beijingdefteri20150714.m4a
|
Eski Çin kentleri içe kapalı, savunma duvarlarıyla çevrili, sınırları ve nüfusu belirli mekanlardı. Geleneksel Çin kenti, geleneksel erdemleri ve idealleri simgeliyordu.
20. yüzyıl, Çin için devrimler ve dönüşümler çağı olurken, hayatın her alanına sirayet eden bu değişimin izlerini, kentsel formlarda ve kentlerin işlevlerinde görmek kaçınılmazdı.
Bilhassa reform ve dışa açılma döneminin getirdiği baş döndürücü değişimin temelinde kentler vardı. Çin'in bu dönemde ortaya koyduğu politikalar, esasen kent modellerine dayanıyordu: Mekân değiştikçe, toplum da değişiyordu.
Bu dönemin simgesi olmuş Shenzhen modelinin, bugün hangi noktaya geldiğini bütün dünya takdir ediyor. Shanghai Pudong, Guangdong İnci Nehri Deltası (Zhujiang), Guangzhou dikkat çeken diğer örnekler.
Peki, bu süreçte geleneksel kentler ne durumda? Otuz yıl önce küçük bir balıkçı kasabası olan Shenzhen gibi bir kente yeni işlevler yüklemek, sıfırdan kentsel formlar kazandırmak, sipariş bir kent kimliği tasarlamak, zor gibi görünse de, esasen zaman ve sermaye işi.
Peki, üç bin yıllık tarihi olan, yüzlerce yıl başkentlik yapmış, şehrin dört bir yanına yayılmış tarihi eserleriyle bir açık hava müzeyi andıran Beijing'de, değişim ve dönüşüm neler getiriyor? Kentin tarihiyle geleceği arasında nasıl bir bağ kurulacak? Kent hangi işlevleri taşımaya devam edecek, hangi işlevlerinden vazgeçecek?
Son yıllarda Çin'de sık duyulan kavramlardan biri olan Jingjinji Yitihua (京津冀一体化) işte bu sorulara cevap getirmek için geliştirilmiş bir proje.
Jingjinji, üç kenti simgeleyen karakterlerden oluşuyor: Beijing, Tianjin ve Hebei. Yitihua ise entegrasyon demek.
İşlev transferiyle başkentin yükü hafifleyecek
Projenin amacı bu üç kentin sosyal ve ekonomik entegrasyonunu sağlayarak, başta başkent Beijing olmak üzere, bölgenin kentsel problemlerini çözmek. Bilhassa başkent Beijing, fahiş konut fiyatları, hava kirliliği, trafik sıkışıklığı, aşırı kalabalık gibi "modern kent hastalıkları'nın sancılarını yaşıyor. Kentin yükünü hafifletmek için, geçmişte bir dönem işe yaramış bile olsa bugün kent için fazlalık olan işlevlerin, diğer kentlere transfer edilmesi öngörülüyor.
Bunun ilk uygulamaları çoktan başladı. Beijing Kent Plan Komisyonu Başkanı Huang Yan, Nisan 2004'te yaptığı bir açıklamada, önemsiz endüstriler ve nüfusun bir kısmının, çevre kentlere kaydırılacağını söylemişti. 2001 yılında, kentteki en büyük çelik üreticisi Shougang, elektrik üretimini durdurdu, fabrika Hebei'ye taşındı. 1919 yılında açılan bu tarihi fabrika, çelik müzesine dönüştürülecek. Kaydırmadan nasibi alan bir diğer yapıysa, kuzey Çin'deki en büyük toptan market olan ve hayvanat bahçesinin hemen karşısında yer alan Beijing Toptan Marketi'ydi.
Esasen, farklı adlar altında bu projenin otuz yıllık tarihi var. Projenin kökleri, ilk olarak 1982 yılında ortaya atılan "Capital Circle" kavramına dayanıyor. 1986'da "2 artı 7" kent kümesi kavramı gündeme geldi; bu projeye göre, iki büyük kentin çevresinde 7 uydu kent düşünülüyordu. 2001 yılına gelindiğinde proje "Büyük Beijing Planı" adını aldı; projenin adına bakılınca, esasen başkentin yükünü hafifletme amacı taşıdığı görülüyor. Ancak bu durumda diğer kentler aynı sorunlardan mustarip olabilirdi. 2004 yılında Çin Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu, bugün uygulanmakta olan Beijing-Tianjin-Hebei Entegrasyon Planı'nı onayladı.
