Teşekkür ederim. Sayın Büyükelçi, gerçi siz biraz önce de Xinjiang'ın ekonomisi üzerinde çok durdunuz. Siz Xinjiang'a ikinci defa gittiniz ve Çin'in bir çok bölgesini de gezdiniz. Xinjiang'ın gelişmişlik düzeyi ile Çin'in genel gelişmişlik düzeyiyle veya başka bölgelerle kıyasladığınızda nasıl bir değerlendirme yapabiliyorsunuz?
Şöyle söyleyeyim: Her ülkenin gelişmiş bölgeleri var, az gelişmiş bölgeleri var, geri kalmış bölgeleri de var. Çin'e gelelim beş ay oldu. Ama bu beş ay içerisinde, kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına çeşitli şehirleri görme fırsatı buldum.
Bu bağlamda söyleyebileceğim, Çin'in bütününe baktığınızda, ülkenin doğu ve güneydoğusu oldukça gelişmiş, ancak bu gelişme hızında batının da gelişmekte olduğunu söyleyebiliriz, çünkü istatistiki olarak baktığımızda, esasen batı, sadece Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi değil, diğer batı eyaletleri de ortalamanın üzerinde büyüyorlar, yüzde 11 gibi bir büyüme hızındalar ki, şu anda bu ortalama, Çin Halk Cumhuriyeti için yüzde 7'lerde. Bu da aslında bölgeye yapılan yatırımın bir göstergesi. Bir hususu daha dikkatinize sunmak istiyorum. Bu bölgeye hem yatırım yapılmakta olduğunu, hem de bölgenin çölleşmiş alanlarının bile yeşermeye yöneldiğini gözlemledim. Yani burada tarıma yönelik de çok büyük bir dikkat sarf edilmiş. Bu bağlamda mesela Shihezi'de yaptığım tespitleri bu fırsattan istifade ederek paylaşmak istiyorum. 1949'da tamamen bir çöl olan yer, o zaman ordunun tarım gücüne çevrilmesiyle tamamen bir vahaya dönüşmüş. İşte şeftali bahçelerinden tutun da domates tarlalarına, pamuk tarlalarına kadar her şey bulabiliyorsunuz, bir de bir dönem bir damla suyun olmadığı bir noktada. Shihezi'de bizi bir müzeye götürdüler. O müzede o şehrin başlangıcı ile geldiği nokta son derece çarpıcı bir şekilde gösteriliyordu. İptidai traktörlerle başlayan bu mücadelenin nereye geldiğini görüyorsunuz ve benim burada Türkçe bilen Çinli dinleyicilerinize tavsiyem, mutlaka yeni nesilden Çinlilerin bu müzeye gidip bu müzeyi görmesi. Çünkü burada gördüğüm, mesela belli standartlardaki yaşam, belki doğuda yok o ölçüde ama, o noktada da yavaş yavaş ilerlemeler olduğunu gözlemledim. Ama daha rahat bir yaşam sürdüren doğu ve güneydoğudaki insanların mutlaka bu müzeyi görmesi lazım, çünkü modern çağımızda teknolojinin en yüksek olduğu çeşitli şehirlerde yaşarken, esasen verilen mücadelenin ne olduğunu unuttuğumuz da oluyor, yeni nesil bu mücadeleyi çok iyi hatırlamıyor ve bazı imkanları çok otomatik bekliyorlar. Halbuki o imkanları elde edebilmek için de fedakarlık yapılması lazım ve o fedakarlığın boyutunu bence en iyi gösteren yerlerden bir tanesi Shihezi'de gittiğimiz müze. Bence oraya çeşitli okul turları düzenlenmesi lazım.
Ayrıca orada, mesela Turfan'da tarlalarda çalışan Uygurların da, çalışma ortamı çok kolay değil, çünkü güneşin altında üzüm topluyorlar, onlar da bir mücadele veriyorlar, toprakla mücadele içindeler. Ama genelde orada yaşayan insanların bu mücadele konusunda son derece kararlı olduğunu da gördüm.
Tabiat enteresan bir tabiat, doğu ile batı arasındaki tabiat, çok değişik birbirlerinden, yazları çok sıcak, kışları çok soğuk ve susuzluk var. Ama bu susuzluğa rağmen, çok çarpıcı projeler geliştirilmiş, bunlardan bir tanesi inceleme yaptığımız Karız sistemiyle dağlardan getirilen sular, Tianshan Dağları'ndan getirilen sularla mesela Turfan'daki tarlalar sulanıyor ve yüzlerce yıl önce yapılmış bir şey hala çalışır vaziyette. Bunu görünce insan o bölgeyle ilgili daha da iyimser oluyor. Tabii insan faktörü çok önemli, oradaki eğitimin bence toplumun bütün kesimlerine yayılması önemli.
Uygurların, benim görebildiğim kadarıyla toplumun her kesiminde zaten mevcutlar, yani idareci konumundaki Uygurla tanıştık, çiftçi Uygurla da tanıştık, fabrikada çalışan Uygurla da tanıştık, öğrencisiyle de tanıştık, her sektörde her kesimde varlar. Bu arada bize yapılan sunumlardan bir tanesinde de iki Uygurun çok başarılı Müslüman gıdası, helal gıda üreten işadamları olduğunu duymak da bizi memnun etti. Bu tür örneklerin, daha çok artmasını istiyoruz ve bunun artmasıyla benim tahminim, önümüzdeki dönemlerde bu tip sorunların da azalacağına inanıyorum.
Xinjiang'da, siz de dediniz, yüzde 11 üzerinde bir büyüme hızı var. Ziyaretiniz sırasında bu büyümenin halkın yaşamına yansıdığı ve halkın mevcut yaşamından memnun olduğu şeklinde bir izlenim edindiniz mi?
Genelde ekonomik olarak baktığınızda, büyüme hızı halkın yaşamına çok süratle yansımaz. Bu, vakit alan bir süreçtir. Ama ne olursa olsun, bu süreç bir kere başladığı zaman da hiç kimse önüne geçemez. Benim gözlemlediğim esasen enteresan, Haziran ayının 29'unda oradan ayrılmıştık, sayın Cumhurbaşkanımızı uğurladıktan sonra, tekrar 10 Ağustos'ta gittim, şehirde daha fazla bir canlılık gördüğümü söyleyebilirim. Sokaklar hareketli, herkes normal yaşamına dönmüş. Bu arada güvenlik tedbirleri oradaydı, güvenlik tedbirleri hassas bir konu, ama halkın çarşısında pazarında olduğunu gördüm, ulaşım tekrardan normale dönmüş. Tabii bu bir süreç, zaman alacak bir süreç. Ama dediğim gibi bölgeye giren endüstrinin kalitesini ve günümüze yönelik katkılarını düşündüğümüzde, bu belki ileri aşamalarda daha da artacak ve yaşamsal olarak da kendisini daha farklı şekilde gösterecektir diye düşünüyorum.