Bahar Bayramı ve küçük bir macera

    2009-02-04 18:20:32                cri
    Bugün sizlere, son birkaç gün hakkında biraz bilgi vermek ve çok eğlendiğim bir günü anlatarak bir yeri tanıtmak istiyorum.

    Bu hafta, Çin'in geleneksel ay takvimine göre yeni yıla girdik. 12 hayvanlı Çin takvimine göre, Fare Yılı'nı geride bıraktık ve Öküz Yılı'na girdik. Ay takvimine göre yeni yıl, Çinlilerin gerçek yeni yılı kabul ediliyor ve 31 Aralık'a göre çok daha büyük bir coşkuyla kutlanıyor. Bir arkadaşıma, Çinli bir arkadaşından gelen bir mesaj ikimizi de oldukça şaşırtmıştı. 25 Ocak'ta, yani Öküz Yılı'nın son günü gelen mesaj şöyle diyordu : "2008'in son gününü nasıl geçirmeyi düşünüyorsun?". Yani Ay Takvimi Çinliler arasında o kadar yerleşik ki, 2009'a bu takvime göre giriyorlar, 1 Ocak'ta değil.

    Tabii gün bu kadar önemli olunca, bir haftalık bir tatili de beraberinde getiriyor. Pekinli olmayanlar, haftalar öncesinden tren veya uçak biletlerini alarak memleketlerine gidiyorlar çünkü çok önemli bir engel olmadığı sürece yeni yıla girilen geceyi tüm aile fertlerinin bir arada geçirmesi gerekiyor. Hatta birçok zaman eşler, yeni yıla girişi birlikte kutlamıyor, bayan da erkek de kendi ailesinin evine gidiyor. Yeni yıla girişte önemli adetlerden biri, jiao(3) zi(5) yemek. Jiaozi, Çin mantısı. Bizim mantımıza göre tadı oldukça farklı fakat yapılışı aynı. Hamurun içine malzeme dolduruluyor ve kapatılıyor, kaynar suya atılarak pişiriliyor. Sonra da sirkeye batırılarak yeniyor. Fakat yeni yılda yenen bu jiaozi'nın bir özelliği var. Tüm aile bireylerinin birlikte olduğu ve jiaozi'nın hazırlanma işleminin de, hazırlamayı bilen aile fertleri tarafından evde yapıldığı durumlarda, jiaozı'lardan bir tanesinin içine en küçük boy bozuk para konuyor, daha sonra karıştırılıyor ve diğer onlarca jiaozi ile birlikte pişiriliyor. Yemek esnasında, içinde para olan bu jiaozi kimin ağzına gelirse, yeni yılın o kişi için maddî anlamda çok bereketli geçeceğine inanılıyor.

    Tabii bu, sadece son gece yapılan kutlama. Yılbaşından belki bir hafta – on gün öncesinden başlayarak patlatılan envai türde havai fişek ve maytap, siz istemeseniz bile size yeni yıl coşkusunu hissettiriyor. Bu tarihler içinde, yolda hızla koşan bir insan görürseniz, çok büyük olasılıkla maytabının fitilini ateşlemiştir ve patlamadan önce mümkün olan en uzak mesafeye ulaşmak için koşuyordur, onun geldiği tarafa doğru gitmemelisiniz, her an her köşede maytap patlayabilir. Sabahın 7'sinde pencerenizin önüne kadar yükselip tam önünde patlayan havai fişeklerle sıçrayarak uyanabilir veya gecenin 2'sine kadar evinizin önündeki hava fişek seslerinden uyuyamayabilirsiniz.

    Bunun dışında, Pekinli olmayan herkes memleketine gittiği, hatta birçok Pekinli de yeni yılın ilk günlerinde evinden pek çıkmadığı için, şehir büyük ölçüde boşalıyor ve sakinleşiyor. Akşam 5-6 saatlerinde normal zamanlarda ayakta sıkışarak bindiğimiz metrolar, ayaklarınızı diğer koltuklara uzatıp oturabileceğiniz ölçüde boş oluyor. İş çıkış saatlerinde büyük trafik sıkışıklığı olan ve dur-kalklarla ilerlediğiniz yollarda 70-80 km. hızla ilerleyebiliyorsunuz. Normalde akşam 11, bazıları 12'ye kadar açık olan Carrefour, Starbucks, Subway gibi yabancı mağazalar ve birçok restoran ve hatta barlar bile, akşam 8'de kapanıyor. Akşam 9'da çıkıp bir kahve içmek ya da bir şeyler atıştırmak istediğinizde, Mc Donalds ve KFC dışında bir alternatif bulmanız çok zor oluyor. Yani kısacası, bu bir haftalık yeni yıl tatilinde Çin'de hiçbir şey diğer zamanlar gibi olmuyor.

