Çin'de yaşayan dinleyicilerimiz zaten biliyorlar, Türkiye'den yayınımızı takip eden sevgili dinleyicilerimiz için bir bilgilendirme yapalım, bugün akşam, Çin'in ikinci yılbaşı. Aslında ikinci dememek gerek, gerçek yılbaşı. Çin'de güneş ve ay yılına göre olmak üzere iki farklı takvim kullanılıyor. Pratik olarak kullanılan aslında güneş yılına göre olan takvim. Yani bugün hangi Çinliye sorarsanız sorun, kimse size "on ikinci ayın otuzuncu günü" cevabını vermez, herkes "ikinci ayın altıncı günü" cevabını verir. Çinlilerin ay ve hafta günleri konusunda özel isimleri yok. Yani bizim Ocak, Şubat'ımız veya Pazartesi, Salı'mız gibi isimler kullanılmıyor. Ayın kaçıncı ay olduğunu ve günün de haftanın kaçıncı günü olduğunu söyleyerek bildirim yapıyorlar. Yani "6 Şubat Çarşamba" demek isteyen bir Çinli, "er yue, liu hao, xingqi san" der. Er, iki demek. Yue ay demek. Yani ikinci ay. Liu altı demek, hao numara, sayı demek. Yani altıncı gün. İkinci ayın altıncı günü, yani ayın altısı. Xingqi hafta demek, san de üç demek. Haftanın da üçüncü günü, yani bizdeki Çarşamba. Evet yani bugün aslında ikinci ayın altıncı günü, fakat geleneksel olarak kullanımı devam eden, ve her yıla bir hayvan isminin verildiği, 12 yıllık bir döngüsü olan ay yılı sistemi de önemini korumakta ve esas yılbaşı kutlamaları bu yılbaşında yapılmaktadır. Yani 31 Aralık akşamı her ne kadar yeni yılı kutlama törenleri yapıldıysa da hiçbiri bu akşam olacak olan kadar görkemli ve uzun süreli değil. 2007 yılı domuz yılıydı, yani önemli bir yıldı. Domuz Çinliler için çok önemli bir hayvan. Aklınıza hiç gelmeyecek yerlerde domuza rastlayabilirsiniz : bir kalem kutusu domuz şeklinde yapılmış olabilir, bir yatak örtüsünün ya da masa örtüsünün üzerinde çok sayıda domuz motifi bulunabilir, domuz şeklinde kumbaralar, peçetelikler, kürdanlıklar, kulpu domuz kafası şeklinde yapılmış tencere kapakları görebilirsiniz, hatta, kışın havası çok kuru olan Pekin'de yaygın olarak kullanılan, içine su konan ve elektrolitik yolla suyu ayrıştırarak soğuk buhar üreten nemlendirme cihazlarının da birçoğu domuz kafası şeklinde yapılmıştır. Evet bu en önemli diyebileceğimiz yılı, bu sene geride bırakıyoruz ve fare yılına giriyoruz. Benim yaşıtım, ya da birkaç yıl büyük veya küçük Çinliler, birbirlerinin yaşını sorarken hiçbir zaman "78'li misin, 83'lü müsün" diye sormuyorlar, "köpek yılında mı doğdun, horoz yılında mı doğdun" diye soruyorlar, ben birkaç defa rastladığımda şaşırdım. Ben doğduğum yılı söylediğimde şöyle bir düşünüyorlar: "Horoz yılı oluyor değil mi" diye sorup, bir daha düşünüp "hmm anladım" diyorlar. Döngü 12 yıllık olduğu için yanılma şansı yok, yani örneğin 1982 yılında doğan birisi, ben köpek yılında doğdum dediği zaman onun yaşını hesaplarken iki döngü saymanız gerektiği açık. Yani köpek yılından bir sonraki köpek yılına 12 yıl, bir sonrakine 24 yıl, sonra domuz yılı var 25, şu an fare yılındayız demek ki 26 şeklinde hesaplanıyor. Üç döngü ya da tek döngü sayamazsınız çünkü karşınızdaki 20 küsur yaşlarda görünen kişinin 26 yerine 14 ya da 38 yaşında olamayacağı açık.
