2016 yılı, Yuan Hanedanı'nın (1271-1368) başkenti Dadu'nun kuruluşunun 740. ve Başkent Müzesi'nin kuruluşunun 35. yıldönümü.
Beijing'deki Başkent Müzesi bu vesileyle özel bir sergiye ev sahipliği yapıyor. "Yuan Hanedanı'nın Üç Başkenti" (大元三都) adlı sergide Moğollar döneminden 160 parça eser sergileniyor.
Sergi, Moğol döneminin birinci başkenti Dadu'nun yanı sıra, ikinci başkentler Shangdu (Xanadu) ve Zhongdu'nun gelişmiş yaşam düzeyine de ışık tutuyor. Bu kentlerin tarihsel, ekonomik ve sosyal işlevleri gözler önüne seriliyor.
Sergide Yuan döneminin sosyal, siyasi, kültürel ve dini yaşamının tüm yönlerine dair ilginç bilgi ve eserler görmek mümkün. Eserlerin bir kısmı Başkent Müzesi'nin kendi koleksiyonunda yer alırken, bazı eserler bu özel sergi için İç Moğolistan, Shanxi, Hebei gibi diğer eyaletlerden getirilmiş.
Sergi 9 Aralık 2016 tarihine kadar ziyarete açık olacak.
Yuan Hanedanı
Timuçin'in 1206 yılında Moğol yönetimini kurmasının ardından Kubilay, 1271 yılında devletin adını "Yuan" olarak belirledi ve 1279 yılında Song hanedanını yok ederek başkentini Dadu'ya (bugünkü Beijing) taşıdı.
Çin, Tang, Song ve Yuan hanedanları döneminde dünyanın en gelişmiş ülkesiydi. Çin'in ekonomisi ve kültürü komşuların yoğun ilgisini çekiyordu. O dönemde dünyanın çeşitli ülkeleri, Çin'e sık sık elçi gönderiyor ve çok sayıdaki yabancı tüccar da Çin'e akın ediyordu. Çin'in yabancı ülkelerle olan temaslarında da eşi görülmemiş canlılık görülüyordu. Bu temaslar, Yuan hanedanı döneminde doruğa ulaştı. Yuan hanedanı ile Japonya ve Güneydoğu Asya ülkeleri arasında yakın temaslar kuruldu; çok sayıdaki Çin gemisi, Çin ve Hindistan arasındaki denizlerde gidip geliyordu. Çin'in üç büyük icadı matbaacılık, barut ve pusula, Yuan hanedanı döneminde Arap yarımadası üzerinden Avrupa'ya, Arapların astronomi, tıp ve matematik bilgileriyle İslam dini de Çin'e tanıtıldı. Çin ve Arap yarımadası arasında deniz taşımacılığının yanı sıra Yunnan eyaleti üzerinden kara taşımacılığı da açıldı. Doğu Afrika'ya gönderilen Çin porselenleri, Fas'a kadar ulaştırıldı. Venedikli bir işadamı olan babasıyla birlikte 1275 yılında Çin'e giden Marco Polo'nun Çin'de 17 yıl yaşadığı sanılıyor. Marco Polo'nun "Seyahatname" adlı kitabı, asırlar içinde Batılıların Çin'i ve Asya'yı tanımak için başvurdukları önemli bir kaynak oldu.
Moğollar kente kendi dillerinde Hanbalık derler, balık eski Türkçede kent anlamına geliyordu, Kaşgarlı Mahmud, Türk dünyasında Beşbalık, Yangıbalık gibi önemli kentler olduğunu not ediyor. Moğolların Yuan Hanedanı döneminde, kent Çince Dadu olarak adlandırılır: Muhteşem başkent!
İşte bu dönemde kentin önemli bir misafiri vardır, Çin'e gelip gidişi kuşkularla dolu olsa da, İtalyan seyyah Marco Polo'nun yolu Çin'in başkentine düşer... Şöyle tanımlar Venedikli, muhteşem başkenti:
"Kentin evlerinin inşa edildiği tüm araziler, kare biçimli ve düz hatlar boyunca oluşturulmuştur; orantılı büyüklükte avlular ve bahçeler... Her kare biçimli arazi, trafik düzeni için güzel sokaklarla çevrelenmiştir; ve bu yüzden bütün kent, tıpkı bir satranç tahtası gibi kare alanlar içinde düzenlenmiştir. Kentin tam ortasında büyük bir saat vardır, başka bir deyişle bir çan. Gece yarısı çan üç kez çaldığında hiç kimse kentin dışına çıkamaz."