Çin eğitim sisteminde reform niteliğinde yeni bir adım atıldı. Göçmen işçi çocuklarının, anne babalarının çalıştığı kentlerde lise ve üniversite sınavlarına girmesinin önü açıldı.
Göçmen işçi çocukları ikametgahlarının olduğu yerde değil anne babalarının çalıştıkları kentlerde lise ve üniversite sınavlarına katılabilecek. Ancak bu eyalet ve kentlerin durumlarına göre adım adım uygulanacak.
Çin'in ikametgah sistemine göre öğrenciler ailelerinin ikametgahlarının bulunduğu yerlerde okula gidip sınavlara katılabiliyor. Ancak Çin son 30 yılda baş döndürücü bir hızla gelişti. Köylerden, kırsal bölgelerden şehirlere çalışmak için yüzbinlerce kişi göç etti. Son verilere göre, büyük şehirlerdeki göçmen işçilerin sayısı 250 milyonu buldu. Bu işçilerin yanlarında bulunan eğitim yaşındaki çocuklarının sayısı ise 20 milyon civarında. Böyle olunca 2003 yılında sistemde ilk değişiklik yapıldı. Göçmen işçilere çalıştıkları şehirlerde çocuklarının 9 yıllık zorunlu eğitim sürecinden yararlanma hakkı verildi. Bu önemli bir adımdı, ancak yeterli olmadı. Öğrencilerin lise veya üniversiteye giriş sınavı için yine memleketlerine dönmesi gerekiyordu.
Uzun zamandır gündemde bulunan bu konuya Çin Eğitim Bakanlığı el attı. Bütün eyalet ve kentlere planlarını yapması için yıl sonuna kadar süre verildi. Ve beklenen açıklama 2012 yılının son gününde, en çok göçmen işçinin çalıştığı Beijing ve Shanghai şehirleri ile Guangdong Eyaleti'nden geldi.
Başkent Beijing'de 2013 yılında meslek okulları ve 2014 yılında mesleki programlardan mezun olanlar üniversitelerin yeterlik sınavına başvurabilecek. Çin'in en büyük kentlerinden Shanghai'da lise sınavına girişin yanı sıra 2014 yılında meslek yüksekokulları ve Gaokao olarak bilinen üniversite sınavına giriş hakkı tanındı. Çin'in üretim kalbi, en çok göçmen işçinin çalıştığı eyaletlerden Guangdong'da da 2013 yılında lise sınavına giriş hakkı verildi. Guandong'un Gaokao'ya giriş için izin planı ise 2016. Eyaletin eğitim yetkilisi kısıtlamaları "Adım adım" kaldıracaklarını, ilk olarak eyaletteki dev göçmen nüfus ile eğitim kaynaklarının kıtlığı arasındaki sıkıntıyı çözmek gerektiğini söylüyor.
Beijing, Shanghai gibi kentlerin ardından diğer birçok eyalet ve kentte benzer kararlar aldı. Ama sorun yetkililerin söylediği gibi adım adım çözülecek, tahminlere göre bu 4 yılı bulabilir.
Lisansüstü eğitimde başvuru rekoru
Dünyanın en kalabalık ülkesi Çin'de eğitimle ilgili her veri bir rekor ifade ediyor. Çin'in üniversiteye giriş sınavı, sık kullanılan ifadesiyle gaokao 10 milyona yakın adayın katılması dolayısıyla "dünyanın en büyük sınavı" unvanını alırken bu kez de Lisansüstü için Ulusal Giriş Sınavı'nda (NEEP) rekor kırıldı. Sınava 1 milyon 800 milyon aday başvurdu.
Tabi lisansüstü eğitim giriş sınavına artan ilginin nedeni de merak konusu. Amaç akademik kariyer mi, yoksa her geçen gün rekabetin zorlaştığı iş piyasasında iyi bir yer edinebilmek için kişisel donanımı arttırmak mı?
Bu konuda yayınlanmış bir anket çalışması var. 2012 yılının son günlerinde yapılan bir araştırmaya dayanılarak yapılan açıklamaya göre sınava başvuranların yüzde 34'ü lisansüstü eğitimin daha umut verici kariyer fırsatları getireceğine inanıyor. Yüzde 29'u ise daha kaliteli üniversitelerde eğitimlerini sürdürmek istediğini ifade ediyor. Başvuru sayısı artan rekabetçi iş ortamında kaçınılmaz bir rekor gibi görünüyor.
İntihal cezaları artıyor
İntihal, bir başka ifadeyle bilimsel hırsızlık akademik dünyanın önemli tartışmalarından biri. Çin'de bu konuda yeni yayınlanan bir yönetmelik ocak ayı başında yürürlüğe girdi. Akademik sahtekarlık için artık daha fazla düşünmek gerekecek. Çünkü cezalar artıyor. Yönetmeliğe göre, intihal yapanlar yüksek lisans veya doktora derecesi gibi akademik kariyer başvurulardan diskalifiye edilecek. Üç yıl da tekrar başvuru yapamayacaklar. Usulsüzlük tespitlerinde aldıkları derecelerin iptalinin yanı sıra okuldan atılmak da söz konusu olabilecek.
Hekimlik mesleğine ilgi azalıyor
Dünyanın en favori meslekleri arasında doktorluğu da saysak sanırım yanlış yapmayız. İnsanın en temel hakkı yaşama hakkına katkıları düşünülürse en kutsal mesleklerden biri bile görülebilir. Ancak birçok meslekte olduğu gibi tıp mesleğinde sıkıntıları var. İş temposunun yoğunluğu, stres ve ekonomik sıkıntılar bunlarıdan bir kaçı. Ama daha da önemlisi şiddet. Evet, hastalardan veya yakınlarından hekimlere yönelen şiddetten bahsediyoruz. Doktorlar artan şiddet nedeniyle çocuklarına artık bu mesleği önermediklerini söylüyorlar. Kızının tıp eğitimi almasını ısrarla isteyen Çinli doktor babanın bugün bundan emin olmadığını söylemesi gibi.
Çin Tıp Doktoru Derneği'nin 2011 yılında 3700 doktorla yaptığı araştırmaya göre hekimlerin yüzde 78'i çocuklarının tıp okumasını istemiyor. 2009 yılında aynı araştırmada çıkan oran ise yüzde 62 imiş. Her geçen yıl oran yükseliyor. Hunan Normal Üniversitesi'nden bir grup gencin bu yıl içinde yaptığı bir araştırmaya göre de doktorların yüzde 61'i işlerini sevmediğini söylüyor.