Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Evren Kentler

(GMT+08:00) 2007-09-05 09:29:44 cri

   

    Evren Kent tanımı, değerli bilimcimiz Oktay Sinanoğlu tarafından Türkçemize kazandırılmıştır. Çin'deki üniversiteleri anlatmaya daha elverişli bir kelime olduğundan bu başlığı kullanmayı yeğledim. Beijing'de gördüğüm 'Evren Kent'ler, başlıbaşına birer evren.

    Öğrenim görmeye başladığım Beijing Dil ve Kültür Üniversitesi, ortalama büyüklükte, bol ağaçlı ve üç küçük parka sahip kampüsüyle; sosyal tesisleri yönünden zengin, en fazla yabancı öğrenciyi bünyesinde barındıran tanınmış bir okul. Okul, bulunduğu konum itibarıyla da ulaşım araçlarına çok yakın. Okulun bulunduğu semt, mağazaların, restoranların bol olduğu, başlıbaşına bir merkez niteliğinde capcanlı bir bölge.

    Bu bölgede, Çin'in en ünlü iki üniversitesi daha bulunuyor. Bunlardan ilki Qing Hua Üniversitesi, diğeri ise Beijing Üniversitesi. Bir önceki yazımda daha fazla bilgi vereceğimi söylemiştim Beijing Üniversitesi ile ilgili. İsterseniz, kısa adıyla Bei Da'dan bahsetmeden önce, bölgedeki diğer üniversitelerle ilgili bazı gözlemlerimi paylaşayım.

    Okuduğum üniversiteye çok yakın olması nedeniyle ilk keşfettiğim üniversite Qing Hua oldu. Bisikletime atladığım gibi büyük bir heyecanla pedal çevirmeye başladım üniversitenin kampüsüne doğru. Beijing'de üniversitelere girip çıkmak oldukça kolay. Hele öğrenciyseniz giriş çıkışlarda hiç bir engelle karşılaşmıyorsunuz. Üniversiteye doğru pedal çevirirken en büyük kaygıyı bu yönde yaşamıştım çünkü Türkiye'de herhangi bir üniversiteye girmek için önce güvenlik barikatını aşmanız gerekir. Buradaysa kapıda güvenlik görevlileri bulunduğu halde hiç bir engelle karşılaşmazsınız. Tek kural, eğer bisikletle giriş yapacaksanız, kampüsün kapısından geçerken, bir zahmet bisikletinizden inip, kapıdan yayan geçmektir. Ben de bu kurala uyarak kampüse giriş yaptım. Kampüsün giriş yolundan içerilere doğru ilerledikçe, çok modern ve büyük binalarla karşılaştım.

    Gezintim sırasında hem heyecan hem merak uyandı içimde. Kampüste, çok sayıda bisikletli öğrenciyle hatta orta yaşın üzerinde insanlarla karşılaştım. Git git bitmeyen bir kampüste olduğumu, yaklaşık yarım saat içinde öğrenebildim ancak. Evet yanlış duymadınız yarım saat... Bisikletle yaptığım yarım saatlik gezinti sonucu yani. Hayatımda ilk defa böylesine büyük bir üniversiteyle karşılaşmış olmanın şaşkınlığını yaşadım uzunca bir süre. Yerleşkelerini kıyasladığımızda, Ankara'daki Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden (ODTÜ) çok daha büyük olduğunu söyleyebilirim.

    Bu üniversite, pek çok bölümde öğrenim hizmeti veriyor. Teknik bölümlerin yanında, teknoloji alanını, mühendislik bölümlerini, hukuğu, sosyal bilimleri, ekonomiyi sayabiliriz. Kampüsün ana bölümünü bisikletle gezmem herhalde bir yarım gününümü almıştır. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamadan, yorgunluk belirtileri başlayınca, gezimin geri kalanını başka bir güne bırakmaya karar vermiştim. Qing Hua Üniversitesi, Çin'in dört bir yanından en başarılı öğrencileri bünyesine alan, kaliteli bir öğrenimi amaçlayan, imkanları yönünden de iddialı, ülke genelindeki en ünlü üniversitelerden biri. Daha sonraları, yine aynı üniversitenin kampüsünde açık hava konserleri dinleme şansına sahip oldum ki, gerçekten çok etkilendiğimi söylemeliyim.

    Bu üniversiteye defalarca gittim. Her gidişimde yeni yerler keşfettim. Bir gidişimde, konservatuar öğrencilerinin çalışmalarını yaptıkları binaya rastlamıştım. Onların çalışmalarını büyük bir ilgiyle dinlemiştim. Her üniversitenin kendine özgü bir özelliği var diye düşünüyorum. Qing Hua Üniversitesi'nin bende bıraktığı etki, daha çok büyüklüğüyle ilgili oldu.

