|
|||||||||||||||||||||
|
"Gözlerine Bakarken
Gözlerine bakarken
güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma,
bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde
kayboluyorum...
Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum,
durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin:
sırrını her gün bir parça veren
fakat hiç bir zaman
büsbütün teslim olmayacak olan...
Nazım Hikmet"
Canım Kızım,
Yağmurun sıcağa yağdığı günlerden merhaba,
Bu mektubumda sana Ainur Nogayeva'nın "Asya devri başlıyor" başlıklı yazısından bölümler aktarmak istiyorum:
"Çin ve Hindistan başta olmak üzere Asya ekonomilerinin yükselişe geçmesi, Asya ülkelerinin liderlerini cesaretlendiriyor. Filipinler Cumhurbaşkanı Gloria Makapagal Arroyo, Singapur'da 24 Haziran'da açılan Dünya Ekonomik Forumu çerçevesinde "Liderlik İmkânların Oluşturulması: Asya Devrinin Açılışı" adlı konferansta yaptığı konuşmasında "Asya devri başlıyor, artık Asya gelecekte dünyanın önemli ekonomi ve siyasi işlerinde önder bir rol oynayabilir" demişti. Filipinler Cumhurbaşkanına göre, Asya ekonomisinin gelişmesiyle küresel düzen değişti. Yirmi beş ülkeden, siyasi, ticari ve bilimsel çevreden 300 temsilcinin buluştuğu bu konferansta yeniden gündeme gelen "Asya Krizi"ni önleme yolları ile küresel ekonomik ortamda Asya'nın sürdürülebilir gelişimi ve rolü de ele alındı. Asya'nın ekonomik alanda yükselişe geçmesiyle, siyasi alandaki sorunların bir an önce çözüme kavuşturulması konusu önem kazanıyor.
"Bölge ülkelerine yapılan yatırımlar ve oluşturulan güven sayesinde Asya ülkelerinin gelişiminin hızlandığı açık bir gerçek. "Asya Kaplanları"nın yanı sıra dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip Çin, Hindistan gibi ülkeler artık günümüz dünyasının süper gücü ABD'nin karşısında bir kutup/karşı güç oluşturma yolunda hızla ilerlemekteler."
Yazının, "Çin-Japonya ilişkileri yumuşuyor" başlıklı bölümünde ise şunlar kaydedildi:
"İki önemli Asya ülkesi olan Japonya ve Çin'in arasındaki gerginliğin ekonomik değil, siyasi kökenli olduğunu söylemek mümkün. Zira iki ülke birbirinin başta gelen ticari ortağıdır. Siyasi nedenlere gelince, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Japonya'da sağ görüşlerin yükselişe geçmesiyle farklı siyasi sistemlere sahip iki ülke arasındaki ilişkilerin bozulmaya başladığını görüyoruz. İlişkilerin soğumasının nedenlerinden birisi günümüzde bir müze olarak da işlev gören Yasukuni Jinja Tapınağıdır. Bu tapınak aşırı milliyetçi Japonların gurur kaynağıdır ve Japon militarizminin bir sembolü olarak algılanmaktadır. Özellikle Çin ve Kore tarafından Yasukuni Tapınağı Japon yayılmacı politikasının meşrulaştırıldığı bir siyasi mekân işlevi olarak algılandığı için Başbakan Koidzumi'nin Yasukuni Jinja Tapınağını ziyaret etmesi bu ülkelerinin tepkilerine neden olmuştu. Dolayısıyla Japon Başbakanının değişmesi iki ülke arasındaki buzların erimeye başladığına işaret etmekteydi. Yeni Başbakan Shinzo Abe seçildikten sonra Ekim ayında Çin'i ziyaret etmişti ki, bu da dış politika bakımından önemli bir işaretti. Abe'nin ziyareti "buzları kıran" olarak nitelendirilirken, Nisan ayındaki Çin Başbakanı Wen Jiabao'un Japonya'ya resmi ziyareti, Japonya-Çin ilişkilerindeki "buzları eriten ziyaret" olarak basına yansımıştı."
