğimden beri hiç pişmanlık duymadım. Kimi zaman evet zorlukları oluyor. Kendi kuralları var ve bu kurallar, bizim mantığımıza uymadığı zaman zorluk çıkıyor ama, genel olarak baktığımızda, hemen hemen Türkiye'yle herşey aynı. Çok fazla sıkıntı çekmiyorum. Sağolsunlar, yabancıya hoşgörülü oldukları içinde, benim sorunlarım, Çinlilerden çok daha çabuk ve önde çözüldüğü için, son derece memnunum.
CRI- Gazetecilik Çin'de nasıl yürütülüyor.
L.U.- Görsel basın, televizyonlar ve yazılı basın, gazeteler ve dergiler birbirinden biraz daha farklı. Televizyonculuk yapıyorlar,tam olarak. Sonuçta herkes, belgesel izlemek istediğini söyler, haber ve nitelikli program izlemek istediğini söyler. Çin'de neyseki bu birebir böyle işliyor. Nitelikli programlar var, güzel eğlence programları var, belgeseller var. Açıyorum, bazen saatlerce izliyorum. Yazılı basın ise, oradan bilgileri siz alacaksınız ve yorumunu siz yapacaksınız. Çin'de ki gazeteciliğin mantığı böyle.
CRI- Mesleğiniz gereği, çok seyahat ettiğinizi ve Çin'in farklı bölgelerini görmüş olduğunuzu tahmin ediyorum. Bu gezilerinizdeki gözlemlerinizi bizimle paylaşır mısınız?
L.U.- Aslında kuzey, güney, doğu, batı bayağı yerler gezdim. En çok gezdiğim yer Zhejiang, Honzhou. çok hoşuma gitti. Çok temiz, zaten Çin'in, üçüncü büyük gelişen bölgesi. Son derece geniş caddeler, Beijing gibi kalabalık değil. Yeşilliği çok. Bunun yanı sıra, Turpan'a gittik. Ürümqi'ye gittik. Çin hükümeti davet etmişti. Turpan beni çok etkiledi. Bir Anadolu kentinde gezdiğimi gördüm. Üzüm bahçeleri, sokakta yürürken konuştuğum insanlarla. Harbin'e gittiğim zaman, oradaki buzdan sarayları gördüğüm, o akşam özellikle, açılış yapıldığı akşamını unutamıyorum. Dünyanın her yerinden davetliler, biz dahil olmak üzere, çektiğim görüntelere mi doyamadım, yoksa gezdiğim zaman ki çektiğim görüntüleri mi iyi göremedim,doyamadım ama, hala içimde uktedir.Bunun yanı sıra Shanghai gördüm. Dünya kenti. Ne kadar İstanbul, bir kaç bin yıl öncesine kadar gidiyorsa bile, Shanghai'ın tarihi bir kaç yüzyıllık tarihi var. Bir kaç kente daha gittim ama beni en çok etkileyen, Hongzhou ile Turpan'dır.
CRI- Dünyadaki en eski uygarlıklarından birinin beşiği olan Çin, çok geniş bir kültür birikimine sahiptir. Sizce, Çinlilerin sanat, müzik, edebiyata yaklaşımı nedir?
L.U.- Buradaki, kültür, sanat bakışı farklı. Bizde ki gibi aynı kulvarda değiller. Sanat apayrı, kültür apayrı. Kültür 5- 6000 yıllık geçmişe dayandığı için, Yapılan her hareketin, söylenen her sözün, bakılan her bakışın, oynatılan her bir parmağın anlamı var burada. Her rengin bir anlamı var.
CRI- Vücut dili çok kullanılıyor değil mi?
L.U.- Herşeyede girmis durumda. Balığın binlerce anlamı var, çiçeğin binlerce anlamı var, böceğin başka bir anlamı var. Herşeyin bir anlamı var burada.Bu da esas kültüre dayanıyor. Sanat ise daha modern sanata geçiş, bir çok ülkeden daha ileri konumda.
CRI- Son olarak, Çin'i görmek isteyenlere, tavsiyeleriniz, önerileriniz neler olacaktır?
L.U.- Bir tane Çin yok. Çok Çin var. Shanghai'daki Çin, ayrı, Xinjiang'daki Çin ayrı, Beijing'deki Çin ayrı, Guangzhou'daki Çin ayrı.Çok farklı Çinler var. Yunnan'daki Çin ayrı. Buranın en güzel özelliği, insanlarının bizim gibi olması ve biz Türkler de Asayalıyız, aynı bunlar gibiyiz.
Levent Bey, sorularımı yanıtladığınız için çok teşekkür ediyorum. Değerli dinleyiciler, umut dolu yarınlar, neşe dolu günler diliyorum.
Hoşçakalın.
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |