|
|||||||||||||||||||||
|
Gecenin huzurunun kaçmasına yardımcı oldu Çinliler de...
Gök, yarıldı geceyle birlikte
Ay'ın en parlak ışıkları eşliğinde, renkli dumanlardan umut desenleri oluştu gökyüzünde...
Şiirleşen duygularla anlatmaya çalıştığım o gece, Ay Takvimi'ne dayalı Geleneksel Çin Takvimi'ne göre, yeni yılın ilk dolunay gecesiydi. Ay Takvimi'ne göre, birinci ayın on beşine denk gelen Bahar Bayramı'nın son günü, aynı zamanda Fener Bayramı'dır. İşte o günün akşamı, Çinliler renkli fenerler asarak, Ay'ın ışığına ışık katmayı gelenek haline getirmişlerdir.
İki hafta süren Bahar Bayramı'nın son akşamı, ben de pek çok Çinli gibi, yaşadığım mahallede yürüyüşe çıktım. Amacım, o gün asılmış olmasını umduğum fenerlerin fotoğrafını çekmekti.
Umutlarım boşa çıktı.
O akşam bir tane bile geleneksel fenere rastlayamadım.
Ama göğü dövercesine havai fişek patlatan Çinlilerin coşkusuna yakından tanıklık ettim. Bayram arifesinde, evimin balkonundan seyretmeyi tercih ettiğim havai fişek gösterilerinin bende bıraktığı hayranlık bir nebze bile azalmamış olmala ki, bayramın son gününde patlatılan havai fişeklerin ışıkları altında yıkanırken de, aynı duyguların etkisi altında kaldığımı farkettim.
Bu yıl, Çin'de kış koşullarına bağlı doğal afetler, büyük can ve mal kaybına neden olduğundan, Bahar Bayramı buruk kutlanmış bile olsa, bu uzun bayram süresince yaşadıklarım, unutamayacağım güzellikte, eşsiz deneyimlerdi.
Bayram boyunca güzel bir hava hakimdi Beijing'de. Bayramı panayırlarda, parklarda, bahçelerde değerlendirmek, memleketlerine dönmeyenler, dönemeyenler ya da Beijingliler için en iyi seçimdi.
Memleketine dönemeyen ben, memleketine dönmeyen kız arkadaşımla birlikte bayramın ilk günü, şehir merkezi yakınında bir mahalle olan Chaoyang'a gittik ve mahallenin en büyük parkı olan Chaoyang parkında hava kararıncaya kadar hoşça vakit geçirdik. Park hınca hınç insan doluydu, yani yere atacak iğnemiz olsaydı herhalde yere düşmezdi.
Çok geniş bir araziye kurulmuş parkta, o gün "Uluslararası Bahar Festivali" etkinlikleri kapsamında pek çok yabancı amatör sanatçının gösterisini izledik. Gösterilerin bitiminde, parkın diğer bölümlerinde de vakit geçirmeyi ihmal etmedik. Parkın bir bölümü eğlence araçlarına, bir bölümü yetenek çadırlarına, bir bölümüyse yemek çadırlarına ayrılmıştı. Biz önce eğlence araçlarına binmeyi tercih ettik. Bu eğlence araçları, Ankara 'Gençlik Parkı'ndaki eğlence araçlarına çok benziyordu, yani tamamına yakınına daha önce binmişliğim vardı. Benim yoğun ısrarım üzerine, ilk önce çarpışan otolara bindik, çarpışmanın keyfini yaşadık. Daha sonra da, kız arkadaşımın yoğun ısrarı üzerine, hız trenine bindik. Onun, hız trenine daha önce binmediğini anlamak zor değildi. Çünkü, bunca ısrarının başka bir açıklaması olamazdı. Trenden indikten sonraysa, ilk deneyimi olduğuna hiç şüphem kalmamıştı, çünkü uzun bir süre ancak bana tutunarak yürüyebildi ve bir daha binmemeye söz verdi. Ayağımızın bağını çözen bu deneyimden sonra, eğlence araçlarına binmeye ara verip, yetenek çadırlarında şansımızı denemeye karar verdik. Bu çadırlarda kazanabileceğimiz en büyük hediye, küçük tekerlekli katlanabilir bisikletti. Biz şansımızı, daha doğrusu yeteneğimizi, basket atarak denemeye karar verdik. Sonuç gerçekten çok şaşırtıcıydı! Bırakın basket atıp hediye kazanmayı, son atışımızda, potaları aşarak çadırın arkasına uçup gözden kaybolan topumuzu aramak zorunda kaldık. Bu sayede yeteneğimizin olmadığını üzülerek öğrenmiş olduk. Ama neyse ki şansımız açıkmış, çadırın arkasına uçurduğumuz topu bulmamız uzun sürmedi.
