Çin Uluslararası Radyosu tarafından düzenlenen "Çin'deki Yaratıcı Kentler" ödül töreni, 12 Aralık günü başkent Beijing'deki Chaoyang Park'ta yapıldı. Ödül kazanan on kent, Guangzhou, Shanghai, Puer, Jiujiang, Suzhou, Chengdu, Beijing, Shenzhen, Wuxi ve Yinchuan oldu. Törene misafir olarak katılan Türkiye'nin Çin'deki Kültür ve Tanıtma Müşaviri İlknur Yiğit, Puer kenti yetkilisine ödülünü teslim ettikten sonra, Çin Uluslararası Radyosu (CRI) Türkçe Servisi'nin sorularını yanıtladı.
"Yaratıcı kent, potansiyelleri değerlendiren kenttir"
CRI: Bir kentin "Yaratıcı Kent" olması için ne gibi unsurlara sahip olması gerektiğini düşünüyorsunuz? Ülkenizde hangi şehirler, yaratıcılık ve yenilik yaratma alanlarında ilk sıralarda yer alıyor? Çağımızda yaratıcılık faktörünün, bir kentin gelişimi açısından artık ne gibi anlamlar taşıdığı konusundaki fikirleriniz nelerdir?
İlknur Yiğit: Öncelikle davetiniz için teşekkür ederim. Yaratıcı kent olmak için, tabii şehrin öncelikle potansiyele sahip olması lazım. Turizm, kültür ve tarih potansiyeline... Bunun yanında, bu potansiyeli değerlendirebilecek bir pazarlama, çalışma, satış ve imaj ekibinin oluşması lazım. Bence yaratıcı kent, bu potansiyelleri en iyi şekilde değerlendirebilen ve dünyadaki gelişmeleri takip ederek, dünyadaki bütün global anlamdaki organizasyonlara dahil olabilen, adını duyurabilen, markalaşabilen kenttir.
"2020 EXPO'yu İzmir'e getirmeye çalışıyoruz"
Ben, Türkiye'de bu anlamda İzmir'i örnek vermek istiyorum. İzmir, potansiyel olarak da insanları açısından da çok aktif bir şehir. Şimdi, 2020 EXPO çalışmalarımız var İzmir için. 2020 yılındaki EXPO organizasyonunu, İzmir'e almak istiyoruz. Bunun için Fransa'da geçtiğimiz aylarda sunum yaptık. Diğer rakip ülkelerle birlikte bu konuda iddialıyız. 2020'de EXPO'yu İzmir'de görmek istiyoruz. Bunun için çok çalışıyoruz. Onun dışında İzmir tabii bir kongre merkezi olmaya aday. Kruvaziyer turizminde çok iddialı. Çevre yöreleri çok zengin, kaplıcalar vs. Dolayısıyla, İzmir'i örnek olarak verebilirim. Onun dışında, tabii diğer şehirler de kendi çaplarında, kendi potansiyelerinde markalaşmak için çalışıyorlar. Çin'de de bunu görebiliyorum ben. Çok güzel çalışmalar var, çok güzel festivaller, organizasyonlar düzenleniyor. Bizi de davet ediyorlar. Hepsini ilgiyle takip etmeye çalışıyoruz, dersler alıyoruz. Neler yapabiliriz, örnek oluyor bize de. Bu anlamda da tebrik ediyorum Çin'deki bütün şehirleri.
"Geçmişten gelen birçok bağımız var"
CRI: Çin'de hangi şehirleri ziyaret ettiniz? Ziyaret ettiğiniz kentler arasında hangileri sizde derin izlenimler bıraktı?
İlknur Yiğit: Çok şehir gezdik. Bunun için teşekkür ediyorum bütün yetkililere. Çok iyi ilgilendiler, misafirperverlik çok üst düzeydi. Onlara şükran borçluyuz. Birçok şehri gezdim: Guangzhou, Chengdu... Gezmediğim az şehir kaldı. Guilin'den etkilendim. Hem iklimi, hem doğası ve yaşam tarzı da Batı'yla Doğu'nun karışımı olarak geldi bana. Biraz daha entegre olmuş Batı'ya.
Onun dışında, Suzhou'yu çok beğendim. Suzhou da çok ilginç bir şehir. Hem doğal güzellikleri, hem tarihin korunması, el işleri, nakış işleri, tapınaklar. Suzhou çok ilginç. Suzhou, "Su Şehri" demek. "Çin'in Venedik'i" deniyor. "Su" kelimesinin de Türkçe anlamı nedeniyle burası çok ilgimi çekti benim. Oradaki yetkililere de söyledim, çok şaşırdılar. Dolayısıyla, geçmişten gelen bir sürü bağımız var, fakat bunları işte tek tek her gittiğimiz yerde bir şeyler keşfederek paylaşıyoruz Çinlilerle de. Çok hoşumuza gidiyor. Orada da güzel günler geçirdik.
