Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Beyazın da beyazı vardır...

(GMT+08:00) 2007-08-02 12:01:26 cri

    Yaz güneşi yüzünü gösterir göstermez, Batı toplumu güneşin altına serilip esmerleşmek için ışınlardan mümkün olduğu kadar nasiplenmeye çalışırken, Çinliler de şemsiyeleri açıyor... Yağmur damlalarının bile düşmeye üşendiği yaz sıcaklarında, teninizi güneş ışınlarına doyurup bronzlaşarak "güzelleşmek" varken, bu şemsiyeler de nereden açıldı diyeceksiniz... Aslında şöyle bir kelime kökenine baktığınızda "şemsiye", Arapça "şems" yani güneş kelimesinden geliyor. Küçük bir etimoloji turu yaparsak, İngilizce'ye 17. yüzyılda İtalyanca'dan girmiş olan "umbrella", Latince "ombra"dan, yani "gölge" kelimesinden türemiş. Dört mevsim yağmur memleketi olan İngiltere'de de şemsiye, ilginç bir tezat olarak, güneş altında bir parça "gölge" için açılıyor aslında... Bir örnek de "yağmur"culardan verelim: Fransızlar ise, şemsiyeyi "parapluie" olarak, yani "yağmura karşı" açıyor.

    Çin'de şemsiyeye ne dediklerini sona saklayarak, tekrar Çin'e ve güneş şemsiyelerine dönelim isterseniz... Tabii ki Çinliler de, yalnızca güneşli günlerde değil, yağmurlu günlerde de şemsiye kullanıyor. Ancak güneşli günlerde, özellikle Çinli genç kızların ellerinden şemsiye düşmemesinin nedeni, bir güzellik ölçütü olan ten beyazlığını korumak... Evet, tenin kar gibi ya da pamuk gibi bembeyaz olması, Çinli kadınlar için en önde gelen ve en çok önem verdikleri güzellik ölçütlerinden biri... Dolayısıyla rengârenk, biçim biçim, fırfırlı, dantelli, allı pullu şemsiyelere bir de neredeyse omuzlara kadar çekilen eldivenler, açık ayakkabıların içine giyilen ince çoraplar, yüzünüzü tülüyle örtebileceğiniz o eski moda şapkalar eşlik ediyor. Ancak, bunlardan çok daha önemli bir sektör daha var: beyazlatıcı kremler! Marketlerde, mağazalarda, alışveriş merkezlerinde kozmetik reyonlarına şöyle bir göz attığınız zaman, cilde ilişkin hemen hemen bütün ürünlerin "beyazlatıcı" özellik taşıdığı dikkatinizi çekiyor. Dünyaca ünlü kozmetik markaları da, Çin piyasası için özel olarak "beyazlatıcı özellik" taşıyan ürünler geliştiriyor. Başta televizyon olmak üzere, her yandan tüm araçları kullanan "beyazlatıcı reklamlar" da cabası...

    Tabii ki birçok beğeni de bu ölçüte göre şekilleniyor. Örneğin, bir ayakkabı denerken, satıcı size şöyle bir tavsiyede bulunabiliyor: "Bu, ayaklarınızın beyazlığını daha iyi ortaya çıkardı, bence bunu alın..."

    Bu kremler ne kadar etkili bilemiyorum ama, güzellik ölçütü beyazlık olunca, sokakta, çarşıda, pazarda rastladığınız kadınların çoğu da, ya beyaz ya da gerek pudrayla, gerek başka yöntemlerle "beyazlatılmış" oluyor. Bizde olsa, "ne var, ne oldu, hasta mısın, betin benzin atmış" diye halinden endişe edilecek genç kızlar, biraz abartırsak pandomimci gibi bembeyaz yüzlerinin verdiği gururla, gayet "sağlıklı" bir biçimde dolaşıyor.

Çin kültüründe renklerle ilgili küçük bir araştırma yaptığımız zaman, beyaz karşımıza yas rengi olarak çıkıyor. Yaşlılığın simgesi, sonbaharın rengi olan beyaz, Batı'nın aksine, geleneksel gelinlik rengi de değil. Geleneksel düğünlerde gelinler, tahmin edebileceğiniz gibi kırmızı giyiniyor. Çin'in dört ünlü aşk hikâyesinden biri olan Kelebek Aşıklar'da, birbirini çok seven genç kız ve delikanlının toplumsal çelişkilerden dolayı birbirlerine yar edilmemesi, delikanlının ölümüyle sonuçlanır. Üst düzey bir yetkilinin oğluyla evlendirilen kızı taşıyan gelin alayı, oğlanın mezarının yanından geçerken, kız gelin arabasından fırlar, üzerindeki kırmızı gelinliği parçalayıp atarak sevdiğinin mezarına doğru koşmaya başlar. Gelinliğin altından, yas rengi beyaz bir elbise çıkar... Mezara kapaklandığındaysa, iki aşık kelebeğe dönüşerek göğe kanat çırpar...

    Beyazın yas rengi olması, "su" adı verilen beyazlatılmamış bir çuval bezinden kaynaklanıyor. Çünkü matem giysileri bu kumaştan yapılıyor ve aslında rengi beyazdan çok kahverengimsi...

    Bir başka örnek ise, Pekin Operası masklarıdır. Binbir çeşit şekilde boyanan yüzlerde, renklerin anlam ve çağrışımları, temsil ettikleri karakter özellikleri ve tipler, Batı kültüründen çok farklı. Örneğin beyaz yüzlü oyuncular, tam olarak kötü olmasalar da, kurnaz, hilekâr ve hain rollerin oyuncuları...

    Programımızın sonuna gelirken unutmadan, Çinliler'in şemsiye için, "san" kelimesini kullandığını söyleyelim. Ayrıca, güneş-yağmur rekabetine son derece pratik bir çözüm getirerek, birine "yu san", yani yağmur şemsiyesi, diğerine de "taiyan san" yani güneş şemsiyesi diyorlar... Üstelik, bu iki tür şemsiyeyi de birbirinden ayırt edebiliyorlar!

    Bol güneşli günler diye bitirmek adettendir, ama bu yazının sonunda pek uygun düşmeyecek sanırım, "bembeyaz günler" de demeye dilimiz varmıyor, yine alışkanlıktan olsa gerek... İyisi mi biz, programımızı haftaya görüşmek üzere diyerek kapatalım...

    KİRAZ PERİNÇEK

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040