Peki dini inanç konusunda neler söyleyebilirsiniz? Çünkü Türk basınında mesela camiye namaza gidenler takip edildi, kontrol altına alındı gibi haberler çok görüldü.
Biz oradaki ziyaretimiz sırasında, İlahiyat Fakültesi'ne denk gelen bir enstitüye gittik; orası Kuran-ı Kerim'in okutulmasıyla ilgili eğitim veren bir enstitü, sınıfları gördük, ibadethaneleri gördük. Bütün Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi kapsamında 23 bin 700 tane cami var ve bunların hepsi çalışır vaziyette. Anladığım kadarıyla olaylar sırasında, bu camiler kapatılmış, belki güvenlik tedbiri bağlamında ama, hepsinin açık olduğu ve çalışır halde olduğu bize ifade edildi.
Ayrıca takriben 29 bin Müslüman din adamı o bölgede faal durumda, bunların eğitimini de gene kendileri veriyor. Bu konuda tamamen serbestlik hakim. Tabii o bölgenin dini ibadetiyle, dini inançlarıyla ilgili önemli işaretleri bünyesinde barındırıyor. Bu tür serbestlik, bizim açımızdan önemli.
Camide namaz kılan cemaat üzerinde bir tedirginlik tespit ettiniz mi?
Ben öyle bir gözlemim olmadı. O tür bir tespitim olmadı. Camiye gelmek isteyen insanları camiye sokmamak veya o insanların ibadet edişine engel olacak herhangi faaliyet ben görmedim.
Xinjiang'da yalnızca Uygurlar değil, başka birçok etnik gruptan insanlar da var. Farklı etnik kökenli insanlar arasındaki ilişkiler üzerinde nasıl gözlemleriniz oldu?
Heyetimizle beraber hareket eden gazetecilerin arasında, mesela Kazak bir arkadaşımız da vardı. Ona dikkat ettim, hakikaten o da benle rahat biraz Türkçe konuşabildi. Ayrıca dediğiniz doğru, ülkenin genelinde 56 tane değişik etnik yapıdaki insan var, o bölgede 47 tane. Onun için Uygurların yanı sıra orada işte Kazak var, Kırgız var, Hui var, Ruslar var, çok çeşitli ırktan, etnik yapıdan insanlar mevcut. Onlar da kendi hayatlarını sürdürüyorlar. Gözlemlediğim, gene bölge hükümeti, bu etnik yapıdaki insanların da kendi etnik özelliklerini, kendi kültürel değerlerini korumaları için bir gayret içerisinde. Bize verilen, gösterilen broşürlerde ona dikkat ettim. Bütün etnik halklara belli bir mesafede, belli bir şekilde yaklaşma eğilimi, yani aradaki o dengeyi gözetme çabasının da var olduğunu gözlemledim.
Son olarak Xinjiang'ı şöyle bir özetleyebilir misiniz? Xinjiang nasıl bir bölge?
Bu özetlememin ne kadar isabetli olduğunu bilmiyorum. Çünkü iki kere gittim. Toplam da orada 6 gün geçirdim ve sadece kuzeyi görebildim. Xinjiang dediğiniz, Çin Halk Cumhuriyeti'nin altıda birini oluşturan, en büyük parçalarından bir tanesi. Ama en azından gördüğüm kadarıyla, kuzey açısından baktığımda bir kere dinamik yapısı olan bir bölge. Benim tahminim, o bölge çok daha fazla gelişecek. Çünkü Çin Halk Cumhuriyeti'nin ticaretle ilgili bugünkü konumuna bakarsak, çoğunlukla bu ticaretin güney ve güneydoğudan denizle dünyaya açılmış, ama karayoluyla bunun Orta Asya ve Orta Asya ötesi Avrasya'ya kadar gidebilmesi mümkün. O yüzden bence ihtimaller kuvvetli.
Bu bağlamda Türkiye olarak biz, o bölgeyi eski İpek Yolu doğrultusunda Türkiye'ye bağlanmasını istiyoruz. Bu arzuyu taşıyoruz hep. Eski İpek Yolu'nun başlangıç noktası Xi'an, en önemli geçiş kavşakları Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nin içerisinde, oradan da bu yolu biz İstanbul'a uzatmasını istiyoruz. Benim en azından kendim için belirlediğim hedeflerin başında, bu yolu biz tekrar çalışır hale getirirsek, bir demiryoluyla olabilir, ya da karayoluyla olabilir, bu bence önemli bir tarihsel olay olur. Böylece o bölgeyle ilgili olarak Türkiye'deki kanıların da daha doğru olacağına inanıyorum. Çünkü bazen insan, bilmediği şeyler hakkında yanlış yorum yapabiliyor. O bölgeyi gören bizim Türkiye halkı, bence hem kültürel bağlarının ne kadar sıkı ve birbirlerine yakın olduğunu görecek, hem de bence o bölgeyle ilgili bazen dışarıdan gelen haberleri de daha iyi değerlendirebilecektir, daha doğru değerlendirebilecektir diye düşünüyorum.