Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Asya'dan Asya'ya mektup (10-12-2007)

(GMT+08:00) 2007-10-12 18:23:51 cri
Canım Kızım,

Biraz daha sıkı giyinmeye başladığımız günlerden merhaba,

Bu mektubuma alışageldiğin gibi bir şiirle başlamayacağım, ama bir şairle başlayacağım. Hem de şairlikle sınırlı kalmayan,yaşamından ve ürettiklerinden dolayı tanımlanması zor olan bir insanla. Mektuba başlamadan önce Attila İlhan'ın ölümünün ikinci yılında anıldığı haberini okudum. Demek onsuz iki yıl geçmiş. Ama o kitap raflarında, masamızın üzerinde okunmayı bekleyen kitaplarda bizimle olmayı sürdürdü.

Onu, sana Nilüfer Türkoğlu'nun yazısını aktararak anmak istedim:

"beni bir kere dövdüler, çok gözlüklüydüm

daha bere giyiyordum bıyıklarım da duruyor

büyükdere'de dövdüler emirgan ve birileri

senin için dövdüler dişlerimi tükürdüm"

"Ölen birilerinin ardından yazmak zordur; hele sevdiğiniz, hayatınız boyunca bir defa bile olsa yakından görüp onunla konuşmak istediğiniz, hayranı olup artık çok geç kaldığınız o birileri için…zordur, ardından yazmak.

10 Ekim 2005'te kalp krizi sonucu yaşamını yitiren şair Attila İlhan'ın bugün ölümünün ikinci yıldönümü.

İş çıkışı, kalabalıkları yara yara, tıkabasa dolu metroya binerken aklımdan geçen tek şey; iyi bir başlık bulup şaire yaraşır bir yazı yazmaktı. Daha 12-13 yaşlarındayken tanıdığım, 'nasıl oluyor da böyle cümleler buluyor?' dediğim bu ustanın ardından, ben nasıl cümleler kuracak, büyük laflar edecektim ki?

Kaç kere yıllar önce TRT 2'de yayımlanan 'Attila İlhan'la Zaman İçinde Yolculuk' programına mektup yazmaya kalkışıp, bir türlü hiçbirini beğenemediğim, sonra da canım sıkıla sıkıla çöpe attığım o mektuplar geldi aklıma...

10 Ekim 2007… Ölümünden bu yana iki yıl geçti. Attila İlhan'dan öğrenip sevdiğim İstanbul'da yaşamaya alışırken, şimdi o yoktu. Onun olduğu bir İstanbul'u yaşayamadan ben, Müjgan'la ağlaştığı o Mahur Beste'yi, Emirgan'da Çay Saati'ni, başından gitmeyen Aysel'ini, Yasak Sevişmeleri, Yağmur Kaçağı'nı ve(ya) Fena Halde Lemanı'nı 'Kurtlar Sofrası'na' bırakıp çoktan gitmişti.

Aysel git başımdan ben sana göre değilim

ölümüm birden olacak seziyorum

hem kötüyüm, karanlığım biraz çirkinim

Aysel git başımdan istemiyorum. (…)

Oktay Akbal 'Şairlere Ölüm Yok' adlı kitabında (henüz Attila İlhan ölmemişken) içlerinde Orhan Veli'nin, Edip Cansever'in de yer aldığı, ölen 13 şair için şöyle der: "(…) Bakarsınız, bir zamanlar dizeleri dillerde dolaşan bir şair zaman içinde unutulur, yıllar geçer adı bile anılmaz, seçkilerde bile rastlanmaz. Ama gelecekte bir gün, bir genç çıkar, bir yeni kuşak belirir, o unutulmuş şairi yeniden keşfeder, önemiyle, büyüklüğüyle gün ışığına çıkarır. Bu yüzden gerçek anlamda ölüm yoktur şairlere, tüm sanatçılara…"

Ve işte bu yüzden ölüm yoktur Attila İlhan'a da. Ama 'An gelir, Attila İlhan ölür.'

Attila İlhan'ın şiirleri anlaşılamamaktan uzaktır çoğu zaman. Belirli bir hikayesi, baş rol oyuncuları vardır bu şiirlerin. Üçüncü Şahsın Şiiri'nden Karantinalı Despina'ya ve hatta Jilet Yiyen kız'lara kadar doğru uzanan hikayeler serisi alıp götürür sizi. Bazen şiiri tamamen aşka bulansa da bazen seri cinayet işleyen bir katilin cümlelerini hissedersiniz ensenizde, bazen de en mahrem sözlerin saati başlar; bu gizliden gizliye erotizm içeren şiirleri okurken ağzınız açık kalır, şaşırırsınız.