    Herkes farklı bir yerlere gidip farklı şeyler yaparken ben de herhangi bir hafta sonundan farksız bir tatil geçirmek istemedim; gidip yeni yılı birlikte geçireceğim Çinli bir aile olmadığı ve jiaozi yapmayı bilmediğim için de, kendime göre farklı olacak bir şeyler yapmak amacıyla araştırmalara başladım. Bu araştırmalar sonunda iki farklı alternatif çıktı önüme. Bunlardan bir tanesi kayak yapmaya dağa, diğeri de terlemek, yüzmek ve rahatlamak için kaplıcaya gitmekti. İki Çinli arkadaşıma bu fikirden bahsettiğim zaman ikisi de kaplıcayı seçtiler ve hatta nereye gideceğimizi ve nasıl gideceğimizi bile benim için araştırıp sadece gün seçimini ve bilet alma işini bana bıraktılar.

    Bu macera, daha gitmeden başladı. Bileti girişte alırsanız pahalı oluyormuş, fakat Pekin Askeri Müzesi'nin karşısında bir seyahat acentası varmış, önceden oradan alırsanız ucuzmuş. Bilet alma görevi de bana verilmişti. Ev arkadaşımla birlikte bilet almak üzere metroyla Askeri Müze durağına gittik. İndiğimizde her yer kapalıydı ve etrafta adres soracak insan bile yoktu. Arkasına kocaman bir koltuk yaptırdığı bisikletini ağır ağır kullanan, yaşı en az 70'lerde olan bir teyzenin bize doğru geldiğini görünce ona sormaya karar verdik ve önümüzden yavaş yavaş geçerken elimizdeki adrese göre gitmemiz gereken plazanın yerini sorduk. Uzun süre düşündü, kendi kendine tekrarladı. Biz "şu tarafta" diye gösterip gideceğini sanırken, "beni takip edin" dedi ve bisikletiyle geriye döndü. Yolda da sohbet ettik, nereli olduğumuzu, Çin'de neler yaptığımızı, seyahat acentasını neden aradığımızı, nereye gideceğimizi sordu. Sonra bir binanın önüne geldik. Teyze baktı baktı, sonra, "yok burası değilmiş, o zaman şurası olması gerek" dedi ve tekrar geri döndü. Bizim niyetimiz teyzeye bu kadar zahmet vermek değildi, sadece nasıl gideceğimizi tarif etmesini beklemiştik, ki Çinli arkadaşlarımızın yaptıkları tarife göre metrodan çıktıktan sonra en fazla 6-7 dakikalık yürüme mesafesinde olmalıydı. Teyze, orası olduğunu düşündüğü diğer yere doğru giderken de, evli olup olmadığımızı, Çin'de evlenmeyi düşünüp düşünmediğimizi, Türkiye'nin Irak'ın komşusu olduğu halde neden Irak'la savaştığını, neden Amerika'ya yardım ettiğini sordu. Siyaset gibi zor bir konuya girince birçok zaman yetersiz kalan Çincemizle teyzenin sorularını cevaplamaya çalışırken teyze bir binayı gösterip "şu yüksek bina, şu tarafa doğru gidin girişi orası" dedi. Çok teşekkür ettik ve ayrıldık. O yaşta bir teyzenin, arkasına oturak yaptırılmış ağır bisikleti kullanarak gezmesi başlı başına şaşılacak ve takdir edilecek bir şey. Normal olarak da "bir an önce gideceğim yere varayım" diye düşünüyor olması gerekir, kış günü, dışarısı soğuk, ayrıca tatil ve kimse yok. Fakat buna rağmen bizimle birlikte en az 12-13 dakika dolaştı. Ayrıca sıradan bir Çin vatandaşının Türkiye'yi bu kadar tanıması, Irak'taki durum hakkında birçok Türk'ten daha fazla bilgi sahibi olması da şaşılacak ve takdir edilecek şeylerdi. Bunun yorumlarını yaparak gideceğimiz yere vardık, biletimizi sorunsuz bir şekilde aldık.

    Gideceğimiz yer şehir merkezinden oldukça uzak olduğu için sık ve fazla otobüs gitmiyor. Metronun 13. hattı ile 5. hattı arasındaki transfer istasyonu olan Lishuiqiao durağında inip otobüs durağına gidiyorsunuz ve 52 numaralı otobüsle kuzeye doğru yaklaşık 50 dakika yol alıyorsunuz. Yer Changping bölgesinde. Otobüsten indiğimiz zaman etrafta bırakın kaplıcayı, herhangi bir yerleşim bölgesi bile yoktu. Orada birisine sorduk, yaklaşık 1 km yürüyeceğimizi söylediler, taksi de yokmuş. Şans eseri, üç tekerlekli, bizdeki triportörlere benzeyen fakat daha küçük olan ve daha yavaş giden ve yakın mesafe taşımacılığı için taksiden daha ucuz olduğu için kullanılan araçlardan birini gördük. Ona bindik ve 10 dakika içinde ve 3 yuan'e kaplıcanın ana giriş kapısına geldik, 5 dakikalık yürüyüş sonunda da içeri girdik.

