Oğuzhan Yurteri: Avrupa ve Amerika'dan herhangi  bir eksiği yok, belki fazlası var.

Burası Çin Uluslararası Radyosu, "Bir Yabancı Gözüyle Çin" programımıza hoşgeldiniz. Konuğumuz, Çin ve Türkiye arasında, iki ülkeyi birbirine tanıtmak ve gelişecek dostluğu güçlendirmek amacıyla görev yapan, Turizm ve Kültür Ateşesi, Oğuzhan Yurteri.

CRI- Hoşgeldiniz Oğuzhan Bey. Öncelikle, yoğun iş temponuz arasında bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederim. Kendinizden bahseder misiniz?

OĞUZHAN YURTERİ- Biz de bu fırsatı bize verdiğiniz için ayrıca teşekkür ederiz. Ben, Kültür ve Turizm müsaviri olarak asağı yukarı bir yıl önce atandım. Bakanlıkta on yedi yıl hizmetim var. Daha önce yurtdışı görevimde oldu. Amerikada. Bu, ikinci yurtdışı görevim.

CRI- Çin ve Türkiye, çok köklü kültürü olan ülkelerdir. Çin' de Türkiye ne kadar tanınıyor?

O.Y.- Evet, Çin'le gerçekten ilişkilerimiz aslında binlerce yıl öncesine dayanıyor.Burada baktığımız zaman, Avrupa ülkelerinin , Amerika'nın, Çin'le ilişkide olduğunu görüyoruz ama, onların ilişkileri belki, son bir kaç yüzyıla dayanan bir ilişki. Oysa Türklerin, Çinlilerle olan ilişkisi, iki bin, üç bin yıl önce geriye giden , bizim Orta Asya'dan göçümüze kadar dayanan, bir tarihi ilişkiler zincirine sahip. Dolayısıyla köklü ve çok zengin bir ilişki var.

CRI- Evet. Peki Çin'de, Türkiye ne kadar tanınıyor?

O.Y.- Çin, tabii biliyorsunuz 1975- 80'li yıllarından itibaren dünyaya açılan bir ülke. Açılım sürecinde de , ülkeler kendini tanıtmak için çok çaba sarfediyorlar. Bizim de buradaki ofisimiz, 2003 yılında faaliyete geçti. O günden bu güne, biz de faaliyetlerimizi turizm yönünde, Çinli turistleri ülkemize çekmek adına çeşitli çalışmalar yapıyoruz.

CRI- Ne tür faaliyetlerdir bunlar?

O.Y.- Turizm oldukça ülkemiz için önemli bir konu biliyorsunuz. Turizm tanıtımı dediğimiz zaman, reklamdan tutunda, gazetecilerin, yazarların ülkemizde ağırlanması gibi faaliyetler ve açık havada " bilboard" denilen alanlarda reklam yapmaya çalışıyoruz. Kültürel etkinlikler konusunda tabii ülke tanıtımını, sadece turizme dayalı reklam şeklinde düşünmemek lazım. Diğer yandan, kültürel etkinlikler yolula da Çin'de özellikle tanıtım çok önemli. Çin, nüfus ve yüzölçümü olarak, büyük bir ülke.Haliyle hem kültürel, hem turizm açısından ülkemizi tanıtmak gerçekten kapsamlı ve uzun vadeli uğraşlar gerektiriyor.

CRI- Bu nüfus yoğunluğunu göz önünde bulundurursak, Türkiye tanıtımı Çin'in büyük şehirleri dışında nerelere ulaşabiliyor?

O.Y.- Özellikle turizm açısından baktığımız zaman, önemli şehirleri var. Başta Beijing başkent, ondan sonra Shanghai ve Guangzhou gibi özellikle ticaretin ve iş dünyasının yoğunlaştığı üç büyük şehir. Öncelikle buralarda yoğunlaşmamız gerekiyor. Bunun dışında da Çin'in güney eyaletleri ticaret , sanayi ve iş dünyası açısından gelişiyor. Shenzhen gibi, Hong Kong gibi. Giderek tabii Çin'in her tarafıda her gün gelişiyor. Her alana yayılmak gerekecek zaman içerisinde.

CRI- Bildiğiniz üzere 2008 Olimpiyat oyunları, Beijing'de yapılacaktır. Olimpiyat oyunları Türkiye'nin, Çin'de tanıtımı için bir fırsat olarak kullanılabilecek mi? Bunun için projeleriniz var mı?

O.Y.- Evet, bu açıdan da bakanlığımızla ilgili projeler yürütüyoruz. Bakanlığımızın bütçe olanakları çerçevesinde bir takım faaliyetlerimiz olacak. Olimpiyatlar ayrı bir sütatü. Olimpiyatlarda tanıtım öncelikle sponsorlara tanınan bir hadise reklam açısından. Ülkemizden bildiğim kadarıyla böyle bir sponsor olan marka yok. Onun dışında tabii yıl boyunca burada, kültürel aktiviteler yapılacak. Bunlara, mümkün mertebe ülkemiz katılacaktır.

CRI- Çin'e gelmeden önce, Çin hakkında ki düşünceleriniz nelerdi? Şimdi farklılık var mı?

O.Y.- Tabii Çin'i bizde yeterince tanımıyoruz aslında bir yandan ülke olarak. Orada farklı düşünceler oluyordu. Ne yersin, ne içersin, ne konuşulur gibi. Buraya geldikten sonra görüyoruz ki modern bir ülkeyle karşılaşıyoruz. Avrupa ve Amerika'dan herhangi bir şehirinden eksiği yok, belki fazlası var. Modern ve gelişmis bir ülkeyle karşılaştığımızı görüyoruz. Burada yiyecek, içecek gibi sıkıntıların olmadığını da görüyoruz. Dolayısıyla ilk geldiğimizden yana, farklı düşüncelere sahip oluyoruz. Çok gelişen, her gün dışa açılan ve her gün çok büyüyen bir ülke olduğunu görüyoruz.

CRI- Türkiye'ye gidecekler mutlaka nereleri görmeli, tavsiyeleriniz nelerdir?

O.Y.- Ülkemize gelen Çinli turistlerin, başta İstanbul gibi tarihi ve alışveriş imkanları olan yörelerimizi görmek gibi, kültür turizimi ağırlıklı, Çanakkale'de Trova'dan başlayan, Pamukkale, Denizli, Kapadokya gibi özellikle kültürel bölgelerimizi ziyaret açısından bir talep oluşuyor. Sadece Türkiye turları genelde bu kültür güzergahı üzerinde oluyor. Bunun dışında tabii ülkemizin golf turizimi, mavi yolculuk gibi,Akdeniz imajını güçlendiren turizm türüne yönlendirilmesi mümkün. Bu yönde de çalışmalarımız var.

Uzaklar yakın olurmuş gönüller bir olunca. Turizm projeleri, umarız gönülleri kucaklayarak, ülkeleri yakınlaştırır. Çalışmalarınızda başarılar diliyor, göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ediyorum.