Astana Mezarlığı
Sergideki parçaların bir kısmı Astana mezarlığından çıkarılmış. Turfan kentine 42 km mesafede bulunan Astana mezarlığının tarihi 3. yüzyıla kadar uzanır. 10 kilometrekarelik bir alanı kaplayan antik mezarlıkta, binden fazla mezar yer alıyor. Mezarlık, M.S. 200 ilâ 800 yılları arasında 600 yıl boyunca kullanılmış.
Bu bölgedeki kurak iklim, ölülerin bedenlerinin, elbiselerinin ve bazı yiyeceklerin bozulmadan kalmasını sağlamış. Aradan 13 yüzyıl geçmesine karşılık, çürümeler yeni başlamış. Mezardaki cesetlerin saç ve tırnakları duruyor. Hatta yetkililerin söylediğine göre bazı cesetlerin saç ve tırnaklarında uzama tespit edilmiş.
Ulusal Müze'deki Xinjiang Antik Kıyafetler Sergisi'ndeki parçalar, Urumçi'deki Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Müzesi'nden getirildi. Bölgenin kültürel özelliklerini en iyi şekilde yansıtan bu büyük müzeden de biraz bahsetmek gerekiyor.
Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Müzesi, 1953 yılında Urumçi'deki Halk Parkı'nda kuruldu. Daha sonra, yenilenen müze Xibei yoluna taşındı ve 1962 yılında hizmete girdi. 11 bin metrekarelik alanda inşa edilen müze, tamamen modern mimariye uygun olarak yapıldı. Mimari, modern tarzın yanı sıra, bölgenin kültürel özelliklerinden de izler taşıyor. Müzenin çatısının yüksekliği 30 metreyi buluyor ve bu yükseklikten tüm kenti seyretmek mümkün.
Tarihi İpek Yolu güzergâhı üzerinde bulunan Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi, tarihin farklı dönemlerinde öne çıkan ipekçiliğiyle meşhurdur. Çok eski dönemlerde işlenen ipekli kumaşlar, bugünkü teknolojiyle yapılabilecek örneklerine taş çıkartacak güzelliktedir. Bu örnekler, sanat tarihi açısından olduğu kadar, tekstilciliğin geçmişi açısından da çok önemlidir. Tüm dünyadan uzmanlar, bölgedeki ipekçiliğin dünyadaki ilk dokuma örnekleri olduğunu belirtmektedir.
Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi, farklı toplumların kesişme noktası olduğundan, bu müzede, toplumların yarattığı çeşitlilik gözler önüne serilmektedir. Bu farklılıklar, müzede sergilenen her parçada görülebilir. Çoğu, Han Hanedanı dönemine ait yazıtlar, dönemin askeri, politik, ekonomik ve kültürel durumuyla ilgili ayrıntılı bilgi verir. Müzede, aynı zamanda kilden heykeller de sergilenmektedir. Bu heykeller arasında, tek hörgüçlü develer, atlar ile kadın ve asker figürleri yer almaktadır. Bu heykeller de bölgenin farklı dönemlerde yaşadığı değişiklikleri yansıtır.
Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Müzesi'nde, Tang Hanedanı dönemine ait resim örnekleri de bulunmaktadır. Bu eserler, meşhur ellerden çıkmamış olsa da, Tang dönemini ve o dönemin karakteristiğini gösteriyor. Burada da, Weiqi çalan, go veya Çin satrancı oynayan kadınları veya dans eden insanları görebilirsiniz.
Astana Mezarlığı'ndan çıkarılan birçok ipek örneğinin yanında; gümüş eserler, paralar, seramik ve ahşap örnekler de müzede sergilenmektedir.
Müzede, mumyalanmış bedenler de bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının geçmişi, 4 bin yıl öncesine kadar gitmektedir. Bu mumyalar, Çin'de görülen en eski örnekler olarak kabul edildiğinden, hem bilimsel çalışmalar hem de bölgenin etnik oluşumu açısından büyük önem taşımaktadır.
Müze, diğer yandan dönem dönem farklı başlıklar altında açılan sergilere de ev sahipliği yapmaktadır. Bu sergiler de, müzenin genel konsepti haricinde, spesifik konulara eğilmek isteyen ziyaretçilere, bölgenin zengin kültürel özelliklerini tanıma şansı sunmaktadır. Arkeolojik kazılar sonucu ortaya çıkartılan nesnelerle, Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşayan etnik grupların gelenekleri, kültürleri ve gündelik hayatları hakkında bilgi sahibi olunabilir.
