Yaklaşık yirmi yıldır dünya ekonomisi, Çin'de üretilen ucuz tüketim mallarının tadını çıkarıyor. Ancak görünüş o ki artık bu mutluluğun son günleri yaşanıyor. Bir taraftan işçilik maliyetlerinin artması, diğer taraftan üretimin daha kaliteli mamullere yönlenmesi Çin mallarının fiyatlarında hissedilir bir artışa sebep olmakta.
Bundan böyle dört euro karşılığında gömlek, beş euro karşılığında saç kurutucusu, 30 euro karşılığında DVD-player satın almak hayal oluyor. Hafif endüstride kâr oranları en alt seviyelere kadar düşmüş durumda.
Yüksek üretimi ile dünya hammadde fiyatlarının yükselmesine sebep olan Çin, şimdi bu yükselen fiyatların getirdiği güçlüklerle uğraşıyor. Ayrıca niteliksiz bir işçinin ücreti 2005 yılında % 6.5 artarken, 2006 yılında % 11.5 artmış durumda. Bütün bunlara ek olarak Çin Yuan'ı dolara karşı son iki yılda neredeyse % 8 oranında değerlenmiş. Bütün bu artışlar kaçınılmaz olarak maliyetlere, dolayısıyla satış fiyatlarına yansıyor.
Bu durumda Çin'in AB ülkelerine ve ABD'ye yüksek ihracatı devam edebilir mi? Bu konuda hiç tereddüt yok. Nedeni çok basit. Çin'in yükselen üretim kapasitesi ve ucuz ihracatı karşısında diğer ülkeler ucuza aldıkları mamullerin üretim tesislerini uzun süredir kapatmış durumda. ABD artık bir tekstil endüstrisine sahip değil, İtalya yalnızca lüks ayakkabılar üretiyor.
Fakat Çinliler rahat durmuyor. Çin ihracat mallarının özellikleri yavaş yavaş değişmekte. Önceleri Japonya ve Taiwan'ın egemen olduğu plazma ekranlar, Almanya egemenliğindeki makine üretimi, Çin üretim bantlarında kendini göstermeye başlıyor. Otomobil üretiminde ve de pazar olarak Çin, Almanya'yı neredeyse geçmiş durumda. Özellikle binek aracı pazarı olarak ABD'den sonra ikinci sıraya yükselen Çin, Japonya'yı üçüncülüğe, Almanya'yı ise dörüncülüğe geriletmiş.
Tüm fiyat artışlarına karşın Çin'in ihracat hacmi olarak 2008 yılında Almanya'yı geçeceği öngörülüyor. 2007 ve 2008 yılında % 20 artış gösterecek ihracatı ile Çin, beş yıldır en yüksek ihracat yapan ülke olarak birinci durumda olan Almanya'nın yerini alacak. Çin'in AB ülkelerine ihracatı 2007 yılının ilk yarısında 2006 yılına göre % 30 artışla 108 milyar USD. ABD'ye ihracatlarıysa aynı dönemde % 18 artışla ancak 107 milyar USD'a erişmekte. İlginç olan Almanya'ya yapılan ihracatta ileri teknoloji ürünlerinin yeri. 2007 yılının ilk altı ayında demir ve çelik iş kolunda Almanya'nın 21 milyar USD ihracatına karşı, Çin'in % 125 artışla 28 milyon USD ihracat yapması. Çin'in ihracat artışı kimya sektöründe % 36, makine sanayinde % 37, elektroteknikte % 28 artış göstermekte. Tekstilde % 20 ve giyimde % 17 ile zayıf bir artış göstermekte.
Çin'deki bir ekonomik büyüme o kadar hızlı ilerlemekte ki kısa sürede Alman ekonomisini geçeceği kuvvetle öngörülüyor. 2007 yılı için Almanya'nın büyüme hızı 2.7 olarak tahmin edilmekte. Çin ise resmi rakamlara göre 2007 yılının ilk üç ayında % 11.1 ve ikinci üç ayında % 11.9 büyümüş durumda. Böylece bu yıl Çin'in ABD ve Japonya'dan sonra dünyanın üçüncü büyük ekonomi gücü olması bekleniyor. Ancak kişi başına gelir yaklaşık 2.000 USD ile Almanya'nın % 6'sı seviyesinde.
Çin'in ihracatının bu yıl % 27.6, ithalatınınsa % 18.2 artacağı ve 2006 yılındaki 230 milyar USD dış ticaret fazlası yerine 2007 yılında 300 milyar USD fazla vereceği tahmin edilmekte.
Bütün bu gelişmeler Çin için bir dizi sorun yaratmakta. 2007 yılının ilk altı ayında perakende fiyatlarında görülen % 3.2 artış, özellikle gıdada görülen % 7.6 fiyat artışı düşündürmekte. Fiyat artışları önemli bir toplumsal sorun olarak ortaya çıkıyor. Büyük şehirlerde yoksullukla mücadele için asgari ücretin ve asgari sosyal yardımların artırılması öngörülüyor. Diğer sorunlarsa dış ticaret fazlası ve yabancı sermaye yatırımları dolayısıyla hızla artarak 1.332 milyar USD seviyesine yükselen döviz rezervleri ve giderek yükselen enerji tüketimi.
Çin ekonomisinin global etkileri, artık farklı bir şekilde değerlendirilmek zorunda!