·Kırsal sağlık kooperatifi sisteminden yararlanan Niyazmemet ailesi |
Çin'in kuzeybatı sınırında yer alan Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nde toplam 47 etnik grup yaşıyor. Bunlar arasında Uygur, Han, Kazak ve Moğol dahil olmak üzere 13 etnik grup, kuşaklardır Xinjiang'da yan yana, iç içe yaşıyorlar. Çeşitli yaşam tarzlarına, farklı dil ve dinlere sahip olan bu değişik etnik gruplara mensup insanlar birbirleriyle nasıl geçiniyorlar? Bugünkü programımızda Xinjiang'ın kuzeyindeki İli Kazak Özerk İli'nin merkezi Gulja kentinde bir Uygur mahallesine gidip, burada yaşayan Liu Zhixia isimli bir Hanlı yaşlı hanımı ziyaret edelim.
Liu'nun ailesi küçük bir avluda oturuyor. avlunun kuzey yanında toplam yedi oda var; güney tarafında ise bir sebze bahçesi yer alıyor. İçinde salatalık, patlıcan ve sivri biber gibi sebzeler yetiştirilen bu sebze bahçesinde boş kalan yerlerde de birkaç tavuk kümesi bulunuyor.
Liu, bizi üzüm rafları altında oturttuktan sonra, karpuz, üzüm ve hamurdan yapılan ve Hanlılar tarafından çok sevilen Yousanzi isimli bir tür yiyecek ikram etti. Yaşlı Liu bizimle şöyle konuştu:
"Ben İli'de doğdum ve büyüdüm, bu bakımdan tam anlamda bir İliliyim. Atalarımız Qing Hanedanı döneminde Hebei eyaletinden buraya yerleşeli, beş-altı kuşaktır burada yaşıyoruz. 50 yaşındayım ve emekliyim. Daha önce bir şirketin muhasebe servisinde çalışıyordum."
Anlattığına göre, şimdi oturduğu bu avlu kocasının ailesinden kalan Liu hanım 30 yıl önce burada evlenmiş. Ancak ev iş yerine çok uzak olduğu için, çoğu zaman kentte kalmış ve yalnızca hafta sonları buraya gelmiş. Üç yıl önce Liu emekli olduktan sonra, kocasıyla beraber kentteki apartmandan buraya yerleşip daha sakin bir yaşam sürdürmeye başlamışlar. Kentteki ve buradaki yaşamlar arasında ne fark olduğunu sorduğumuzda Liu bize şu cevabı verdi:
"Kentte, bütün aileler büyük binalarda oturuyor, kapıları ve pencereleri de hep kapalı. Herkes meşgul olduğu için, karşılaşınca yalnızca selamlaşıyor. Birbirlerini ziyaret etmek ve samimi bir şekilde oturarak sohbet etmek pek mümkün değil. Buradaysa, komşular sık sık bana geliyorlar, oturup sohbet ediyoruz. Bir şey yemek isteyince kendileri rahatça alıp yiyorlar. Kentlilere göre burada yaşayan insanlar daha samimi, daha sade."
Liu'nun oturduğu Xinhua Doğu Caddesi, Gulja'nın kent ile kırsal bölgelerin birleştiği bir bölümünde yer alıyor. Burada 7'si veya 8'i Han olan 30'dan fazla aile bulunuyor ve diğerleri hep Uygurlar. Liu, Uygur komşularından bahsederken şunları söyledi:
"Burada, Uygurlar ile Hanlar arasında hiç farkı yok. Uygurca biliyoruz, onlar da bizim dilimizi biliyorlar. İlişkilerimiz çok iyi. Mesela, Uygur komşularımız, onların yeni yılında bize Yousanzi gibi Uygurlara has olan yiyecekleri getiriyorlar. Biz de ne varsa onlara da götürüyoruz. Ya da Bahar Bayramı sırasında, Uygur komşularımızı bize davet ediyoruz. Çok samimiyiz."
Çin'de şöyle bir atasözü var: "Komşular akrabalardan daha yakındır." Bu atasözünün her yerde geçerli olduğunu söyleyen yaşlı Liu, Han olsun, Uygur olsun, kim zorlukla karşı karşıya kalırsa herkesin ona yardım ettiğini belirterek, sözlerine şöyle bir öyküyle devam etti:
"Mahallemizde bir kadın var, kocası yok ve yalnızca çocuğuyla yaşıyor. Bir gün çocuğunun ayağı incindi. Çok zor durumda olduğunu hissettik ve para toplamaya başladık. Kadının çocuğunu doktora götürebilmesi için az ya da çok herkes para verip ona yardım etti."
Çeşitli etnik gruplar bir arada yaşarken, yaşama ve düşünme tarzları farklı olduğu için, birbirlerini yanlış anlamaları da mümkün. Liu hanım, komşular arasında bir çelişki doğduğunda, bir arada oturup konuşarak, sorunu barışçıl şekilde çözdüklerini ve anlaşmazlığın daha da büyümeden giderildiğini belirtti:
"Azınlık etnik gruplara mensup insanlar, kendi yaşam alışkanlıklarına sahip. Alışkanlıklarını öğrendikten sonra onlarla çok iyi geçinebiliyorsun. Onlar da bizi öğreniyorlar."
Xinjiang'daki çeşitli etnik gruplara mensup insanlar, uzun zamandır bir arada yaşadıklarından, birbirlerinden deneyimlerini öğrenerek ve birbirlerini etkileyerek Xinjiang'a özgü bir kültürel ortam oluşturdular. Liu bu konuyla ilgili olarak da şöyle konuştu:
"Birbirlerimizi etkiliyoruz. Mesela, ben her sabah kalkınca Uygurlar gibi sütlü çay içmeliyim ve Nang isimi Uygur böreğini yemeliyim. Bu, artık vazgeçilemez bir alışkanlığımız haline geldi. Bayramlar sırasında biz de Nang ve Yousanzi gibi Uygur yemekleri yapıyoruz. Uygurlar da etkilerimizle gittikçe daha fazla sebze yemeye başlıyorlar."
Biz evsahibemiz Liu ile sohbet ederken, komşuları ara sıra gelip bizi evlerine davet ediyorlardı. Komuşulardan biri olan Mulahan'ın evine geldik.
Bizimle beraber gelen Liu da yarım evsahibi gibi, komşusu Mulahun'a bizi karşılamak için yardım ediyor. Bunu çok normal bulan Mulahun şunları açıkladı:
"Xinjiang'da, diğer azınlık etnik gruplara mensup insanlar olsun, Hanlar olsun, hepimiz bir aileyiz."