İnternette, "İstatistikler, yalan söylemenin en kolay yoludur" mealindeki ifadenin doğrusu neydi diye kurcalarken, baktım ki, birçok haber başlığı bunun tam aksini iddia ediyor: "İstatistikler, yanılmaz / Anketler, yalan söylemez" vs.
Bir istatistik ya da anket, bize kendiliğinden bir doğru veya yanlışı gösteriyor olamayacağına göre, önemli olan, bunu yorumlayan özne ve bu öznenin bunu nasıl yorumladığı, olmalı.
Buradan bakınca, bir anketin "yalancılığından" bahis açamayacağımız kesin; iktidar sahiplerinin, yahut iktidara taliplerin niyet ve yorumu asıl belirleyici olan.
İstatistiklerle ilgili alıntıya başvurma nedenim ise, okuduğum bir haber. Haberde deniyor ki: Beijinglilerin yüzde 56'sından fazlası mutsuz!
Yüzde 0,08 "aşırı mutlu"
Yakın zamanda yapılan araştırmanın gösterdiğine göre, başkent Beijing'de yaşayanların yarısından fazlası, halinden memnun değilmiş.
Mevzuubahis rapor, resmî bir toplantıda sunulmuş ve söylenene göre, bu araştırma, kentteki nüfus ve aile planlaması çalışmaları çerçevesinde gerçekleştirilmiş…
Beijing Normal Üniversitesi'nden Profesör Wo Jianzhong'un, mart ve haziran ayları arasında yürüttüğü araştırmada, yaşları 20 ila 79 arasında değişen ve Beijing'in farklı bölgelerinden seçilen kişilere bazı sorular sorulmuş.
Buna göre, bu kişilerden sadece yüzde 0,08'i "aşırı mutlu" olduğunu ifade etmiş; yüzde 2,5'lik kesim ise, "çok mutluyum" demiş.
Beijing vatandaşlarının yüzde 22,8'i ise "mutlu" olduğunu belirtirken, buna göre yüzde 56,4'lük kısım "mutsuzum" demiş.
Haberi ilk okuduğumda, mutsuz olduktan sonra, mutsuzluğunu derecelendirmeye gerek kalmıyor herhalde diye düşündüm. Yani mutlu isek, daha mutlu, çok mutlu, aşırı mutlu olabiliyoruz; yahut, olmamızda ve olduğumuzu dillendirmemizde bir sakınca görülmüyor. Ancak, mutsuz isek eğer, sadece mutsuzuz; daha mutsuz, aşırı mutsuz, berbat, gibi seçenekler yok; herhalde buna ihtiyaç da yok.
Yaş ve mutluluk arasında ters orantı
Dönelim rapora:
Rapor, mutluluğu etkileyen sekiz faktörden bahsediyor. Bunlar ise, gelir, yaşam koşulları, çevre, sağlık, iş, eğitim, medenî durum ve cinsel hayat…
Buna ek olarak ise, Beijingli aileler için bazı psikolojik baskı unsurları ve endişeler var: Bunlar da, gıda güvenliği, ekonomik durum, hızlı değişen toplum, eğitim ve doğal afetler. Bu listenin en tepesinde ise gıda güvenliği yer alıyor, çünkü gıda güvenliğinin insan sağlığıyla doğrudan ilişkili olduğu belirtiliyor.
Mutluluk ölçümünde yaş da tabii ayrı bir etken: Rapora göre, Beijing'de yaşayan 20-25 yaş arasındaki vatandaşlar en mutlu grup.
Araştırmanın başındaki isim Profesör Wo, bunu, bu yaşlardaki insanlar hayatları ve kariyerleri hakkında daha hırslı ve arzulu olurlar, kendilerine güvenirler ve gelecek için umutları vardır, şeklinde açıklıyor.
Araştırma, 40'larındaki kişilerin en büyük baskı altındakiler olduğunu, 50'li yaşlardakilerin ise, en çok çocuklarının eğitimiyle ilgili endişeler taşıdığını söylüyor. Bu unsurlar da mutsuzluğu getiriyormuş.
Kısaca araştırma, yaşla mutluluk arasında ters orantı olduğunu gösteriyor: Yaş arttıkça mutluluk azalıyor. Yani, 60'larındaki Beijingliler en düşük mutluluk seviyesindeler.