Çin'in orta kesiminde Henan ile Hubei eyaletleri arasındaki sınırda yer alan Horoz Dağı, aynı zamanda Dabie ve Tongbai Dağları arasındadır. Yüzlerce kilometre uzanan Dabie ve Tongbai Dağları, birer ejderhayı andırırken, Horoz Dağı bu iki "ejderhan"ın ağızları arasında kalan kocaman bir inci gibidir. "İki ejderhanın inciyi oynaması"nın Çin ulusunun bir huzur ve mutluluk simgesi olarak kabul edilmesinden dolayı Horoz Dağı da, mutluluğun bir temsilcisi olarak kabul ediliyor.
Horoz Dağı'nın adı, başını göğe kaldırıp öten bir horozu andıran zirvesinden kaynaklanıyor. Denizden 814 metre yükseklikteki Horoz Dağı, pek yüksek sayılmasa da, güzel manzaraları ve görkemiyle Çin'in tanınmış yazlık mekanları arasında yer alıyor. Horoz Dağı'na ilişkin yazılı kayıtlar, 1400 yıl öncesine dayanıyor. Bu süre içinde sayısız devlet adamı, yazar, şair ve gezgin burayı ziyaret ederek buranın güzelliğini öven yazı ve şiirler kaleme aldılar. 20. yüzyılın başlarında dağın eteğinden demiryolu geçmesinden sonra burası, turist akımına uğradı. Horoz Dağı, günümüzde gözde bir turistik mekan durumundadır.
Horoz Dağı, "Buda ışığı" diye adlandırılan bulutların neden olduğu serabın yanı sıra, sis ve yağmurlara bürünen çam ağaçları, gün doğuşu ve batışı, nadir görülen çiçek ve otlar, değişik nesneleri andıran tepe ve kayalıklar, akarsu ve şelalelerle ünlüdür. Rakımının çok yüksek olmamasına rağmen, tepeleri arasında çok derin vadiler oluştu. Özgün iklimiyle Horoz Dağı, akciğer, kalp ve solumun hastaları ile yüksek tansiyon hastalarının ideal tedavi yeri durumundadır. Yazın kavurucu sıcağı olmayan Horoz Dağı'nın yaz mevsimindeki ortalama hava sıcaklığı 23 derece civarındadır. Buranın yaz sabahı ilkbaharı, öğleden sonrası sonbaharı, gecesi ise kışa benzer. Dolayısıyla dağa giden turistler, yazın bile yanlarında kalın giysi götürmelidirler. 
Horoz Dağı'na gelen biri, başka yerlerde pek kolay görülemeyecek güzellikte manzaralarla karşılaşır. Ucu sivri kaya parçaları üzerinde kurulan evler, taş ortasında yetişen çiçekler, ağaç ve otlar, taş parçaları ortasından geçen şelaleler, buranın özgün manzaraları arasındadır. Dağın doğusunda yaklaşık 10 kilometre uzunluğundaki kayalıklarda oluşan şelale topluluğunu teleferikten izlemek, çok değişik bir deneyim olsa gerek. Binlerce yıl içinde burada yaşamış, burayı gezmiş ünlü isimlerle ilgili hikayeler ise, Horoz Dağı'na ayrı bir gizem katar.
Çin'in diğer ünlü dağlarından farklı olarak Horoz Dağı'nın yabancılar tarafından tanınması, 100 yıl kadar öncesine dayanır. 1902 yılında Henan eyaletine gelen bir grup Amerikalı misyoner, Horoz Dağı'nın güzelliğine hayran olup burada kilise kurdular. Misyonerlerin yazılarının ABD basınında yer almasıyla Horoz Dağı, Hıristiyan dünyasında ün saldı. Bunu izleyen yıllarda, 23 ülkeden binlerce diplomat ve misyoner ile sayısız yerli işadamı ve siyasetçi, yüklü harcama yaparak burada 500 villa ve bahçe inşa ettirdiler. Çin mimarisinin ve yabancı mimarinin özelliklerini taşıyan bu yapılarla Horoz Dağı, "Çok uluslu bir mimarlık fuarı alanı"na dönüştü.
Horoz Dağı, Çin'in güney ve kuzey kesimleri arasındaki sınır çizgisinde olduğu gibi, astropikal ve ılıman iklim kuşakları arasındaki geçiş bölgesinde de yer alıyor. Bu nedenle, burada her iki iklime ait bitkiler yetişiyor. Yüzde 87'si bitki örtüsüyle kaplı olan Horoz Dağı'nda, yaklaşık 2000 bitki çeşidi yetişiyor. Bunların 600'ü, geleneksel Çin tıbbı ve eczacılığında ilaç olarak kullanılan şifalı otlardır. Horoz Dağı, bu nedenle "Doğal Botanik Parkı" ve "Doğal Şifalı Otlar Bahçesi" unvanlarına da sahiptir. Ming Hanedanı döneminde yaşayan ve geleneksel Çin tıbbı ve eczacılığına damga vuran ünlü hekim ve eczacı Li Shizhen, yaklaşık 2000 bin şifalı maddeyi anlatan "Bencao Gangmu" adlı eczacılık kitabı hazırlamak için Horoz Dağı'nda bitki toplamıştı. İngiltere ve ABD'den botanikçiler de geçen yüzyılın başlarında buradaki bitkiler üzerinde araştırmalarında bulunmuştu. Biyoloji çalışanları için tam anlamıyla bir cennet olan Horoz Dağı, bitkilerin doğal "gen deposu" olarak da kabul ediliyor.
Yorumunuzu Gönderin
