Chengyu, dört karakterden oluşan Çince deyimsel ifadelerdir. Bu ifadeler, arka planlarındaki hikayeler ve efsanelerle, tarihi kayıtlar olma niteliği de taşıyor. Birçoğu, yaşanmış olaylara dayanıyor. Bu nedenle, bu olaylar ve deyimlerle ilgili açıklamalar bilinmeden, sadece dört karakteri okuyarak bir ifadenin anlamını çıkarmak güç.
Chengyu adı verilen deyimler, geleneksel Çin kültürünün temel ilgi alanlarını tespit etmek için de kullanışlıdır; örneğin dağ, su, ay gibi kelimelerin yer aldığı yüzlerce deyim vardır; yani Çincede olayları açıklamak ve bezetmeler yapmak için ilk başvurulan kaynak doğadır.
Kapalı kapılar ardında araba yapmak
Bi men zao che (闭门造车) Antik zamanlarda bir adam, güzel bir at arabası yapmak istiyordu. Fakat, güzel bir at arabasının nasıl yapılacağını, bu işin ustalarından öğrenmek yerine, kendisi eve kapattı ve arabayı kendi bildiği yöntemle yapmaya başladı. Bütün emeğime ve geçen onca zamana rağmen, ortaya çıkan at arabası kullanışsız bir şey olmuştu.
Bu deyim, yapılan bir işin, diğerleri için önemsiz ve faydasız olduğunu belirtmek için kullanılır.
Bir alanda ne kadar özgün fikirleriniz olursa olsun, insanlığın o alanda ürettiği ortak deneyimden haberdar olmadan, kullanışlı bir icat yaratamazsınız. Bu sadece teknik için geçerli değildir; sanat ve edebiyat için de durum aynıdır. Bir konuda yazılmış temel metinleri okumadan, o konuda yeni bir kitap yazamazsınız.
Yaratıcılık, insanlığın ortak tecrübesinin üzerine inşa edilir.
Benzer Türkçe atasözleri
Bin bilsen de bir bilene danış: Bir insan bir şeyi ne kadar iyi bilirse bilsin, gene de onu kendisinden daha iyi bilen bulunabilir.
Danışan dağı aşmış, danışmayan düz yolda şaşmış: Bilmediği şeyi bir bilene soran, en zor işlerin bile üstesinden gelir; sormayan ise en basit işleri bile yapamaz.
Türkçede tam tersi anlama gelen bir atasözü de var: Yol bilen kervana katılmaz! Bir işin nasıl yapılacağının yolunu, yordamını bilen kişi, başkalarının deneyimlerine ihtiyaç duymaz!
Ancak şu atasözü de Türkçedir: Yol bilenle yürüyen yorulmaz!
Ancak benim en sevdiğim şudur: Ustanın çekici bin altın! Siz bakmayın ustanın basit bir çekiç kullandığına, ustalığın mahareti eldeki çekiçte değildir, o çekiç, binlerce yıllık zengin tecrübenin sonucu o hale gelmiştir ve elinde çekiç tutan usta, o tecrübeyi omuzlarında taşır. İşi bilmeyene dışarıdan basit görünen bir çalışma bile, aslında o tecrübe olmadan basitçe yapılamaz.
Kusur bulmak için saçını üfle!
Chui mao qiu ci (吹毛求疵)
Antik zamanlarda, çok küçük kusurları aradığı için dile düşmüş bir adam vardı. Bu adam bir gün kendisine kürk satın almaya gitti. Kalitesini kontrol etmek için kürkün tüylerini üflemeye başladı.
Bu deyim, önemsiz detaylarla ve küçük kusurlarla uğraşmayı anlatır.
Türkçede nasıl...
Bazı kişiler hiçbir şeyden memnun olmaz. Her şeyin en iyisine sahip olsalar bile, onlarda bir kusur ararlar. Böyle kişilere göre armudun sapı, elmanın çöpü vardır! Elbette bazı konularda tedbirli olmak ve gerekirse ince eleyip sık dokumak lazım. Ancak şunu da unutmamak gerekir; her güzelin bir kusuru vardır! Bu nedenle önemsiz kusurları görmezden gelmek en iyisi. Nasıl ki ayıpsız dost arayan, dostsuz kalır, her şeyin kusursuz olmasını isteyen kişi de sahip olduğu hiçbir şeyden zevk alamaz.
Pasta resmiyle açlığı bastırmak!
Hua bing chong ji (画饼充饥)
Üç Beylik Dönemi'nde (220-280) Wei Hanedanı imparatoru Cai Rui, kendisine hizmet etmekle görevli birinin bulunmasını ister. Vezirlerini toplar ve onlara şöyle der: ''Devlet hizmetine seçilecek kişilerin şöhretine bakılmaz, şöhret sadece bir pasta resmi gibidir, bu pasta çok güzel görünebilir ama kimseyi doyurmaz!''
Zamanla bu deyim, gerçekçi olmayan düşüncelerle kendisini ve başkalarını kandırmaya çalışan insanları tarif etmek için kullanılmaya başlandı.