beijingdefteri20150106.m4a
|
İpek Yolu elbette tek bir yol değildi. Vahaları, otlakları ve denizleri aşan bir iletişim ve etkileşim sistemiydi.
İpek Yolları tarih boyunca antik Çin'i, İran'ı, Yunan dünyasını, Roma'yı, Mısır'ı ve Doğu Asya ülkelerini birbirine bağlıyordu.
Bu yoldan sadece tüccarlar gelip geçmedi; hacılar, seyyahlar, rahipler de bu yolun yolcusuydu...
Peki, bugün İpek Yolu ne anlam ifade ediyor?
21. yüzyılda İpek Yolu, tarihsel amaçlarının ötesine geçmiş durumda. İpek Yolu, dünya barışı ve kalkınması için bir ruh ve model ortaya koyuyor.
Bu insanlık projesinin taşları döşenmeye başlandı: 2013 yılında Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, "Bir Kuşak – Bir Yol" projesini ortaya koydu. İpek Yolu Ekonomik Kuşağı ve 21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu projelerinin, ortak kalkınmaya ve barış içinde bir arada yaşamaya zemin hazırlaması hedefleniyor.
İpek Yolu, sadece ticari malların dolaştığı bir sistem değildi. Farklı inançlar ve kültürler de bu kanal sayesinde etkileşim halindeydi. Bu nedenle "Bir Kuşak – Bir Yol" projesinin yeni binyılda insanlığın dertlerine çare bulabilecek değer ve kavramları üretmesi de ümit ediliyor.
400 parça eser
Çin Ulusal Müzesi, bu amaçla yapılan çalışmalar kapsamında İpek Yolu adlı sergiyi ziyaretçileriyle buluşturdu.
Çin'in çeşitli kentlerindeki müzelerden seçilen İpek Yolu temalı eserler, ilk defa tek bir sergide teşhir edildi.
Donghuan mağaralarındaki duvar resimleri, Orta Asya'nın deve kervanları, atlı süvarileri, müzik aletleri, mezar taşları, mumyalar, süs eşyası, İran halıları, Roma parası, resimler... Ulusal Müze'de bir araya geldi.
Sergide, türünde örnek teşkil eden 400'den fazla eser yer alıyor. Eserler Xinjing, Gansu, Xian ve diğer kentlerdeki müzelerden seçilerek başkent Beijing'e getirildi. Bazı eserler ilk kez kendi müzesi dışına çıkarıldı.
Serginin dikkat çeken eserlerinden biri, Ulusal Müze'nin başyapıtları arasında yer alan bir biblo. Tang döneminin "Üç Renk" tekniğiyle boyanan bu biblo, 1957 yılında Xian'da Xianyu mezarından çıkarıldı. Deve üzerinde yer alan dört Orta Asyalı müzisyen, geleneksel çalgılarını çalıyor.
Yine Tang döneminin üç renk tekniğiyle boyanmış bir "yabancı" (Huren) figürü Shaanxi Tarih Müzesi'nden getirilmiş. Bu figür 1960 yılında Shaanxi'de Prenses Yongtai mezarından çıkarıldı.
Çincede Huren olarak adlandırılan "yabancı"lara ait figürler genellikle at ve deve üzerinde müzik yaparken ve dans ederken tasvir edilmiş.
Bu tip figürlerin en ilginç örneklerinden biri 10 parçadan oluşuyor. Her biri at sırtında 10 kişi ellerini havaya kaldırmış dans ediyor... Luoyang Müzesi koleksiyonuna ait olan Tang döneminden kalma bu eserler, 1988 yılında Henan eyaletinde toprak altından çıkarılmış.
Konu İpek Yolu olunca Tang Hanedanı döneminden pek çok esere rastlamak mümkün. Çin'in altın çağı olarak bilinen bu dönemde İpek Yolu'nun en parlak günleri yaşandı. Dolayısıyla sergide Tang döneminden kalma eserler çok fazla.
Han Hanedanı döneminden kalma mumyalanmış adam, yine aynı döneme ait ahşap tabut, Sui dönemine ait boyalı deve figürleri, erken Tang döneminin Mogao mağarasındaki duvar resimleri ve elbette Yunan ve Roma dünyasından Çin'e gelen eserler serginin değerini artırıyor.
Sergide Deniz İpek Yolu'na da yer verilmiş. Bu nedenle Guangdong Müzesi'den bazı eserler de Beijing'e getirildi. Deniz İpek Yolu'nun başlangıç noktalarından biri olan Huangpu (Whampoa) Limanı'nı tasvir eden ve 1830'lara tarihlenen yağlı boya tablo bunlardan biri.
Başkent Beijing'deki Ulusal Müze'de açılan İpek Yolu sergisini kaçırırsanız, aynı eserleri görmek için Çin içinde binlerce kilometre yol katedip onlarca farklı müzeyi gezmeniz gerekiyor...