(…)

Çarpılmışım başım sersem

sevdim jilet yiyen kızı

göğsündeki kumrulara değsem

gagaları zehirli kırmızı

Attila İlhan'ı bilmek, Attila İlhan okumak, sadece 'Ben Sana Mecburum'da tıkanıp kalmaz. Attila İlhan'ı anlatmak için 'kaptan şapkası' da yeterli olmaz. Sahaflara gidin. Bilgi Yayınevi'nden çıkan saman kağıtlı Attila İlhan şiirlerini alın. Varsın iki kitap alacak paranız olsun; gidin Bela Çiçeği'ni alın, Böyle Bir Sevmek'i alın.

Usul usul okuyun.

Sonra, İstanbul'u en İstanbul gibi yaşayan 'çok gözlüklü' kaptan ile birlikte 'sokak lambaları öksüren' o sisler bulvarı'nda yola koyulun."

Bu arada Beijing'de 15 Ekim'de başlayacak Çin Komünist Partisi'nin 17. Ulusal Kongresi'nin hazırlıkları sürüyor.

Dünyanın en büyük partisi konumunda olan Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) üye sayısı 73 milyon 360 bini buldu.

ÇKP Merkez Komitesi Örgütlenme Bürosu tarafından yapılan açıklamada, üye sayısının son beş yılda 6 milyon 420 kişi arttığı kaydedildi. ÇKP, 16. Ulusal Kongresi'ni düzenlediği 2002 yılından bu yana 4 milyon 200 bini bayan olmak üzere 13 milyon 160 bin aday üye kabul etti. Bu aday üyelerin 934 bini yani yüzde 7.1'i ise etnik gruplardan geliyor. ÇKP üyelerinin 17 milyon 380 bini, yani yüzde 23.7'si ise 35 yaşın altında. Üyelerin yüzde 52.9'unu oluşturan 38 milyon 840 bin kişi ise 36-59 yaş grubundan.

Kapılarını özel sektöre de açan ÇKP'ye son beş yılda "yeni sosyal tabaka" diye nitelenen kesimden 130 bin üyelik başvurusu yapıldı. Yetkililer, özel girişimci, yabancı şirketlerin teknisyeni veya yöneticisi gibi meslek gruplarından gelen bu başvurulardan 64 bininin kabul edildiğini açıkladı. 3 milyon 180 bin parti üyesinin özel şirketlerde çalıştığı bildirildi. 2002 ile karşılaştırıldığında ÇKP'de özel sektörde çalışanların sayısı yüzde 113.4 arttı.

ÇKP tarafından yapılan araştırmaya göre, yaklaşık 50 milyon kişiyi kapsayan "yeni sosyal tabaka" 10 trilyon yüeni (1.3 trilyon ABD Doları) idare ediyor.

İşçiler, köylüler, aydınlar ve askerler ÇKP'nin "temel taşları" olarak kabul ediliyor. Şu anda 7 milyon 960 bin işçi üye partinin yüzde 10.8'ini, 23 milyon 100 bin köylü, çoban ve balıkçı üye de yüzde 31'ini teşkil ediyor.

ÇKP'nin 17.Ulusal Kongresi'ni 42 ülke ve bölgeden 1033 yabancı basın mensubu izleyecek.

Haftaya devam etmek üzere seni özlem ve sevgiyle kucaklıyorum.

Öptüm.

Baban Cemil Kaptan

12 Ekim 2007

"sevmek için geç ölmek için erken

akşamın acı su karanlığı içinden

soğuk kadife teması yalnızlığın

şuh bir kahkaha balkonun birinden

gizli işareti midir bir başlangıcın

sevmek için geç ölmek için erken

başbaşa çay elele yürümek derken

boğaz vapurları mı iskele sancak

telefonda kaybolmak sesini beklerken

insan insanı yeniler doğrudur ancak

sevmek için geç ölmek için erken

içimdeki gökkuşağı besbelli neden

bulutların içinden kuşlar yağıyor

bir şiire başlarsın birini bitirmeden

hiç kimse gözlerine inanamıyor

sevmek için geç ölmek için erken

sevmek sevildiğini bile farketmeden

yaklaştıkça ölüm soğuk bir yağmur gibi

sevmek zehir zemberek ve yürekten

gecikerek de olsa vuruşur gibi

Attila İlhan"

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040