MİLADİ YILBAŞINDAN SONRA GELENEKSEL YILBAŞI
"Şimdi durup duruken bu da nereden çıktı" denebilir. Aslında zihnimde yeni beliren bir soru değil. Bugünlerde aklıma gelişine bir tür "nüksetme" diyebiliriz.
Nüksetmenin nedeni de yaşadığımız günler.
Hayır, "Zaman kötü" ya da "Ekonomik kriz her tarafı sardı" gibi öznel veya nesnel bir "yaşadığımız günler" betimlemesine girişecek değilim. Yılın belli günlerinden söz ediyorum.
Çin'de miladi yılbaşı geçer geçmez geleneksel yeni yıl hazırlıkları başladı. Malum, geleneksel Çin takvimi 12 hayvanla simgelenen yıllara göre hesaplanıyor. Geleneksel takvimle 4706 yılına gireceğimiz bu yılbaşı, miladi takvimle 26 Ocak'a rastlıyor. Böylece Fare Yılı geride kalacak ve Öküz Yılı'nı idrak edeceğiz. Her bir yıla yeniden kavuşmak ancak 12 yılda bir nasip oluyor.
EJDERİ KAFAYA TAKMAK
"Giden fare, gelen öküz! Ejderden sana ne?" denebilir.
Bunu, meşru bir soru addederim. Aynı zamanda, "Üzme tatlı canını böyle fuzûli işlerle" gibi bilgece bir uyarı içerdiğini de kabullenmekten kaçınmam.
Ne var ki, insanın aklı birşeye takılmayagörsün!
"Ejderden sana ne" demek kolay!
Nitekim, biraz daha yakından incelenince, zıhnime takılan sorunun haklı yönleri olduğu da görülecektir.
DOĞADA HAYVAN MI KALMADI?
Çin takviminde zodyakı, yani burçlar kuşağını oluşturan 12 hayvandan 11'i doğada var: Fare, öküz, kaplan, tavşan, yılan, at, keçi, maymun, horoz, köpek ve domuz. Doğada bulunmayan sadece ejder...
Doğada hayvan mı kalmadı da, eski Çinliler olmayan bir imge uydurma ihtiyacını hissettiler?
Örneğin, deve diyemezler miydi?
Ejder yerine, timsah olmaz mıydı?
Geyik, o muhteşem boynuzlarıyla çok hoş durmaz mıydı?
Uzun gagası ve uzun ayaklarıyla zarif bir uyum simgesi oluşturan leyleğin nesi eksikti?
Velhasıl, doğada hayvan bol.
Öyleyse bu ejder nereden çıktı?
Buna kestirmeden bir cevap aranacaksa, işin içinden kolayca çıkılabilir. "Esatirden alınmış, eskilerin işlerini fazla karıştırma" diyenler olabilir. Onlar için konu zaten orada kapanır.
ANKA KUŞU VE TEKBOYNUZ
Ama lüzumsuz meselelere kafa yormaktan kendini alamayanlar bu cevapla tatmin olmayacaktır. Benim gibilerin ağzını tıkamak için söylenebilecek daha başka sözler de bulunabilir. Sözgelimi, Batı dillerinde "föniks" denen anka kuşu da doğada yok. Keza, yine Batılıların "unikhorn" dediği tekboynuz da sadece mitolojide mevcut.
Doğru. Ama bu meseleyi gene açıklamıyor. Olsa olsa, bu iki mitolojik yaratığın kökeninin ne olabileceğine ilişkin iki soru daha ortaya atılmış oluyor. Çin ejderinin nasıl doğduğu sorusu gene cevaplanmış olmuyor.
RESMEN TANIŞTIRILMADIK
Doğruyu söylemek gerekirse, şimdi kafamı bunca kurcalamasına rağmen, Çin ejderiyle ilk kez ne zaman karşılaştığımı hatırlamıyorum. Zihnimde hiçbir iz kalmamış. Demek ki, bilincine vardığım bir olay olarak gerçekleşmemiş bu karşılaşma. Öylesine, doğal olarak Çin'i temsil eden bir figür olarak benimsemişim...
Sanırım Çin'e hiç gelmemiş bile olsa, pekçok kişi filmlerden, resimlerden göre göre, pek de farkına varmadan, zihninde o özel ejder imgesini bu ülkeyle özdeşleştirmiştir.