Qingdao çok güzeldi. Sanya güzeldi ve değişikti. Turizm gelişimi açısından incelenmesi, analizi yapılması gereken bir yer. Yeni gelişiyor ve popüler. Birçok şehirde hem tarihi, geçmişi, hanedan zamanlarını, hem de şimdiki Çin'i gördük. Bizim için de çok büyük tecrübe ve deneyim oldu.
"Dünya genelinde turizmde 6. olduk"
CRI: Ülkenizde hangi şehirler dünyaca tanınıyor? Bu şehirler, uluslararası arenada kendilerini nasıl tanıttılar? Çin kentlerinin dışa tanıtılması konusunda sizin önerileriniz nelerdir?
İlknur Yiğit: Türkiye'de tabii markalaşmış şehirlerimiz çok. Çünkü biz turizmde biraz iddialı bir ülkeyiz dünyada. İlk onda, şu anda altıncı sıradayız. Turist girişlerinde geçen sene İngiltere'yi geçtik. Geçen sene yedinci sıradaydık dünya genelinde. Dolayısıyla, genel anlamda baktığımızda, markalaşmada Türkiye çok ileri görünmese de, turizmde, marka konumuna geldik, bu aslında büyük bir başarı. Çünkü, ilk ondaki diğer ülkelere baktığınızda, genelde diğer ürünleriyle de markalaşan ülkeler turizmde ön plana çıkıyor. Fakat, Türkiye bu anlamda diğer ülkelerden sıyrılıyor. Herhangi bir ileri düzeyde markalaşma görünmemesine rağmen, turizmde bu üst seviyelerde. Bu tabii, bizim turizm kaynaklarımızın zenginliğinden de kaynaklanıyor ve Türkiye'nin bulunduğu coğrafya, Doğu ve Batı'nın arasında, geçiş noktasında olması da çok etkili.
"Turizm yatırımlarımız artıyor"
İstanbul'u tabii söylüyoruz her zaman, marka şehrimiz. Şimdiden İstanbul bu sene rekor kıracak, yine 9 milyona ulaştı, yıl sonu itibarıyla 10 milyon turiste yaklaşacağını düşünüyoruz. Antalya keza öyle, birçok Avrupa ülkesi ve dünyadan turist çekmekte. Bodrum, Muğla ve İzmir de arka arka geliyor. Kongre konusunda ve "insentiv" konusunda İstanbul çok iddialı. Dünyada bir numaralı kongre destinasyonu olma yolunda.
Dolayısıyla bütün rakamlar, kriz zamanlarında bile Türkiye için çok iyi çıkıyor. Biz gelecekten bu nedenle çok umutluyuz. Ve diğer ülkelere baktığımızda, turizm pazarlama yatırımlarımız diğer ülkelerden çok fazla. Herkes bütçe kısarken, biz tanıtıma daha çok bütçe ayırıyoruz. Tabii tanıtıma ayrılan bütçe hiçbir zaman yetmez, çünkü bunun sonu yok. Mevcut olan kaynaklarla en etkin şekilde tanıtım yapmaya çalışıyoruz. Bu konuda, Çin'de de gerek üniversite öğrencilerine gerek fahri çalışan Türk vatandaşlarına teşekkür etmek istiyorum. Bizi destekliyorlar ve bizden bağımsız birer turizm elçisi gibi ülkemizi tanıtıyorlar. Onlara buradan teşekkür ediyorum.
"İstanbul, dünyadaki ilk beş şehirden biri"
CRI: İstanbul, kendi kültürel unsurlarını nasıl geliştirdi? Hem tarihi hem de modern bir kent olan İstanbul, tarihi ve çağdaş kültürleri nasıl uyum içinde bugünlere kadar taşıdı?
İlknur Yiğit: İstanbul, tabii çok özel bir şehir. Bence dünyada ilk beş önemli şehirden bir tanesi İstanbul. Bunları tanıtımlarımızda da sürekli dile getiriyoruz. İstanbul'u şu dönemde görmemek bence büyük bir eksiklik. Yani, insanların "Ben İstanbul'u henüz görmedim" demesi, sanki bana bir eksiklikmiş gibi geliyor.
İstanbul, üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış bir şehir. Dolayısıyla, üç imparatorluğun izleri var. Modern Türkiye'nin izleri de üzerinde. Dolayısıyla, geçmiş ve geleceği birleştiren, geçmişi koruyarak geleceğe de hazırlıklı bir şekilde şehirleşmeye çalışan bir metropol. Birçok kişi İstanbul hayranı. Büyük konserler, ünlü insanlar, tanıtımlar, resepsiyonlar, kongreler. Artık İstanbul, bunların hepsini ağırlamaya hazır. Yine 2020 Olimpiyat Oyunları için de İstanbul aday. Ona da büyük bir şevkle hazırlanıyoruz. Onun dışında, İstanbul tabii eğlence merkezi. Gece yaşamı da öyle. Her turistin kendi ihtiyacından bir şey bulabileceği ve zamanını çok iyi geçirebileceği bir şehir. Dolayısıyla geçmiş, gelecek, Asya, Avrupa, Doğu, Batı, geleneksel, modern, her şeyin karışımının bulunabileceği bir şehir. Biz de bunu hep vurgulamaya çalışıyoruz.
