Çinli kadınlar

    2008-01-02 20:06:01                cri

   

 Gökyüzünün yarısı onların!

 Ya yeryüzünün?...

 

    Birazdan sözünü edeceğim ve Türkiye'den hiç de alışık olmadığım hizmet türüyle ilk karşılaştığımda, iki ülke arasındaki farklılıklara bir yenisini eklemekte tereddüt etmedim. Önce çok şaşırdım, sonra alıştım ve nihayet nedenleri üzerinde fikir yürütmeye çalıştım.

 

    Sözünü edeceğim olay, asansörün Çin'e özgü bir işletim tarzı… Asansörün esin kaynağı konusunda kesin bir bilgi olmamakla birlikte şu görüş hâkimdir: Olay  Jules Verne'nin romanlarından birinde geçmektedir. İşletmedeki dev muhasebe defterlerinin çok katlı raflara kolayca taşınmasını sağlamak için bir düzeneğe ihtiyaç vardır. Bunun için bir makine icad edilir.İşte günlük hayatımızın neredeyse ayrılmaz bir parçası haline gelen asansör, kimi teknoloji tarihçilerince bu ilkel makinadan esinlenerek yaratılmıştır.

Kökü geçmişin epey derinlerine uzanan Çin uygarlık tarihi içinde pek çok icadlarının olduğu herkesçe bilinir. Bunların içinde belki asansör yok, ama Beijing'de çok yaygın olarak kullanılan asansörlerde, bu aracın işletilmesi için özel görevlilerinin istihdam ediliyor olması, Çinlilerin "sosyal alandaki" bir icadı gibi geldi bana.

 

 

    Bu hizmetin varlığını öğrendiğimde Çin'e geleli henüz bir ay olmuştu. Öyle şaşırmıştım ki, olayın şaşkınlığıyla varacağım katı söylemekte zorlanınca imdadıma parmaklarımın yetiştiğini çok iyi hatırlıyorum. İneceğim kata vardığımdaysa şaşırtma sırası bendeydi; bu ilk asansör uçuşumun sarhoşluğundan olacak, derin şükran duygularımın bir ifadesi olarak yüksek tondan bir teşekkürü haykırıverdim görevliye. Görevlinin şaşkınlığı küçük bir kafa hareketiyle ifadesini buldu. Sonra günlük yaşam kaldığı yerden akmaya devam etti.

 On beş katlı eski bir binada yaşamaya başladığım şu sıralar, asansör görevlileriyle tekrar karşılaşmış olmak beni son derece mutlu etti. Çünkü hep içimde kalmıştı, onlarla bir kaç kelime de olsa sohbet edebilme isteği. Bu altın fırsatı değerlendirmekte gecikmedim ama bir centilmen olarak önceliği onlara verdim. Benim hangi ülkeden geldiğimden tutun da, nerede öğrenim gördüğüme; ne zaman geldiğimden tutun da, neden geldiğime; daha çok dışarıda mı yemek yediğimden, yoksa genellikle evde yemek yapmayı mı tercih ettiğime kadar, yerçekimine karşı yaptığımız bu kısa asansör yolculuklarımız sırasında sorulabilecek tüm soruları sordular. Bense onların aksine sorularımı inişte sormayı tercih ettim. İlk öğrendiğim, üç kadın asansör görevlisinin altı saatlik vardiyalarla çalıştıkları oldu. Hemen ardından sordum mesailerinin kaçta başlayıp kaçta bittiğini. Sabah altıda başladıklarını ve gece on ikiye kadar çalıştıklarını söyledi. Peki ya gece on iki sabah altı arası? O saatler arasında görevli çalışmadığından asansör de çalışmıyordu. Gülerek tepki gösterdim, gece on ikiden sonra eve döndüğümde merdivenleri kullanacağım demek?... evet başka çıkar yol yok diye geçirdim içimden, hoş gece sporunun yararlarını daha önce bir yerlerde okumuştum.

 Benim sorularım daha çok teknik özellikteydi. Daha özel sorular için daha zamana ihtiyaç olduğunu düşünmüştüm. Ama gelin görün ki, taşınalı daha bir hafta olmamıştıki, asansör görevlilerinin işlerine son verildiğini üzülerek öğrendim. Nedeni ise asansöre takılan güvenlik kamerası. Yani artık onlara ihtiyaç kalmamıştı, elektronik bir göz yirmi dört saat asansörün içini gözetleyecekti. Artık kendimi bir kat daha "güvende" hissediyorum ama, kısa asansör yolculuklarım sırasında kısacıkta olsa sohbet edebileceğim o sıcak ve içten görevlileri bir daha göremeyeceğim için çok üzülüyorum.

     Onların bundan sonra ne iş yapacaklarını bilmiyorum. Ama bir şeyi çok iyi biliyorum ki, muhakkak yeni bir işleri olacak, Çin'de istihdamın hala tam olarak çözülememiş olmasına rağmen.