2011 yılında "Başkent Ekonomik Çevresi" 12. Beş Yıllık Plana (2011-2015) girdi. Amaç, Bohai körfez bölgesinde ekonomik bir merkez oluşturmaktı. Burası, İnci Nehri ve Yangtze Nehri deltalarıyla beraber Çin'in üçüncü ekonomik motoruydu.
Dünyada diğer örnekler
Kentler arasında entegrasyon projesi geliştirilirken elbette dünyanın diğer ülkelerindeki başlıca uygulamalar gözden geçirildi ve hangilerinin Çin şartlarında uygulanabileceği araştırıldı.
1965 yılında Paris'in 30 km çevresinde yer alan 5 uydu kent belirlenmişti. Londra benzer bir planı 1940'lı yıllarda denedi, 50 km mesafede 8 uydu kent seçildi. New York ve Tokyo örnekleri de ders çıkarılacak girişimlerdi. Mimar Turgut Cansever de İstanbul için "yıldız kümesi" kavramını ortaya atmıştı, kentin işlevlerinin paylaştırılması gerektiğini savunuyordu. Ancak İstanbul'u idare edenler tam tersini yaptı, kentin iki yakasını bir bütün olarak idare etme yolu seçildi, bugün gelinen nokta ortada.
İlgili kentler
Entegrasyon projesi kapsamında işlev paylaşımına gidilecek başlıca kentler arasında Chengde, Tangshan, Cangzhou, Baoding, Shijiazhuang, Zhangjiakou, Qinhuangdao, ve Langfang bulunuyor.
Merkezde başkent Beijing'in olduğunu söylemeye gerek yok. Beijing, 21 milyon nüfusuyla ülkenin politik merkezi. Kentin kültürel ve ekonomik işlevleri de var.
10 milyon nüfuslu Baoding, bu süreçte ilginç roller üstlenmesi beklenen kentlerden biri. Kent, Beijing'in güney kapısı olarak biliniyor. Geçtiğimiz yıl, merkezi hükümetin bazı işlevlerinin ve kamu kurumlarının Baoding'e taşınacağı iddia edilmiş, ancak bu iddia daha sonra yalanlanmıştı.
Merkezi hükümetin işlevlerinin dağıtılması gerçekçi görünmüyor, bilakis Beijing bu işlevlerine daha fazla ağırlık vermek için, diğer gereksiz işlevlerinden arınacak. Ancak kentin idari yönetiminin bölünmesi söz konusu olabilir; bu konuda birkaç gün önce Beijing parti komitesinin yaptığı açıklamadan, başkentin güneydoğusundaki Tongzhou bölgesinin yardımcı yönetim merkezi olarak seçildiğini öğreniyoruz.
Beijing ÇKP Sekreteri Guo Jinlong, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, üç kent arasında entegrasyon projesinin yürütülmesi için bir yol haritası hazırladıklarını, buna göre 2020 yılına gelindiğinde kentin nüfusunu 23 milyon seviyesinde tutmak istediklerini söyledi ve kent merkezinde nüfusu yüzde 15 azaltmayı hedeflediklerini belirtti.
Yol haritasına göre, başkentte hava kirliliğine sebep olduğu belirlenen sektörlerde faaliyet gösteren 1200 şirket kent dışına taşınacak. Başkente nefes aldıracak bu taşınma işlemi, Hebei eyaletine ekonomik fayda getirecek; taşınan taş işleme şirketleri, Cangzhou'da inşa edilen sanayi bölgesinde toplanacak. Bu girişim yıllık toplam üretim değeri 789 milyon dolar olan 110 şirketi ilgilendiriyor.
Beijing, 2008 olimpiyat oyunlarına hazırlanmak için dev bir bütçe ayırmış ve bu süreçte kentin çehresi bir hayli değişmişti. Kent, şimdi de 2022 kış oyunlarını bekliyor... Bakalım öngörüler doğrultusunda, nüfusu ve işlevleri kontrol altına alınmış, tarihi eserleri ile modern işlevleri arasında çatışma olmayan, her şeyden önemlisi nefes alınabilen bir Beijing görebilecek miyiz...