HER YERDE EJDER VAR
Çin'e gelince herkes gibi ben de ejder figürünü her yerde görmeye başladım. İlk gelen herkesin ziyaret farizasını yerine getirip hacı olduğu tarihsel mekanlardan reklam panolarına, elbiselerden yiyecek içecek ambalajlarına kadar her yerde, mümkün olan her çeşitlemesiyle, gözün gördüğü her nesnede ejder var. Daha ülkeye girerken ejderle karşılaşıyorsunuz. Başkent Uluslararası Havaalanı'nın yeni terminalinde etkileyici bir ejder heykeli var. Bindiğiniz arabanın markası "King Long" Altın Ejder anlamına geliyorsa veya arabaya binmeyip metro ile ulaşımı tercih ediyorsanız, yanınızda oturan kadının yuvarlak kasnakla işlediği nakış bir ejder figürü ise, artık bu imgeyi ister istemez kanıksıyorsunuz.
Farkındalık düzeyime ilişkin son derece kötü bir referans olmasına rağmen, bu noktada birşeyi itiraf etmek zorundayım. Bunları yazmasaydım muhtemelen hiç farkedemeyeceğim birşeyi şu satırları yazarken gördüm. Ayaklarımdaki terliklerin üzerinde, sarı yaldızlı iplikle işlenmiş sağlı sollu birer ejder var.
Neyse, kısacası Çin'de her yerde ejder var... Öyleyse, ejderi her yerde görmeye alışmışken takvimde de görmeyi doğal karşılamam gerekirdi. Ama öyle olmadı.
KUT SAÇAN, KISMET AÇAN, TALİH DAĞITAN MÜBAREK EJDER
Geçen yıl geleneksel Çin takvimi ile ilgili bilgiler edinirken şunları öğrendiğimi hatırlıyorum:
Ejder bir bakıma Çin ulusunun manevi simgesi sayılabilir. Üstelik, Batı efsanelerindeki gibi tekinsiz, meymenetsiz, mendebur bir yaratık değil, hayırlı, uğurlu kademli bir varlık sayılıyor. Geleneksel Çin kültüründe kut saçtığına, kısmet açtığına, talih dağıttığına inanılıyor. Ayrıca güç ve onur timsali kabul ediliyor. O yüzden pekçok Çinli çift hamilelik planlarını çocukları Ejder Yılı'nda doğacak şekilde yapıyor. O yıl dünyaya gelen neslin, yaşayanlarıyla ölmüşleriyle tekmil sülaleye şeref getirdiği farzediliyor.
"O halde geleneksel Çin takviminde de bir adet ejder olması gayet doğal, bunda yadırganacak birşey olmadığı gibi hayli münasip de olmuş" diyebiliriz... Diyebiliriz ama, bu ejderin kökeni ne?
Çin ejderi mübarek bir varlık olduğuna göre, gene dürtse dürtse habis şeytan dürtüyordur: Geçen yıldan beri, zaman zaman bunu düşünüyorum.
BİLİNENİ KEŞFETMEK
Aradan geçen zaman içinde bu konuda çok yoğun ve hummalı bir araştırma faaliyeti yürüttüğüm söylenemez, ama geleneksel Çin kültürü ile ilgili olarak okuduğum kitapları bir de bu sorunun cevabını bulabilecek şekilde inceliyordum. Kısmet gene bir Çin yeni yılı öncesineymiş ki, soru gene zihnimde nüksetmişken, sanırım bu defa sorunun cevabını buldum. "Cevabını buldum" derken, kendi zihnimde bana makul gelen bir açıklamayla karşılaştım. Yoksa, kulağa "Evreka" diye anadan üryan meydana huruç edermiş gibi geliyorsa, muradım bu değil. Cevabı bulan ben değilim... Açıklama çoktandır biliniyordur da, ben yeni öğreniyorum. Gene de, yeni edindiği bilginin coşkusuna kapılan yeniçeri misali, ben de bu açıklamayı Çin günlüğümde paylaşmadan edemedim.
"Madem açıklayacaktın, lafı uzatmadan en başta sadede gelseydin" denebilir, ama bu köken açıklamasının beni heyecanlandırdığını bir şekilde anlatmak zorundaydım. Şimdi anlatınca öğrenenlere hiç de heyecan verici gelmeyebilir, ama olsun. Ben yine de, bilmek isteyebilecekler için kısaca özetlemeye değer olduğu kanısındayım.
