Kendi imkanlarıyla ülkesini tanıtan Türk öğrenci
Belgesel film çekmek, dergi tasarımı, "Xi'an Rehberi" hazırlamak gibi para, zaman ve desteğe ihtiyaç duyulan etkinliklerden bahsedilirken, bir üniversite öğrencisi aklımıza gelmez. Ne var ki, söz konusu faaliyetler yalnızca Türk öğrenci Huzeyfe Benli'nin Çin'de yaptığı ve yapmayı planladığı işlerden bazıları.
Huzeyfe Benli, Çince adı A Fu, Çin'in Xi'an kentinde yer alan Kuzeybatı Üniversitesi Haber ve İletişim Enstitüsü'ne bağlı reklam bölümünde okuyan bir Türk öğrenci. 2007 yılında Çin'e geldikten sonra Shenzhen Üniversitesi'nde iki sene Çince öğrenen Huzeyfe, 2009 yılında Kuzeybatı Üniversitesi'ne girdi. Bu yıl, artık 4'üncü sınıfta okuyan Huzeyfe, yalnız Xi'an'daki Türk öğrenciler arasında değil, Çinlilerin de bulunduğu çevresindekiler tarafından çok iyi tanınıyor.
Reklam bölümünde okuyan tek yabancı öğrenci olarak Huzeyfe, üniversiteye kayıt yaptırırken bile "özel bir durumla" karşılaşmıştı. Çünkü kayıt işlerinden sorumlu hoca, Çince bölümüne kayıt yapılması gerektiğini sandığı için Huzeyfe'nin diğer bir kampüste yer alan öğrenci işlerine gitmesinde ısrar ediyordu. İki kampüs arasındaki mesafenin uzun olması nedeniyle Huzeyfe, kayıt işlerini ertesi gün tamamlayabilmişti. Sadece okula giriş zor olmadı; Huzeyfe'nin reklam bölümünde ilk iki yıldaki öğreniminde de sıkıntılar vardı. Çinli öğrencilerin kolayca tamamlayabildiği dersleri, Huzeyfe genellikle üç kez dinleyince anlayabiliyordu. O zamanki sıkıntılarını hatırlayan Huzeyfe, şunları söylüyor:
Huzeyfe Benli: "Arkadaşlarım kitaba bir kez baktıklarında, çok kolay bir şekilde anlayabiliyorlardı. Ben kitaba bakınca, ilk önce bilmediğim kelimeleri çıkarıyordum, sonra kelime çalışıyordum, daha sonra konuyu anlamak için bir daha bakıyordum. İkinci bakışımda, konuyla ilgili genel bir düşüncem oluyordu. Üçüncü bakışımda ancak sorulara cevap verebilecek seviyeye geliyordum. Ancak o zaman diğer arkadaşlarımla aynı seviyeye geliyordum. Ama bunu yaptıkça, büyük efor sarf ederek bugünkü duruma geldim.''
"Çin Rüzgarı" nasıl esmeye başladı?
Reklam bölümündeki öğrenimi çok zorlu olmasına rağmen, Huzeyfe kendi kararında ısrar ediyor. Çünkü, Çin'i gerçekten öğrenmek ve Çin'le kaynaşmak için Çinli öğrencilerle daha fazla temasta bulunması gerektiğini biliyor. Huzeyfe, imkan olursa, her gün öğle yemeğini bir Çinli arkadaşıyla birlikte yeme alışkanlığını şimdiye kadar koruduğunu söylüyor. Bunu, daha fazla bilgi edinmek, daha çok arkadaşla tanışmak ve Çin'i daha iyi öğrenmek amacıyla yapıyor.
Harcanan yoğun çaba ve korunan iyi alışkanlıklar sayesinde, Huzeyfe birçok Çinli arkadaş edindi. Arkadaşları, Huzeyfe'nin Çin kültürünü tanıtmayı amaçlayan "Çin Rüzgarı" adlı dergisinin yaratılmasında da önemli rol oynadılar.
Huzeyfe'nin öğretmeni ve arkadaşı olan Zhao Ru, "Çin Rüzgarı" dergisinin rehber öğretmenliğini yürütüyor. Zhao Ru, 2012 yılı Türkiye'de Çin Kültür Yılı olduğu için, Huzeyfe'nin Çin kültürünü öğrenmek isteyen Türkler, örneğin öğrenciler, iş adamları ve seyahat yapanlar için bir platform yaratmak istediğini söyledi. Üniversite öğrencilerinin kendi imkanlarıyla yarattığı "Çin Rüzgarı" dergisinde, tabii ki olgun olmayan taraflar bulunmasına karşın, Zhao Ru Çin kültürüne dair özellikler taşıyan ve Türk tarzını da yansıtan derginin, Türklerin Çin'i tanımasına çok yardımcı olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
Zhao Ru: "Bence dergi Türklerin Çin'i tanımasına çok yardımcı olacak. Türklerin bu dergiyi okuduktan sonra Çin'e gelmek isteyeceğini sanıyorum. Xi'an konulu bir dergide Xi'an'daki yiyecekler, içecekler, turistik mekanlar tanıtıldı. Bazı Çinli işadamlarının hikayesi de anlatıldı."
"Daha önce Türkiye ile ilgili pek bilgim yoktu"
Huzeyfe'nin sınıf arkadaşı olan Çinli genç kız Cui Linna, Huzeyfe'nin "Çin Rüzgarı" dergisini yaratma aşamasındaki önemli bir destekçisi. Huzeyfe'yle arkadaşlığı sayesinde, giderek Türkiye'yi tanıyan Cui Linna, bu ülkeyi sevmeye de başladı. Huzeyfe tarafından "Melek" adı verilen Cui, Türkiye'den bahsederken şöyle konuştu:
Cui Linna: "Huzeyfe aracılığıyla Türkiye'yi daha derin şekilde öğrenmeye başladım. Daha önce Türkiye'ye önem vermemiştim. Sadece Asya-Avrupa kıtaları arasında bulunan ve gelişmekte olan Türkiye'nin, Ege Denizi gibi turistik kaynaklara sahip olduğunu biliyordum. Ancak Türkiye'nin kültürü, ürünleri ve dini inançları hakkında bilgim yoktu. Huzeyfe sayesinde bunların hepsini öğrendim."
