portre2
|
Gittiğim her Çin şehrinde mutlaka şehir müzesini ziyaret ediyorum. Bu, hem gittiğim yerin şehir kültürünü hem de o şehrin Çin medeniyetine katkılarını görmemi sağlıyor.
Birkaç ay önce Xian'da Shaanxi Tarih Müzesi'ni gezmiş ve çok heyecanlanmıştım. Bu müze, sadece Çin medeniyeti için değil, insanlığın uygarlık serüvenini ve bu serüvenin Çin coğrafyasındaki safhalarını izlemek için de önemli bir yer.
Chengdu gezimde listemin başında yer alan mekanlardan biri Sichuan Müzesi'ydi. Müzede resim ve kaligrafi eserleri, porselenler, bronz eşya, toprak ve taştan yapılmış çanak çömlek yer alıyor. Bunlar Sichuan eyaletinin çeşitli yerlerinde toprak altından çıkarılmış veya bugüne kadar muhafaza edilmiş eserler. Müzenin büyüklüğü, içindeki binlerce parça eser ve bu eserlerin sanatsal değerleri, Sichuan bölgesinin Çin medeniyeti içindeki eşsiz yerini gösteriyor.
Müzede ilgimi çeken bölümlerden biri, ressam Zhang Daqian'a ayrılmış salondu. 20. yüzyılın en önemli Çinli sanatçılarından biri olan Zhang Daqian, 1940'lı yıllarda Dunhuang'a giderek mağaralarda çalıştı ve duvar resimlerini kopyaladı.
1899 yılında Sichuan eyaletinin Neijiang şehrinde doğan Zhang Daqian, guohua (国画) adı verilen geleneksel Çin resim sanatının en yetkin temsilcilerinden biridir. 1960'lardan sonra izlenimci ve dışavurumcu bir sanatçı olarak da ismi zikredilmeye başlandı.
Zhang Daqian, Japonya'da tekstil boyama eğitimi aldı. İlk profesyonel resimlerini Shanghai'da yaptı. 1920'lerin sonunda Beijing'e taşındı ve burada ressam Pu Xinyu ile çalıştı.
1940'larda bir grup sanatçıyla beraber Dunhuang'daki Yulin ve Mogao mağaralarına girerek, Budist duvar resimlerini kopyaladı. 1949'da Çin'den ayrılarak bazı Güney Amerika ülkelerinde yaşadı. 1978'de Taipei'de öldü.
Picasso ile buluşma
Zhang Daqian 1956 yılında Fransa'da Picasso ile bir araya geldi. Bu buluşma, Doğu ve Batı sanatının büyük ustalarının bir araya geldiği bir zirve olarak görüldü. Zhang ve Picasso, bu görüşmede birbirlerine resim armağan etti.
Eserlerinde manzaralar, figürler, çiçek ve kuş resimleri öne çıkar. Ressam Xu Beihong'a göre, Zhang Daqian, son 500 yılın öncü sanatçılarından biridir.
Zhang Daqian'in Dunhuang mağaralarında yaptığı kopyalar, Sichuan Müzesi'nde kendisine ayrılan odada sergileniyor. Mağaraların karanlık duvarlarından çıkan resimler, Zhang'ın fırçasında aslına uygun olarak yeniden hayat ve renk bulmuş.
Dunhuang duvar resimlerinin Çin sanatındaki yerini Zhang Daqian'den dinleyelim:
''Sanatsal değer açısından, Dunhuang freskoları, ortaçağ Doğu sanatının tipik bir örneğidir ve Kuzey Wei Hanedanı'ndan Yuan Hanedanı'na kadar olan bin yıllık Çin sanatını temsil etmektedir. Bu freskolar, Budizm medeniyetinin zirvesidir. Bizim Dunhuang freskolarımız, Avrupa rönesansından bin yıl eski tarihe sahip.''