YANDİ İLE HUANGDİ
Çin efsanelerinde Sarı İmparator ünvanıyla anılan Huangdi, Sarı Nehir vadisinde hüküm sürüyormuş. Aynı bölgede Yandi adında başka bir hükümdar daha varmış. Onun ünvanı da Kızgın İmparator'muş. İkisi de insanlığa büyük hizmetlerde bulunmuş. Birçok uygarlık ürününü getirmiş. Bu iki hükümdar Çin ulusunun en eski ataları olarak kabul ediliyor. Bugün bile Çinliler kendilerini "Yandi ile Huangdi'nin ahfadı" olarak kabul ediyor. İki hükümdarlık güçlendikçe, komşu yörelerdeki kabileleri kendilerine bağlamışlar. Tarihsel açıdan bakılınca, sonraki vakanüvisler "imparator" ünvanını yakıştırsa da, iki lider de aslında büyük ihtimalle kuvvetli birer kabilenin reisi olmaktan başka birşey değildi. Başka kabileleri yendikçe onları da bünyelerine katmışlar ve giderek güçlenmişler. Yandi'nin kabilesi güneydoğu yönünde Jiuli kabilesiyle savaşa tutuştuğunda darda kalınca Huangdi'den yardım istemiş. İkisi elele verip düşmanı yenmiş. Ancak bir süre sonra iki müttefik anlaşmazlığa düşmüş ve çıkan savaşta Yandi yenilmiş. Nihayet Huangdi bütün kabile reislerini toplantıya çağırmış. Toplantıda Sarı İmparator bütün kabilelerin oluşturduğu konfederasyonun başına getirilmiş. Kabilelerin birleşmesiyle Huaxia toplumu oluşmuş. Bugun Çin ulusunun ana gövdesinin bu topluluktan doğduğu kabul ediliyor.
HAYVANLARIN FERİŞTAHI
Burada dikkat edilmesi gereken nokta savaşlardan sonra yenilen tarafın galip gelen tarafla birleşmiş olması. Bu, Asya tarihinin daha sonraki dönemlerinde de sık sık görülen bir olgu. Birleşirken iki taraf arasında, bütün değerlerinin birbirine katışması süreci gerçekleşiyor. Dinler tarihinde buna senkretizm deniyor. İşte bu birleşme Çin ejderinin ortaya çıkışını da açıklıyor.
Çin ejderi bir bütün olarak doğada olmasa da, vücudundaki bütün bölümler doğadaki hayvanlardan geliyor. Örneğin bazı eski Çin kitaplarında ejder şöyle betimleniyor: Boynuzları, geyik; kafası, deve; boynu, yılan; vücudundaki pullar, balık; avuç içleri, kaplan; pençeleri, şahin; kulakları, öküz... Bu betimleme de gösteriyor ki, Çin halkının gözünde ejder çeşitli hayvanların en önemli özellikleri sayılan organlardan oluşmuştur. Çeşitli yollarla birleşen kabilelerin her biri, birleşmeden önce değişik totemlere sahipti. Kabileler genellikle totem olarak bir hayvanı benimsiyordu. Birleşme sürecinde her kabilenin totemi olan hayvanın en önemli özelliği alınmış ve ortaya hepsinin özelliklerini taşıyan, hayvanların feriştahı diyebileceğimiz olağanüstü bir varlık çıkmış. Bu varlık da, bütün kabilelerin birleşmesiyle oluşan ve Çin ulusunun ana gövdesinin başlangıcı sayılan Huaxia toplumunun sembolü ejder olmuş. O zamandan beri de Çin ulusunun uzun tarih boyunca aziz tutulmuş.
BİLMECE BİLDİRMECE
Evet, benim kültür tarihine ilişkin çeşitli kitaplardan kendi yaptığım özet açıklama böyle. Akademik amaçlı bir çalışma niyetinde olmadığım için referans cihazı oluşturmaya da kalkışmadım. Ama bu konuda kaynakça arayan herkes, Çin'de satılan ya da internet üzerinden ulaşılabilecek kitaplarda bol bol bilimsel materyal bulabilir. Bizim üniversitelerimizde bu konuda bir çalışma yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Yapılmış olmasını ve benim malumu biraz kabaca ilandan öteye gidememiş olduğumu ümit etmek isterim.
Son olarak bir Çin bilmecesi sormak istiyorum: Herkeste bir tane var, her ailede birçok var, bütün dünyada ise sadece 12 tane var. Bilin bakalım bu nedir?
Cevap tahmin ettiğiniz gibi...
12 hayvanlı Çin takvimini, geleneksel yılbaşı öncesinde tekrar konuşacağız.
Hoşçakalın.