Zhao Ru, Türkiye'ye sevgisini gizlemeyerek şunları söyledi:
Zhao Ru: "Huzeyfe aracılığıyla Türkiye hakkında çok sayıda bilgi öğrendim. Önceki yılın yaz mevsiminde, Huzeyfe bir ekip oluşturarak Türkiye gezisi düzenlemişti. Çektikleri fotoğraflar ve yazdıkları makalelerden, doğrudan Türkiye'yle ilgili birçok şeyi gördüm ve okudum. Hatta, böyle bir seyahat planlamam ve Türkiye'nin nasıl olduğunu görmem gerekiyor."
Türk öğrenci, CCTV belgeselinde...
Gittikçe arkadaşları arasında ün salan Huzeyfe'nin ismi, arkadaşlarının yakınlarının kulaklarına kadar gitti. Xi'an Datang Xishi Kültür Sektörü Yatırım Anonim Şirketi'nin İcra Kurulu Başkanı Li Zhonghang, Huzeyfe'nin adını kızından duyarak, bu genç Türk'ün hikayesinden çok etkilendi.
Çin Merkez Televizyonu'na (CCTV) bağlı Belgesel Film Kanalı'nın "İpek Yolu"yla ilgili bir belgeselin Türkiye bölümünü çekerken bir örnek aradığı haberini duyunca, Li Zhonghang hemen Yönetmen Liu Ningning'e Huzeyfe'yi tavsiye etti. Liu Ningning, Huzeyfe'nin seçilme nedenlerini şöyle anlattı:
Liu Ninning: "O zaman İpek Yolu'yla ilgili büyük çaplı bir belgesel film çekiyorduk. Bir arkadaşımdan Huzeyfe adını duydum. Bir öğrenci olarak, arkadaşlarıyla Çin ile Türkiye arasındaki kültürel temaslara katkıda bulunmayı amaçlayan bir dergi kurdu. Dergiye baktım ve çok ilginç olduğunu fark ettim. Dolayısıyla, Huzeyfe'nin filmde bir örnek olarak çekilmesine karar verdik."
Böylece Huzeyfe, CCTV ile işbirliğine başladı. Filmin Türkiye bölümünün sadece İstanbul'da çekilmesi planlanıyordu. Huzeyfe'nin önerisiyle film, sonunda Türkiye'nin sekiz farklı kentinde bir ayı aşan sürede çekilmişti. Böylece, İpek Yolu'nun Türkiye'ye etkileri birçok açıdan yansıtıldı. İşbirliğinin ardından, Yönetmen Liu Ningning, Huzeyfe hakkında şunları söyledi:
Liu Ningning: "Huzeyfe, kültürel değişim çalışmaları yapıyor. Sonuç ne olursa olsun, en az Huzeyfe yapıyor. Ayrıca Huzeyfe heyecanlı ve hoş sohbet bir arkadaş."
Belgesel filmin çekilmesinden sonra Huzeyfe, 2013 Türk Kültür Yılı için Xi'an'da incelemelerde bulunan Türkiye Müzeler Genel Müdürü ve beraberindeki heyetle karşılaştı. Huzeyfe'nin koordinasyonu ve yardımı ile Türk Kültür Yılı kapsamında Çin'e getirilecek tarihi eserlerin bir durağı, büyük olasılıkla Xi'an olacak. Dolayısıyla Türkiye'nin tarihi eserleri, Çin tarihinde 13 hanedana başkentlik yapan Xi'an şehrinde Çinli vatandaşlarla buluşacak. Doğu ve Batı tarihleri, İpek Yolu'nun başlangıç noktasında buluşacak.
"Huzeyfe'nin 'davası' Xi'an'da ve Çin'de..."
Huzeyfe, CRI mikrofonlarına gelecekte İpek yolu hakkında bir belgesel film yönetmek istediğini, bunun kendisi için bir rüya olduğunu söyledi. Bu rüyanın 10 yıl içinde gerçekleştirilmesini planlayan Huzeyfe'nin tarihi araştırmaları ve karakter tasarımı çalışmaları çoktan başladı. Ancak bu rüyanın gerçekleştirilmesi için belli miktarda sermayeye ihtiyaç duyulduğunu belirten Huzeyfe, halen en acil görevlerinden birinin, kendi parasını kazanmak olduğunu dile getirdi. Böylece her şey yolunda ilerleyebilecek. Huzeyfe'nin öğretmeni Zhao Ru, Türk öğrencisinin geleceğinden ümitli olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
Zhao Ru: "Reklam eserlerinden Çin kültürüne sevgisini hissedebiliyorum. Eserlerinde Çin faktörlerinin kullanılması ve bunların kendi bakış açısından açıklanması sıkça görülebilir. Huzeyfe kendi geleceğini açıkça planladı. 'Davam Xi'an'da ve Çin'de' dedi. Kendisini Türkiye'den gelen bir Xi'anlı olarak hisseden Huzeyfe, iki ülke arasındaki kültürel temasları artıran işler yapmak istiyor."
Biz de başarılarını yakından takip ettiğimiz bu Türk gencinin kendisine iyi bir gelecek kuracağına inanıyoruz. Çünkü Huzeyfe'nin kararlılığı, attığı her adımda görülebiliyor.