    Birçok büyük saksıyla süslenmiş, belki 120 metreye 60 metrelik, büyüklü küçüklü birçok havuzun ve bir büfenin olduğu bir alan. Yetişkinler için yarı olimpik bir yüzme havuzu, hemen yanında, çocuklar için yapılmış küçük ve kaydırağı olan bir havuz, arkasında da, farklı amaçlar için yapılmış 19 farklı büyüklü küçüklü havuz ve gölet. Kimisinde ılık, kimisinde sıcak, kimisinde de çok sıcak su var. Bazısına sadece girip içinde oturuyorsunuz ve şifalı suyun tadını çıkarıyorsunuz. Bir tanesinde, belinize kadar derinliği olan bir havuzun içinde, son derece basınçlı bir duşun altına girip duş keyfi yapabiliyorsunuz, alttan basınçlı su püskürten alana gidip suyun içinde, 4-5 jakuzi gücünde masaj imkanına sahip oluyorsunuz. Diğer bir köşede balıklı havuz var, ayaklarınızı içine sokup bir süre beklediğiniz zaman onlarca balık geliyor ve ayaklarınızı bacaklarınızı ısırmaya başlıyor ve teninizdeki artıkları, nasırları, ölü deri kalıntılarını temizliyor. Alanın bir kenarında da bir büfe var. Büfeden "fangbianmian" alıp, vücudunuz suyun içindeyken havuzun kenarına uzanarak onu yemek, veya buz gibi bir bira ve meyve tabağı alıp, kuvvetli bir jakuzi hissi veren basınçlı su bölümüne gidip, bir taraftan su ile masaj yapılırken bir taraftan biranızı içmek ve meyve yemek son derece keyifli. Veya, tamamen içine girmeniz en az 5-6 dakika sürecek kadar sıcak olan bir havuzun içine girip orada dondurma yemek de ilginç bir fantezi olarak düşünülebilir. Bütün bu farklı etkinlikleri, zevkleri ve lüks denebilecek eğlenceleri bir arada ve çok uygun fiyata yaşayabileceğiniz, kesinlikle gidilmesi gereken bir yer. Seyahat acentasından bilet aldığınız zaman kişi başı 85 yuan. Sabah 10'da açılıp akşam 12'de kapanan yere gittiğinizde zaman sınırlaması yok, isterseniz 14 saat kalabilirsiniz. Biz sabah 10'da vardık, arkadaşlarımdan birinin akşam 8'de bir başka programı olduğu için 6'da ayrıldık, fakat 8 saatin nasıl geçtiğinin farkına bile varmadık ve hepimiz istemeyerek ayrıldık. Hatta akşam işi olan arkadaş sabah gelirken "4'te filan çıkalım ki geç kalma riskim olmasın" derken, saat 4 olduğunda, "ya taksiyle dönelim, 6'da da çıksak yetişirim o zaman" diyerek ayrılma vaktimizi erteleyen kişi oldu. Saat 6'da da, otobüs kalmadığı için korsan taksi bulduk, 50 yuan'e bizi Lishuiqiao metro istasyonuna götürmesi için pazarlık edip anlaştık ve 35 dakikada metro istasyonuna vardık. Çok yorulmuş da olsak herkes mutluydu ve birkaç hafta sonra daha çok kişiyle ve daha uzun süreli tekrar gelmek için sözleşerek ayrıldık.

    Bu programın da sonuna geldik. Çincesini öğreneceğimiz kelimelerle programı noktalayalım. Bugün öğreneceğimiz kelime sayısı oldukça fazla. Örneğin, program içinde "fangbianmian" yedik dedim, fakat ne olduğunu açıklamadım. Fang(1) bian(4) Çincede uygun, elverişli, kullanışlı anlamına geliyor. Mian(4) ise makarna demek. İkisi birlikte, hazır makarna gibi bir anlama geliyor. Bir paket içinde, kurutulmuş hazır makarna, baharatı ve sosu ile birlikte satılıyor ve markette fiyatı 3 yuan. İçine soslarını ilave edip, kaynar su koyup kapağını kapatıyorsunuz, cinsine göre 5 ila 8 dakikada hazır oluyor. Etlisi, balıklısı, sebzelisi, birçok farklı çeşidi var. Tekrar edelim, fang(1) bian(4) mian(4). Wen(1) quan(2) Çince'de ılıca, kaplıca, sıcak su kaynağı anlamına geliyor. Gittiğimiz yerine adı hong(2) lu(2) wen(1) quan(2). Hong(2) kırmızı demek. Lu(2) ise sumak demek, fakat burada kırmızı sumak anlamında değil, sadece bir özel isim. Yüzmek demek için Çincede you(2) yong(3) diyoruz. Bahsettiğim 3 tekerlekli küçük araçların yerel adı da san(1) beng(1) zi(5). Korsan taksi demek için de Çince'de hei(1) che(1) diyoruz. Hei(1) siyah demek, che(1) ise araç demek. Hei(1) che(1). Askeri müze demek için de jun(1) shi(4) bo(2) wu(4) guan(3) diyoruz. Jun(1) shi(4) askerlik demek. Bo(2) wu(4) tek başına, doğa bilimi demek. Guan(3) ise, bir yer, mekan, kapalı olan anlamına geliyor. Bo(2) wu(4) guan(3) birlikte söylenince müze oluyor. Jun(1) shi(4) bo(2) wu(4) guan(3).

© Copyright by www.cri.cn, 2007