 

     Kadınları Çin'in her yerinde, her işte ve günün her saatinde görmeniz mümkün. Ben en çok, onları erkek kuaförlerinde gördüğümde şaşırmıştım. Beijing'de kuaför dükkanlarının sayısı alabildiğine. Her sokakta en az bir kuaför dükkanına rastlamanız olası. Bazıları hem kadınlara hem de erkeklere hizmet veriyor. Saç kesim teknikleri konusunda Türkiye'den daha iyi oldukarını söyleyemeyeceğim ama verdikleri hizmet yönünden değerlendirdiğimde fiyatların çok ucuz olduğunu söyleyebilirim.

     Restoranlarda erkeklere rastlamanız mucizedir. Eski Beijing lokantalarını saymazsak hemen hemen hepsinde kadınlar çalışır. Eskiden kastettiğim, yani geleneksel tarzda hizmet veren  lokantalar... Oralarda yemek yemenin keyfi bambaşkadır. Yemek yerken kendinizi yüz yıl önceki Beijing'de duyumsayabilirsiniz. Bu bahsettiğim lokantalar da dahi kadın çalışanlara rastlamanız kaçınılmazdır.

     Beijing'deki seyyar satıcıların İstanbul'dakilerden fazla olduğuna hiç şüphe yok. Seyyarlarda yok yok... Bu sektörde de kadınların hakimiyeti açık ara. Öğrenciliğimin ilk zamanlarında -özellikle akşamları- seyyarlardan karnımı doyurmayı alışkanlık haline getirmiştim. Bu yolla karnımı çabucak doyurabilmemin ötesinde, akşam yemeğine  devede kulak bir harcama yaparak öğrenci bütçemin dışına çıkmamış oluyordum. Karnımı sık sık seyyarlarda doyurduğum o günlerde, okulumun yakınlarında ayağımın alıştığı bir kadın seyyar bazlamacı vardı ki, her akşam aynı saatte aynı yerde onu bulup karnımı doyurmak bir ziyafete dönüşmüştü.

     Masajın Çin kültüründe hatta belki de doğu kültüründe önemli bir yeri var. Özellikle ayak masajı konusunda uzmanlaştıklarını söylersem yanılmış olmam. Ben de masajı seven ve yararına inanan biri olarak, ayda en azından bir kere bu salonları ziyaret etmeye gayret ediyorum. Bir saatliğine kadınların o becerikli ellerine bırakıveriyorum kendimi. Bir saatin nasıl geçtiğini anlamadan masaj salonundan ayrılırken, kendimi hafiflemiş ve dinginleşmiş hissediyorum. Bu ruh hali ödediğim paraya fazlasıyla değiyor.

     Beijing caddelerindeki kadın sürücülerin direksiyon becerilerinin erkeklerden aşağı kalır bir yanı yok. Gerek özel araç sahibi, gerek otobüs sürücüsü kadınlar; gerek bisikletiyle ya da motoruyla işe giden, çocuğunu taşıyan, gezintiye çıkan, gerekse taksi şoförü kadınlar... Hepsi uyumlu, hepsi kontrollü, hepsi aynı kurallara bağlı. Çok sık taksi kullanmıyorsam da, bugüne kadar yüze yakın taksiye bindiğimi söyleyebilirim. Hatırladığım kadarıyla bu yüz taksi şoföründen onu kadındı. Bu da kaba bir hesapla, dünyadaki en çok taksinin bulunduğu Beijing şehrindeki kadın taksi şöförlerinin oranının yüzde on olduğunu gösterir.

     Çinliler sabahın erken saatlerinde parklarda müzik eşliğinde Taiji yapmayı alışkanlık haline getirmişlerdir. Aslında bu etkinlik, alışkanlığın da ötesinde Çinlilerin yaşamlarının bir parçası olmuştur artık. Genellikle yaşlı Çinlilerin tercih ettiği bu yaşam tarzı, onların deyişiyle sabah yaşamı, günü zinde bir bedenle ve dingin bir ruhla karşılamanın biricik yoludur. Bu yaşam tarzına en çok kadınların mı ihtiyacı var bilinmez ama, parklardaki sayısal üstünlük yine onların.

 Bugüne kadar dokuz kadın öğretmenle Çince öğrenimimi sürdürdüm. Hepsi birbirinden özverili, birbirinden bilgili öğretmenlerimi çok sevdim. Onlardan çok şey öğrendim, öğrenmeye de devam ediyorum. Öğrencilerde de durum kadınların lehine. En başarılı onlar, en disiplinli onlar, en gayretli yine onlar... Sınıfımdaki dokuz öğrenciden altısı kadın. Altısı da birbirinden zeki, altısı da biribirinden çalışkan...

 

     Tüm bu anlattıklarımı kendi günlük yaşantımdaki gözlemlerimden yola çıkarak paylaştım sizlerle. Daha nice işlerde, daha nice konumlarda kadınları görmek mümkün Çin'de.

     Bir kadında hayat bulduk, toprak anada yumacağız gözlerimizi hayata.

 

     Herkese iyi yıllar dilerim...

     Çinlilerin deyimiyle Xinnian Kuaile! Yani "yeni yılda mutluluklar!"

 

     Gelecek programda tekrar buluşmak ümidiyle, hoşça kalın, sağlıcakla kalın...

                                                                                                                       Ulaş Özer

 

 

© Copyright by www.cri.cn, 2007