    Benim öğrenim gördüğüm üniversitenin beni en çok etkileyen yönüyse, kampüsün ortasında yer alan büyük Konfüçyüs heykeli olmuştu. Okulumun kampüsünde başka ilgi çekiçi heykeller olduğunu da belirtmeliyim. Biliyorsunuz Konfüçyüs'ün Çin'deki önemi çok büyük. Öylesine ki, onun Çin toplumu için ne anlam ifade ettiğini, Türkiye'de tanıştığım, ilk Çinli arkadaşım sıfatını taşıyan Sevinç'le yaptığımız bir sohbet sırasında öğrenmiştim. O bana kelimesi kelimesine şunu söylemişti : "Eğer bizi anlamak istiyorsan, önce Konfüçyüs'ü anlamalısın." Bu sözleri ilk duyduğumda gerçekten çok etkilenmiştim. Konfüçyüs'e olan ilgim daha da artmıştı. Bu büyük filozof, ideal bir yönetimin ilkelerini kurallaştırırken, eğitimin toplumların gelişimindeki önemine ilişkin de, günümüzde hala geçerliliğini yitirmediğine inandığım, büyük kuramlar geliştirmiştir. Bilgeliğe ve erdeme olan vurgusunun yanında, bir insanın nasıl bilgeleşebileceğine ilişkin de yol gösterici konuşmalar yapmıştır. Hazır söz üstadtan açılmışken, onun eğitimin verimliliğine ilişkin bir vecizesine kulak verelim : "Hedefin uzaklığı her okçu için yeniden ayarlanmalıdır." Yani, her bireyin öğrenme hızı ve kapasitesi farklıdır. Daha fazla verim için, bireyler öğrenme becerilerine göre sınıflandırılmalıdır. Kanımca günümüzde bu anlayış pek yaygın değildir. Hakim olan uygulama, bireylerin rekabetine yöneliktir. Not ve sınav sistemleri bunun en açık kanıtıdır. Ülkemizden biliyoruz, üniversite sınavlarının ne anlam taşıdığını, üniversite mezunlarının ne halde olduğunu. Çin'e geldikten sonra, genel hatları itibarıyla benzer bir rekabet ortamının, burada da yaşandığına tanık oldum. Eğitimin, öğrenimin kalitesi başka bir tartışma konusu elbette ama, sonuçta bitmeyen sınavların yarattığı yoğun baskı, Çin'de de görece, öğrenimin verimini düşürdüğü kanısındayım. Tanıştığım pek çok Çinli arkadaşımın, derslerden başını kaldıramadığına üzülerek tanık oldum.

    Tanıklık ettiğim diğer evren kentlerde de çok iyi bir çevre düzeniyle karşılaştım. Kampüslerdeki ortak özelliklerden biri de heykeller. Heykeller hem ilgi çekiçi hem de çok sayıda. Orman evren kentinin kampüsünde çok anlamlı heykeller gördüm. Bir evren kentin hemen girişinde de, çok yüksek bir Mao heykeliyle karşılaştım. Oldukça etkileyici olduğunu söylemeliyim.

    Evet gelelim Bei Da'ya. Beijing Da Xue'nin kısaltılarak söylenmesiyle oluşturulmuş bu isim, yaklaşık yüz yıllık bir mazisi olan üniversitenin markası gibi. Kısaca deyinmekte yarar var, Da : büyük anlamında, Xue : öğrenim yapmak anlamında. İki sözcük bir araya gelince üniversite anlamını karşılıyor. Ayrıca belirteyim, xiao : küçük anlamında, xiao xue : ilkokul anlamını taşıyor. Zhong : orta, zhong xue de, tahmin edeceğiniz gibi ortaokul anlamına karşılık geliyor.

    Bei Da'ya daha ilk gittiğim gün hayran kaldım. Evren kentin bende hayranlık uyandıran ilk özelliği, mimarisi oldu. Eski Çin mimarisinin havasını doyasıya soludum kampüsteki gezintim sırasında. İşte dedim kendi kendime, gerçek bir Çin evren kenti. Hatta öylesine etkilendim ki, bir lisans programına kaydolmak düşüncesine bile kapıldım. Beni büyüleyen ikinci özelliği ise, kampüsünün büyük bir park alanı niteliğinde olmasıydı. Öylesine ki, kampüsün içerisinde adı "Adı Konmamış" olan bir göl, on üç katlı bir pagoda, eski görünümlü taş köprü, rengarenk çiçeklerle bezenmiş bahçeler, koca koca ağaçlar, her üniversitede olduğu gibi özenle yapılmış heykeller... Bu heykellerden birinin Cervantes'e ait olduğunu da ekleyeyim. En çok, bu üniversitenin kampüsünü ziyaret ettim bisikletimle. Bir keresinde de, akşam geç saatlerde ziyaret etmiştim bu üniversiteyi. O zaman da ışıklandırması çok hoşuma gitmişti. Kampüsün her tarafından kulağa hoş gelen müzik sesleri ayrı bir hava katmıştı. Bei Da'da büyük bir gösteri merkezinin olduğunu ve burada film gösteriminden, konserlere, dans gösterilerinden tiyatro oyunlarına kadar türlü etkinliklerin olduğunu sonradan öğrendiğimde, üniversiteye olan sempatim bir kat daha artmıştı. Öğrencilerin kampüsteki yaşantılarını bir sonraki yazıma bırakarak yazıma son vermeden önce, kampüs sözcüğünü çok sık kullandığımı farkettiğimden, kampüs sözcüğünün de Çince karşılığını vermekte yarar görüyorum. Xiao Yuan, yani xiao : okul anlamında, yuan : çiçeklerin, ağaçların ekili olduğu alan anlamında. Eh adından da anlaşılacağı üzere, her kampüs neredeyse bir bahçe, bir park havasına büründürülmüş. Öğrencilerin yoğun çalışma temposunda bol bol oksijene ve yeşilin rahatlatıcı etkisine ihtiyaç duyabilecekleri öngörülmüş olmalı.

    Yazımı Konfüçyüs'ün başka bir vecizesiyle noktalamak istiyorum.

    "Bildiğini bilenin arkasından gidiniz. Bildiğini bilmeyeni uyandırınız. Bilmediğini bilene öğretiniz. Bilmediğini bilmeyenden kaçınınız."

Ulaş Özer

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040