Evet, bu akşam 12 hayvanlı ay takvimine göre yılbaşı. Görkemli kutlamalar olacak. 31 Aralık'ta halk arasında büyük bir kutlama olmadı. Ne kimse memleketine gitti, ne de 31 Aralık akşamını aile ile birlikte geçirme gibi bir adet var. Fakat bu yılbaşında öyle değil. Çok önceden tren ve uçak biletleri alınır, planlar yapılır, yılbaşını evde geçirecek olanlar birbirlerine hediyeler alır, ailece dışarıda da kutlama yapmak isteyenler çok önceden güzel restoranlarda rezervasyonlarını yaptırır. Ve kutlama heyecanı 10 gün öncesinden başlar. Yılın diğer günlerinde gazete, dondurma, su, peçete, telefon kontörü satan birçok küçük büfe, yeni yıla 10 gün kala, havai fişek, maytap, envai çeşit patlayıcı satan yerler haline dönüşür. Önlerinden geçerken şaşırıp kalırsınız, metrelerce kuyruk vardır. 6-7 yuane satılan ve bir kere patlayan çatapatlardan tutun da, 500 küsur yuane satılan ve havada rengarenk şekilde dağılan şık havai fişeklere kadar hepsi mevcuttur ve en fakirinden en zenginine kadar hemen herkes bütçesine göre bu çeşit patlayıcılardan en az 8-10 tane alır. Patlama sesleri yeni yıldan 10 gün önce başlıyor ve yeni yıl akşamına kadar, benim gözlemlediğim kadarıyla günün 20 saati boyunca devam ediyor. Gece saat 03'te uyuduğumda tek tük havai fişek ve maytap sesleri geliyordu, sabah 07-08'de gözlerimi açtığımda, çok sık olmasa da aynı çeşit sesler duyuluyordu. Uyumaya niyetlenen bir insanın gecenin üçünde bu patlamalar eşliğinde uyuması, bazen uyuyamaması bazı zamanlarda sinir bozucu görünse de, bu coşku ve heyecanı sürekli hissetmek de hemen akabinde gülümsetiyor sizi. Özellikle Türkiye'den hiç alışık olmadığım bir coşku bu. Türkiye'de yeni yıl dolayısıyla atılan havai fişekleri sadece 31 Aralık gecesi saat tam 12 ile 3-4 dakika sonrası arasında görmek mümkündür. Ama burada dediğim gibi, en yoğunu aynı zamana da denk gelse 10 gün boyunca görüyorsunuz.
Bu yılbaşında, çoğunluğu aslen Pekin'li olmayan fakat burada yaşayan hemen herkes memleketine gider. Geleneklere göre bu tatili aile ile birlikte geçirmek gerekir. Tabi bu yılbaşından bahsettim de, yılbaşı tatilinin 7 gün olduğunu söylemedim. Zaten insanlar o yüzden haftalar öncesinden bilet alıp memleketlerine gidiyorlar, yani 1 gün için değil. Birçok firma kapalı oluyor. Hatta, sac üzerinde, bizim bazlamamıza benzeyen ve bazen yemeğimin yanında ekmeğim, bazen de yanında peynir ve kolayla yemeğim olan, Çince adıyla "bing" denen pideyi sıcak sıcak yapıp satan teyze, veya sabah 07'den 11'e kadar evimin önündeki otobüs durağının yanıbaşında, kahvaltı etmeye vakti olmadan aceleyle evden çıkmış ve işe yetişebilmek için en dolu gelen otobüslere bile binmeye çalışan kişilerin sıcak bir pide ile kahvaltı edebilmelerini sağlayan amca bile, yılbaşından 9-10 gün önce bana "yarın memleketime gidiyorum, burada olmayacağım, tatilden sonra tekrar geleceğim, o zaman yine gel, görüşürüz" diyorlar sıcak, mutlu ve biraz heyecanlı bir tavırla. Çok hoşuma gidiyor bu sıcak ve sorumlu tavırları. Evlenmiş kızları olan aileler için ise yılbaşı gecesi biraz hüzünlü. 7 günlük tatilin 6 günü evli çiftlerden hangisinin evinde olunacağına dair belirleyici bir adet yok, fakat, ilk akşam, yani yeni yıldan bir önceki günün akşamı, yılbaşı akşamı, geleneğe göre evli çiftler, erkeğin evinde toplanıyor ve yeni yıla orada giriyor. Yani iki tane evli kızı olan bir aile, yılbaşına çocukları olmadan giriyor. Sonrasındaki 6 gün acısını çıkartıyorlar mıdır, bunu bilemiyorum, ama evli kızların yılbaşına, ailelerinin yanında değil de eşlerinin ailelerini yanında girmesi ilginç bir adet.
Peki geçen sene ben ne yaptım? Ya da Türk gençleri olarak ne yaptık? Kendi çapımıza göre, herkes ortaya belli bir miktar para koyarak, bol miktarda ve farklı çeşitlerde patlayıcı aldık. Fakat nerede patlatacağımızı, polisin izin verip vermeyeceğini, yasal olup olmadığını, eğer yasal değilse ve biz bilmeden yanlış bir yerde patlatırsak ve polis görürse başımıza neler geleceğini bilmediğimiz için biraz tedirgindik. Gerçek olup olmadığını bilmediğimiz ama kulağımıza gelen duyumlara göre park içinde patlatmak yasaktı. Kaldığımız yurdun karşısında bir park vardı ve hepimiz orada bir şeyler yapmaya hevesliydik aslında, fakat gerçekliğinden emin olmasak bile aldığımız bu duyum oraya gitmemizi engelliyordu. Bazılarımız Tiananmen meydanına gitmek istiyordu fakat ne kadar kalabalık olacağını, giriş ve çıkışta sorun olup olmayacağını, elimizde o kadar maytapla bizi meydana sokup sokmayacaklarını bilmediğimiz için buna da cesaret edemiyorduk. Yani yanlış bir şeyler yapıp da gecemizi mahvetmekten korkuyorduk. Kampüsün içinde de yapamazdık çünkü güvenlik görevlilerinin bize izin vermeyeceklerinden emindik. Yani elimizde o kadar malzeme olmasına rağmen kimsenin kafasında net bir fikir yoktu. Saat akşam 10'a doğru yaklaşırken, ben başka bir işim dolayısıyla okulun dışındaydım, tüm arkadaşlar ise okulda, net bir plan yapmak için benim gelmemi bekliyorlardı. Fakat benim işim umduğumdan daha fazla uzayınca geç kaldım. Onlar da, biraz kızgın bir şekilde, durağa doğru yürüyeceklerini söylediler. Eğer parka da girecek olsak parkın girişi o taraftaydı, Tiananmen meydanına da gidecek olsak bineceğimiz otobüsün durağı o taraftaydı, ikisinden de vazgeçip ağaç olmayan, ortada bir yerde patlatacak da olsak, en uygun olacağını düşündüğümüz, geniş ve akşam 10-11'den sonra çok tenha olan büyük dört yol da aynı o taraftaydı. Yani ben geç kalmamış da olsam gideceğimiz yön o yöndü. En sonunda buluşma noktamız da şans eseri, o dört yol ağzının bir köşesinde bulunan bir otelin ve SPA merkezinin önü oldu. SPA, Latincede "salus per aquam" kelimelerinin baş harflerinin bir araya gelmesiyle oluşmuş, tarihte şifalı su ile bakım yapılan yerler, günümüzde ise güzellik ve masaj merkezleri için kullanılan bir isim. Tabi SPA'nın önünde karşılaştık, ama benim planım hep birlikte yurttan çıkmak şeklinde olduğu için yanımda patlayıcılarım da kameram da yoktu. Herkesin sinirlenmeye başladığını hissetsem de onlar olmadan olmazdı. Onlara, SPA'nın önünde beklemelerini söyleyerek ben hızlıca yurduma, malzemelerimi almaya gittim. Geldiğim zaman kimisi bira veya şarap içiyor, kimisi de SPA görevlileriyle sohbet ediyordu. Sohbetin devamında anladık ki görevlilerin de bir miktar patlayıcısı var ve SPA'nın önünde hep birlikte patlatacaklar. Biz de zaten nerede patlatsak diye düşünüyorduk, madem dedik, biz de malzemelerimizi koyalım, hep birlikte orada kutlayalım. Tabi onların malzemelerini görünce biz bizimkilerden biraz utandık, bizim elimizde belki toplam 1500 yuanlik malzeme varsa, onlar 40-50 bin yuanlik malzeme getirdiler; en şatafatlı, en gösterişli, en renkli havai fişeklerden almışlardı, hepsini düzenli bir şekilde dizdik. Zaten sohbet, hazırlık filan derken saat 23.30 civarı olmuştu. Bizim hazırlıklarımızı gören ve yoldan geçmekte olan bazı kişiler de yanımıza gelip yardım ediyor ve sohbete katılıyordu. Saat 23.59'u 30 saniye geçe, bütün patlayıcıların fitilleri teker teker seri bir şekilde yakılmaya başlandı. Yarım dakika sonra, kulaklarımızın zor dayanacağı bir sesle, kesintisiz olarak 20 dakika kadar havai fişek ve maytabın patlayacağı o muhteşem gösteri başladı. Hepimiz, bu şekilde havai fişekleri ya televizyondan, ya da şans eseri yakınlarda bir gösteri varsa belki 500 metre uzaktan görmüştük, ama ilk defa biz patlatıyor ve 5 metre yakınından izliyorduk, rengarenk ışıklar saçtıktan sonra sönen fişekler toz ve kül olarak saçlarımıza dökülüyordu. Ve 20 dakika sonunda elimizdeki tüm malzeme bittiğinde, hepimiz zevkten dört köşe, birbirimize bakıp gülüyorduk. Sonradan bana "iyi ki geç kalmışsın Alican, yoksa burada patlatmak aklımıza gelmezdi" diyen arkadaşlar da bu güzelliğe daha da bir keyif katmıştı. İlk defa bir yılbaşını ben de havai fişekle kutlamıştım, ve her şey dört dörtlüktü. Ortalığın temizlenmesi, sohbetin ve içkilerin bitmesi, fotoğraflar çekilmesi derken, saat 2-2.30 civarı yorgun ve mutlu şekilde yurdumuza döndük, bir duş alıp hemen uyudum.
Evet sevgili dinleyiciler bu hafta da programımızın sonuna geldik. Çincesini öğreneceğimiz kelimelerle programı noktalayalım. Havai fişek, bao(4) zhu(2). Fotoğraf makinesi zhao(4) xiang(4) ji(1). Ji(1) genel olarak, elektronik cihaz anlamına geliyor. Cep telefonu shou(3) ji(1). Shou(3) "el" demek, yani el cihazı gibi. Yurt, su(4) she(4). Yeni yıl, xin(1) nian(2). Girdiğimiz yıl fare yılı. Fare, lao(3) shu(3) ya da kısaca shu(3)
Sevgili dinleyiciler, hepinizin yeni yılı kutlu olsun. Xin(1) nian(2) kuai(4) le(4), shu(3) nian(2) kuai(4) le(4). Sevgiyle kalın.