"Asya'nın ilerlemesi" başlıklı bölümde ise şunlar yer alıyor:
"Siyasi ilişkilerin yumuşamasıyla ekonomik alanda rekabetin kızışığını görmekteyiz. Bu, rekabet ortamında Japonya'nın Çin'in büyümesini durduracak bir gücün oluşmadığını/oluşamadığını anlaması nedeniyle duruma uyum sağlamaya çalıştığının göstergesi de olabilir. Bölgede ekonomik büyüme ile hızla sivrilen Çin'in Hindistan'la birlikte Japonya için de endişe kaynağı olmaya başladığına tanık olmaktayız. Japon medyası, araştırmalar ve çeşitli kurumların yorumlarında bu açıkça göze çarpıyor. Böylece gelecekteki rakipler tarif/tasvir edilmekte ve Japon kamuoyu orta ve uzun vadede oluşacak tabloya psikolojik olarak hazırlanıyor. Zira yapılan araştırmalara göre, 2020'de Japonya'nın GSMH'sı satın alma paritesine göre 4,2 trilyon dolar olacak, 2030'da da 47 trilyona ulaşacak, 2050'de ise 50 trilyona ulaşacak. Aynı dönemde Çin'in büyümesi 2020'de 17,3 trilyon dolara, 2030'da 25,5 trilyona, 2050'de ise 33,4 trilyon dolara ulaşacak. Bu sonuca göre de 2020'de Çin'in ekonomik potansiyeli aynı dönemdeki Japonya'nın 4 katını oluşturacak ve aradaki fark hızla açılacak. Hindistan'ın GSMH'sının 2020'de 7,1 trilyon dolara 2050'de 19,1 trilyon dolara yükseleceği tahmin ediliyor. Aynı araştırmanın sonuçlarına göre AB'nin GSMH'sı 2020'de 14,5 trilyondan 2050'de 19,9 trilyon dolar olacak. Yani Hindistan'ın GSMH'sı 2050'de AB'ninkine eşit olacak. Aynı dönemdeki ABD'nin ekonomik durumunun tahminlerine bakıldığında 2020'de 16,8 trilyon, 2050'de ise 34 trilyon dolara ulaşacak.(3) Dolayısıyla bazı uzmanlar Çin'in ABD'yi sollayacağına endişeyle baksalar bile Asya ülkelerinin Batıya karşı ciddi şekilde meydan okuyacağı kesin görünüyor. Ekonomik gelişmeyle paralel bir şekilde siyasi alanda değişiklik olacağı beklenmese de Asya/Doğu kültürünün yavaş yavaş ağırlık ve üstünlük kazanacağı kesin gözüküyor."
Haftaya devam etmek üzere seni özlem ve sevgiyle kucaklıyorum.
Öptüm.
Baban Cemil Kaptan
11 Ağustos 2007
"Çekmece
Büyüklerle ben yapamıyorum
çocuklar da almıyor beni oyunlarına
devlet dairesinde
yangından kurtarılmayacak
sıkışmış bir çekmece gibiyim
açılamıyorum sana
Kardeşiyle sokaklarda hep
bir örnek giydirilen sen
nasıl sevmezsin eşitliği
yürürken düşen çoraplarını
aynı hizaya getirmek için
annen değil miydi önünde diz çöken
Öpüşme sahnesinin tam ortasında
içeri girdiğin yazlık sinemanın
yer göstericisiyim
yürüyorsun fenerimin ışığında
yer: Kız Kulesi
ve sonu ayrılıkla bitecek
hüzünlü bir aşk filmini oynuyor
beyaz duvarında
Bir kez olsun çıkmazken ağzından
seni sevdiğimi
her gün söylememi yadırgama
bil ki bu şehirde
iskelenin verilmesini
beklemeden atlarım vapurlara
Son karesi gibi Red Kit'in
batan güneşe doğru
sürerken atımı
gitme kal demeni bekliyorum
ama yalnızca
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |