Baharın gelişi yalnız doğanın uyanmasıyla değil çocukların gökyüzünde birbiriyle yarışan uçurtmalarıyla da hissediliyor.
Bahar geldi, herkes için uçurtma zamanını da beraberinde getirdi. Tüm şehirlerin semaları özelikle hafta sonları çocuk çığlıklarıyla süslenen uçurtmalarla doldu.
Rana Itır, 8,5 yaşında. Uçurtma heyecanını ilk kez yaşıyor. Uçurtmasını haftalar önce almış. Günlerce camdan bakıp yağmurların dinmesini beklemiş. Sonunda dedesi "haydi" deyince kendini en yüksek tepeye atmış. Bir yandan uçurtmasının ipini tutuyor, bir yandan gülüyor. Kuşları gösteriyor, "Bak dede, kuşlarla yarışıyorum. Onların çıktıkları yere kadar ulaşıyorum."
Rana Itır'a, 'uçurtmanı kendin mi yaptın' diye soruyoruz. "Hayır, teyzem hediye etti" diyor. Onların çoğu artık uçurtmalarını kendileri yapmıyor. Satın alıyorlar. Yaşı 30'u geçenler, çocukken kendileri yapardı uçurtmalarını. Kırtasiyeden aldıkları üç çıtayı özenle bağlar, renkli defter kaplarını iplere bantla yapıştırır, ucuna bağladıkları iple kuyruğun dengesini hesaplar, en uzun ipi alır, kırlara koşarlardı. Artık hazırını alıyorlar. Talep artınca bunu karşılayacak pazar da hemen kuruluyor. Piknik yollarının neredeyse her adımda bir uçurtma satıcısıyla karşılaşılıyor.
Gürhan İlhan da bunlardan biri. Cumartesi ve Pazar günleri uçurtma satıyor. "Hafta içi iş olmuyor. Orta boylar 10, büyükler 15 TL" diyor. Günlük ortalama kazançlarının 150-200 TL olduğunu söylüyor. Gürhan İlhan'ın az ötesinde ise fabrikasyondan farklı sekizgen uçurtmalar dikkat çekiyor. İsmini vermek istemeyen satıcının uçurtmaları el yapımı, emek ürünü. Parmağıyla sıra sıra duran uçurtmacıları gösteriyor. "El emeği bitti, her şey hazır oldu" diyor.
Dernek, Atölye, Müze
Türkiye'de Mart ve Temmuz ayları arasında 300'den fazla uçurtma şenliği yapılıyor. Şenlikler ağırlıklı olarak 23 Nisan Çocuk Bayramı ve 5 Haziran Dünya Çevre Günü etkinliklerinde yoğunlaşıyor.
Kaç yaşında olursak olalım hangimiz gökyüzünde asılı duran uçurtmanın ipini tutmak istemeyiz ki? İstanbul Uçurtmacılar Derneği Başkanı ve Avrupa Sportif Uçurtmacılık Federasyonu Türkiye Milli Direktörü Mehmet Naci Aköz de bunlardan biri. Uçurtma onun için dernek hatta müze kurduracak kadar büyük bir tutku. Aköz'ün dernek kurma düşüncesi 1980'li yıllara uzanıyor. 1986 yılında "uçurtma derneği" resmi makamlarca uygun görülmeyince arkadaşlarıyla "Uçurtmacılar Birliği"ni kuruyor.
1990-1993 yılları arasında Hollandalı uçurtmacı Willy Van Digelle ile tanışmaları ise kendileri için bir dönüm noktası oluyor. Aköz, "1991 yılında Hollanda Uluslararası Uçurtma Festivali'ne katıldık. Festival sayesinde uçurtmanın sadece 'üç çıta bir kağıt' olmadığını öğrendik ve onlarca uçurtma çeşidi ile karşılaştık" diyor.
1996 yılında ise yasal engeller aşılarak Eyüp Kardeş Uçurtmacılar Derneği kuruluyor. Bu dernek 2005 yılında İstanbul Uçurtmacılar Derneği olarak isim değiştiriyor. Aköz, uçurtmanın salt bir oyuncak olmadığını anlayınca gelecek nesillere aktarmak için çalışmalara başlıyor. İstanbul'daki ilkokullarda yapılan uygulamalı uçurtma derslerine destek veriyor. Bir sonraki adımda ise çocuklar ve kendi uçurtmasını yapmak isteyenler için bir atölye kuruyor. Atölyede kursiyerler sadece malzeme ücreti ödüyor. Dersler ise ücretsiz veriliyor. Aköz, "Hem hoşça vakit geçiriyoruz hem de çocukların el becerileri gelişiyor" diyor.
Mehmet Naci Aköz müze kurmak için 26 ülkedeki uçurtma tutkunlarına mektuplar gönderiyor, uçurtma istiyor. Uçurtmalar belli bir sayıya yaklaşınca 2005 yılında kişisel müzesini kuruyor. 87 m2'lik müzesi, 2011 yılında Üsküdar Belediyesi'nin yardımlarıyla daha da gelişiyor. Önceki yıl resmi açılışı yapılan Üsküdar Belediyesi Mehmet Naci Aköz Uçurtma Müzesi, sahip olduğu ve çoğu bağışlarla toplanan 2 bine yakın uçurtma ve uçurtma malzemesiyle bugün Türkiye'nin ilk ve tek uçurtma müzesi olma özelliğini taşıyor.