CRI- Çin Uluslararası Radyosu'nda bu haftaki konuğumuz Çin tarihi araştırmacısı Çağdaş Üngör... Radyomuza hoşgeldin dedikten sonra seni tanımakla başlayalım...
ÇAĞDAŞ ÜNGÖR- İsmim Çağdaş Üngör, 1998 yılında ODTÜ Uluslararası İlişkiler'den mezun oldum. 2002 yılında da Bilgi Üniversitesi'nde master çalışmamı yaparken, Çin devlet bursuyla Wuhan'a geldim.
CRI- Neden Çin'i tercih ettin, nasıl oldu bu?
ÇAĞDAŞ ÜNGÖR- Türkiye'de genel olarak akademisyenler daha ziyade kendi çevremizdeki ülkelere, Avrupa Birliği ve Orta Doğu gibi konulara eğiliyor. Ancak Asya'nın son dönemdeki gelişmeler ışığında küresel anlamda daha önemli olmaya başladığını düşünüyor ve biliyordum. Çin'e gelmem biraz tesadüfen oldu. Yani devlet bursuyla gelemeseydim büyük ihtimalle Çin'de yaşama imkânım olmazdı. Şu anda yaklaşık beş senedir Çin'le ilgili, Çin tarihi ve kültürüyle ilgili çalışıyorum ve okuyorum. Dolayısıyla bu seçimden memnunum...
CRI- Bir sene burada Çince öğrendin. Wuhan'dan sonra ne oldu peki?
ÇAĞDAŞ ÜNGÖR- Wuhan'dan sonra bir sene Türkiye'de tezimi yazdım. Türkiye'de Mao Zedong düşüncesinin etkisiyle ilgili bir çalışma yaptım. Üç senedir de, New York Eyalet Üniversitesi Doğu Asya Tarihi Bölümü'nde doktora çalışmaları yapmak üzere ABD'de bulunuyorum.
CRI- Şimdi tekrar Çin'desin...
ÇAĞDAŞ ÜNGÖR- Doktora tezimle ilgili olmak üzere bu sefer Beijing'e geldim. Arşivler, kütüphaneler gibi benim araştırmamın içeriğiyle çok daha uyumlu olacağını düşündüğüm için Beijing'e geldim ve en az Aralık ayına kadar burada kalmak istiyorum.
CRI- Dünyanın bir ucundan bir ucu... Bir tarafta Amerika var, bir tarafta Çin var. Ortada da Türkiye var. Sen Türkiye'den yola çıkmışsın, bir Çin'e bir Amerika'ya gitmişsin... Nasıl değerlendiriyorsun bu üç ülkeyi?
ÇAĞDAŞ ÜNGÖR- Türkiye'den, Türk olarak, o kültürün içinde doğmuş büyümüş bir insan olarak Çin'de yaşadığım zaman kendimi çok daha yerli gibi hissetme imkânım oldu. Amerika'da üç sene kaldıktan sonra, İngilizcem Çincem'den çok daha iyi olmasına rağmen... Gündelik hayattan çok çeşitli örnekler verebiliriz. Yemek de dahil olmak üzere insanların birbirine yaklaşımı, ailenin önemi gibi Çin'in bizim alışkanlıklarımıza çok daha uygun olduğunu ve burada yaşamanın çok daha rahat olduğunu düşünüyorum.
Genel olarak baktığımız zaman da, Türkiye hep 20. yüzyılın başından beri, hatta daha öncesinden beri Batı'yla hep daha fazla ilgilenmiş, daha doğrusu Batılı olmak daha önemli olmuş bir sürü anlamda... Yüzümüzü çok fazla Batı'ya döndüğümüzü ve Doğu'da olan bazı şeyleri kaçırdığımızı, Çin gibi bir medeniyetle, kültürle giderek daha fazla yabancılaştığımızı düşünüyorum. Çok eskiden komşuymuşuz ama, aradaki çok uzun bir zaman diliminde çok ciddi bir ilişkimiz olmamış.
CRI- Neleri kaçırıyoruz mesela?
ÇAĞDAŞ ÜNGÖR- Bir kere kendi alışkanlıklarımızı... 1950'lerden beri girdiğimiz süreç içinde kapitalizmin gelişmesiyle bazı değerlerimizi kaybettiğimizi düşünüyorum. Geleneksel değerlerin bir kısmı çok pozitif olmayabilir. Ama, bir kısım değerler ise önemli. Çin'de buna Asya değerleri diyenler var, Asya'nın diğer ülkelerinde de benzer değerlere sahip çıkılıyor. Mesela bireysellik ve aileyi örnek verebiliriz. Toplumsal değerlerin önem kazandığı bir takım Asya değerleri bize çok daha yakın ve uygun. Ama Batılılaşarak, kapitalizmin Türkiye'de giderek kök salmasıyla da ilgili olarak, bir takım değerlerimizi giderek özellikle büyük şehirlerde yitirdiğimizi düşünüyorum. Bunları kaçırıyoruz.
Artı, daha makro düzeyde ekonomik olarak baktığımız zaman, dünyanın hemen hemen her yerinden Pasifik'e, Çin'e ciddi bir ilgi var; yatırım olarak olabilir; diline, kültürüne, felsefesine olabilir... Çin'in vaktiyle etkilemiş olduğu binlerce yıllık bir kültürü var. Bunu ya ıskalıyoruz, ya da Batılılar gözlüğünden bakıyoruz. Mesela en basitinden, Türkçe'ye çevrilen kitaplar çoğunlukla önce İngilizce'de basılmıştır, biz oradan çeviririz. Bu tip kültürel kopukluklar bence çok fazla şeyi ıskalamamıza neden oluyor; özel olarak Çin'le ilgili, genel olarak da Asya'yla ilgili. İlerde, o Batılı gözlüğü zaman zaman da olsa çıkararak, Çin'le daha tarafsız ya da daha yakın bir ilişki kurabileceğimizi umuyorum.
CRI- O zaman bu dileklerle programımızı kapatalım, çok teşekkür ederiz katıldığın için...
ÇAĞDAŞ ÜNGÖR- Ben teşekkür ederim.