Zhang Daqian, Mogao mağaralarında çok zor şartlar altında çalıştı. Mağaralar karanlık ve dardı. Pek çok duvar resminin renkleri yok olmaya yüz tutmuştu. Dönemin şartlarında teknolojik imkanlar yetersizdi. Ona eşlik edenleri sürekli uyarıyor ve duvar resimlerine zarar vermemelerini istiyordu.
Zhang, sabahın erken saatlerinde mağaraya girer ve akşam karanlığında üstü başı toz içinde dışarı çıkardı. Bir elinde mum, diğer elinde fırça, ya portatif bir merdivende dikilerek ya da çömelerek saatlerce duvardaki resimleri inceliyordu.
Yazar Gao Yang, Zhang Daqian'in mağaradaki çalışmalarını şöyle anlatıyor:
''Zhang mağarada bir sanat münzevisi gibiydi. Kutsal metinleri edinmek için Batı'ya seyahat eden Xuan Zang ile benzer dürtülere sahipti. Bu, onun cesaretini, sabrını ve sanata olan hürmetini gösteriyor.''
Sadece mağaranın içinde değil, Dunhuang'da yaşam şartları çok zordu. Zhang ve ekibi, çok temel ihtiyaçlarını başka yerlerden temin ediyordu. Kendi sebzelerini ekiyor ve ördek besliyorlardı. Sıfırın altında 30 derecede çalıştıkları zamanlar oluyordu. Isınmak için oduna ihtiyaçları vardı ve bunu temin etmek için çölden 100 kilometre uzağa gitmeleri gerekiyordu. Bu esnada yollarını kesen eşkıyadan da korunmak zorundaydılar.
Zhang Daqian'a göre, Dunhuang duvar resimleri, birçok açıdan Çin sanatını etkiledi. Her şeyden evvel, bu resimlerle birlikte Buda çizimleri ve portreleri yükselişe geçti. Çin sanatında çizgi ve hat önem kazanmaya başladı. Çizim ve boyama teknikleri geliştirildi. Budist çizimler kusursuzlaşmaya başladı. Kadınlar güçlü ve zarif olarak resmedildi. Tarihsel olaylar daha gerçekçi bir tarzda çizildi.
Dunhuang'ın eski Türk sanatına etkisi
Dunhuang'da Mogao ve Yulin mağaralarındaki motifler, eski Türk sanatı için de önem taşıyor. Boğaziçi Üniversitesi Asya Çalışmaları Merkezi'nin hazırladığı Türkiye'de Çin'i Düşünmek adlı kitapta Caner Karavit imzasıyla yayımlanan ''Eski Türk Sanatına Çin Kültürünün Etkileri'' adlı bir makale var. Caner Karavit, bu zihin açıcı makalesinde Xinjiang'daki farklı motiflerin birbirleriyle ilişkisini ortaya koyuyor:
''Gansu bölgesine yerleşen Uygurlar tarafından özellikle Dunhuang'daki Mogao, Batı Bin Buda ve Yulin mağaralarındaki resimler örnek teşkil etmektedir. Budizm takipçisi dindar Uygur bağışçıları tarafından yaptırılan mağaralar, bu bölgedeki Uygur sanatının etkilerini gösterir. Bu iki mağara grubuyla Turfan ve Tarım bölgelerindeki Uygurların yapmış oldukları mağara resimleri arasında ilişkiler bulunmaktadır. Bu bağlantılar farklı bölgelerdeki Uygur sanatçıların birbirleriyle iletişimli olduklarını göstermektedir.''
Makaleye göre bu etki doğudan batıya, yani Dunhuang'dan Turfan'a doğru taşındı. Bu ilişkilerin en belirgin örnekleri, Bezeklik, Tuyuk mağaraları ile Mogao, Batı Bin Buda ve Yulin mağaraları arasında görülür. Mogao mağaralarındaki bazı figürler, Türk minyatürünün ön tipini oluşturan Bezeklik'teki Uygur figürleriyle benzerdir.