Bir sonraki durağımız yemek çadırları oldu. Bu çadırlarda sunulan yemekler, çabuk pişirilebilen ve ayakta rahatça yenebilen türden ucuz ve lezzetli gıdalar. Pek çok ülkenin bayraklarının asılı olduğu bu çadırlardan birinde bayrağımıza rastlamak, büyük bir sürpriz oldu benim için. Bir başka sürpriz de, Tuerqi Kao Rou, yani Türkiye tarzı ateşte kızartılmış et, bizdeki adıyla döner yapılan bir çadıra rastlamaktı. Türkiye'de yapılan dönere biraz benzediğini söyleyebilirim, tabi benzerlik görüntüyle sınırlı.
Çin tarzı dönere, Beijing'e geldiğim günden bu yana, üç beş yerde daha rastlamıştım. İlk karşılaştığım yer, öğrenim gördüğüm okulumun kampüsündeydi. O zaman, şaşkınlıkla karışık bir gururla, hamburger ekmeğinin içinde servis yapılan döneri iştahla yemiştim ve teşekkürümün bir ifadesi olarak, ustaya dönüp çok lezzetli bulduğumu söylemiştim. Geçen zaman içinde öğrendim ki, Türkiye deyince Çinlilerin aklına gelen ilk şey döner, ikincisi futbol ve üçüncüsüyse, ne acıdır ki, terör...
Bayramın ilerleyen günlerinde, daha önce gidip de uygun paten numarası bulamadığımız için kayamadan geri döndüğümüz Houhai'a tekrar gittik. Buzun üstü yine capcanlı... Bu sefer uygun numarada pateni bulduk, ayağımıza taktık, kendimizi buzun üstüne attık. Atmamızla düşmemiz de bir oldu. Neyse ki buz fazla sert değilmiş de, kırıksız çıkıksız atlattık bu ilk düşüşümüzü. Yaklaşık iki saat, buzun üstünde dans ettik, ama dansımız genelde yatay seyretti... Donmuş gölün üstünde kaymak, pistte kaymak kadar kolay olmadığı halde, yine de çok keyif aldık. Bana sorarsanız, Beijing'de kışın yapılabilecek en güzel sporlardan biri, gölde patenle kaymak. Hem ucuz, hem eğlenceli ama birazcık tehlikeli!
Bayramın bir başka günündeyse, yine hoşça vakit geçirdiğimiz ve biraz da alışveriş yapma fırsatı bulduğumuz, Beijing'in tapınak parklarından biri olan, Ditan parkındaydık. Bu parkın en büyük özelliği, bayramda panayır kurulan parklardan biri olması. Bahar Bayramı'nda, Çinlilerin en çok para harcadıkları şeylerden biri havai fişekse, diğeri panayırlarda alışveriş yapmaktır. Gün boyu, sanki parkı gezmemiştik de, adeta insan selinde sürüklenmiştik. Hediyelik eşya çadırlarının birine bakamadan, bir diğerinde buluyorduk kendimizi.
Bu çadırlarda yok yok...
Elbette en çok satılan hediyelik eşya, türlü türlü fare bebekleri ve maskotlarıydı.
Bu iki haftalık uzun bayram tatili süresince bir yandan bayramı doyasıya yaşadım; bir yandan da bayramın tüm güzelliklerini fotoğraf karelerine sığdırmaya çalıştım, bayramların fotoğraf karelerine sığmayacağını bildiğim halde. Bayramı fotoğraf karelerine sığdıramadım ama, bu bayramda şunu çok daha iyi anladım : Bayramlarda, tüm insanlığa yetecek kadar güzellik fazlasıyla vardır.
Beijing şehrinin dört bir yanında çadırlar kuruldu, kurulan çadırlar bayramın son anına kadar müşterilerine kusursuz hizmet verdi. Özellikle mahallelerde kurulan havai fişek çadırlarından, çeşit çeşit Huayan, yani renkli duman satışı yapıldı. Günün her saatinde, her keseye uygun alacalı duman alıcı buldu.
Sanki kara kışa ve kışın zor şartlarına karşı savaş açmışçasına havai fişek bombardımanıyla başlayan bayram, ilkbaharın gelişini muştulayan havayi fişek gürlemesiyle son buldu.
Ulaş Özer
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |