Urumçi'de düzenlenen Çin-Avrasya Fuarı'nın açılışında konuşan Türkiye Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Türkiye-Çin ticaret hacmini 2015'te 50 milyar dolar, 2020 yılında da 100 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz" dedi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, önceki yıllarda Urumçi Fuarı olarak düzenlenen fuarın Çin-Avrasya Fuarı olarak tüm bölge ülkelerine hitap etmesini takdirle karşıladıklarını söyledi.
Çin'in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nde bu yıl ikincisi düzenlenen Çin-Avrasya Fuarı'na katılmak için Urumçi'ye gelen Babacan, bu kentin Çin'in Orta Asya ve ötesine açılan bir kapısı haline gelmesinden memnuniyet duyduğunu ifade etti. Babacan, "Bu fuarı, Çin'in bölgesel ticari ilişkilerini geliştirme konusundaki samimi arzusunun ve kararlılığının somut bir göstergesi olarak görüyoruz" dedi.
Babacan, bölgede gördüğü ekonomik canlılığın kendisini heyecanlandırdığını belirterek, bölgenin doğal kaynakları, köklü kültürü ve çalışkan insanlarıyla müreffeh bir gelecek vadettiğini kaydetti.
Türkiye'nin Orta Asya ile tarihi, kültürel ve etnik bağları bulunduğunun altını çizen Babacan, Türkiye'nin Avrasya coğrafyasında "gelişen işbirliği ruhuna katkı yapmaya önem verdiğini" vurguladı.
Babacan, Çin ve Türkiye arasındaki son yıllardaki üst düzey ziyaretlerle ilişkilerin derinleştiğini söyledi ve iki ülke arasında son yıllarda yapılan karşılıklı üst düzey ziyaretleri anlattı.
Ziyaretlerde ulaştırma ve enerji alanındaki projelerin desteklenmesi için birçok çalışma yapıldığına dikkat çeken Babacan, bu süreçte İstanbul-Beijing modern İpek Yolu'nun hayata geçirilmesi, nükleer enerji, termik ve hidroelektrik santrallerinin yapımı, turizm ve havayolu ulaşımına kadar birçok işbirliğinin yapılması konusunda anlaşmalara varıldığını dile getirdi.
Babacan, iki ülkenin karşılıklı ticaret hacmini 2015'te 50 milyar dolar, 2020 yılında da 100 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.
Türkiye'ye 66 hektarlık alan ayrıldı
"Çin ile genel olarak sahip olduğumuz kapsamlı işbirliğini Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'ne de taşımak arzusundayız" diyen Babacan, bölgede Türkiye için ilk etapta 66 hektar büyüklüğünde bir alan ayrılmasının son derece önemli olduğunu vurguladı. Babacan, insanların, ürünlerin, enerjinin ve sermayenin ülkeler arasında rahatça hareket etmesi gibi unsurların "kazan-kazan" ilişkisini doğuracağına dikkat çekerek, bu kapsamda bölgenin "Demir İpek Yolu"yla Orta Asya ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya bağlanmasının önemli olduğunu söyledi.
Babacan, fuardaki konuşmasında dinleyicilere Türk ekonomisinin verilerini de aktardı.
Babacan, Türkiye'nin Çin ile işbirliğinin her alanda gelişmesi için büyük bir gayret içerisinde olduklarını ifade ederek, Çin tarafının da aynı gayret içinde olduğunu görmekten memnun olduklarını kaydetti. Fuara Türk şirketlerinin de katıldığına işaret eden Babacan, bu şirketlerin sahip olduğu deneyim ve vizyon ile bölgesel işbirliğinde önemli rol oynayacaklarını vurguladı.
Babacan konuşmasından sonra alanı ziyaret ederek Türk girişimcilerin stantlarını gezdi.
Tüm dünya basınının büyük ilgi gösterdiği fuara, bölge ülkelerinden devlet başkanları ve başbakanlar düzeyinde üst düzey katılım sağlanırken, forum sırasında Çin Uluslararası Radyosu, canlı olarak Türkçe yayın yaptı.
*
Türk edebiyatı Çin'e ulaştı
Türkiye'nin ilk kez katıldığı ve Çin'in ev sahipliğini yaptığı 19. Beijing Kitap Fuarı geçtiğimiz hafta tamamlandı. Çinli okurlar, Tuna Kiremitçi, Can Dündar ve Orhan Kemal'in eserleri ile tanışma ve bu yazarları kendi dillerinde okuma imkânı buldu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yürüttüğü Türk Kültür, Sanat ve Edebiyatı'nın Dışa Açılımı (TEDA) Projesi kapsamında, Türkçeden Çinceye şu ana kadar 10 eser çevrildi.
29 Ağustos-2 Eylül tarihleri arasında düzenlenen Beijing Kitap Fuarı'nda, Türkçeden Çinceye çevrilen Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur, Murat Gülsoy'un İstanbul'da Bir Merhamet Haftası, Orhan Kemal'in Baba Evi, Avare Yıllar, Bereketli Topraklar Üzerinde ve Cemile, Can Dündar'ın Sarı Zeybek, Tuna Kiremitçi'nin Dualar Kalıcıdır ile Barış Müstecaplıoğlu'nun Perg Efsaneleri: Korkak ve Canavar, Şefik Can'ın Rumi adlı kitapları okuyucularla buluştu.
Beijing'de 53 bin 600 metrekarelik fuar alanında düzenlenen organizasyona, Almanya, İngiltere, Fransa, Japonya ve Türkiye'nin aralarında bulunduğu 60'tan fazla ülke ve bölge katıldı. Fuarda 2 binden fazla yerli ve yabancı yayıncı kuruluşunun standı yer aldı. Bu yılki fuarın onur konuğu ise Kore Cumhuriyeti oldu. Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 19 ülke fuarda devlet standı açtı.
200 binden fazla kitabın sergilendiği fuarda, ayrıca basım, edebiyat ve eğitim alanlarında binden fazla kültürel değişim etkinliği de düzenlendi.
Fuar aynı zamanda yazarlar, yayıncılar, telif ajansları, dağıtımcılar ile kitapçıların buluştuğu ve ülkelerin kültürel olarak dışa açılması adına oldukça önemli görülüyor.
3 yıllık hedef 100 eserin çevrilmesi
Fuarda, moderatörlüğünü Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdür Vekili Prof. Dr. Onur Bilge Kula'nın yaptığı 'Turkey Book Market'' adlı bir panel de düzenlendi. Ulusal Komite Koordinatörü ve Kütüphaneler ve Yayınlar Genel Müdür Yardımcısı Ümit Yaşar Gözüm, Türkiye Yayıncılar Başkanı ve yazar Metin Celal Zeynioğlu ile yazar Oya Baydar da panelist olarak birer konuşma yaptı.
Cihan Haber Ajansı'nın sorularını cevaplayan Gözüm, 2013'te gerçekleştirilecek İstanbul Kitap Fuarı'na Çin'in, 2014'te düzenlenecek Uluslararası Beijing Kitap Fuarı'na ise Türkiye'nin ''Onur Konuğu Ülke'' olmasının söz konusu olduğunu anlattı.
Gözüm, 2005-2012 yılları arasında 55 farklı ülke ve 51 farklı dilde destek verilen bin 202 eserden 796'sının yayımlandığı program kapsamında, Türkçeden Çinceye desteklenen 12 eserden 8'inin çevrilerek yayımlandığını, diğer dördünün de bu yıl ya da gelecek yıl içinde yayımlanacağını söyledi. Gelecek üç yılda, Türkçeden Çinceye çeviriler için destek ve kaynak arayacaklarını ifade eden Gözüm, bu yıldan itibaren ve her yıl olacak şekilde, iki taraftan da çevirmenlerin katılacağı İstanbul'da bir atölye çalışması yapacaklarını dile getirdi.
Ümit Yaşar Gözüm, çevirilerin Türkiye'deki turizme büyük katkı da sağlayacağına işaret etti.
*
Çin-Türkiye İslam Kültür ve Sanat Eserleri Sergisi
2012 yılının Çin Kültür yılı olması dolayısıyla Çin - Türkiye İslam Kültür ve Sanat Eserleri Sergisi açıldı.
Konuyla ilgili düzenlenen basın toplantısında sergiyle ilgili bilgileri, Diyanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürü Prof. Dr. Mehmet Paçacı verdi. Basın toplantısına Çin Din İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürü Glo Wei ile Çin İslam Derneği Başkan Yardımcısı Yang Zhibo da katıldı.
Etkinlikler bir hafta sürecek
Cuma günü açılan sergiyle ilgili bilgi veren Paçacı, şunları söyledi: "Diyanet İşleri Başkanlığımız dünyada birçok ülkenin dini idareleriyle, özellikle Müslüman dini idareleriyle ilişkiler halindedir. Bu ikili ilişkiler bağlamında Çin Halk Cumhuriyeti'yle de son yıllarda ilişkilerimiz gelişerek olumlu bir şekilde devam etmektedir." Paçacı, serginin Türkiye'de kutlanan 2012 Çin Kültür Yılı etkinlikleri kapsamında gerçekleştirildiğini belirterek, benzer bir faaliyetin gelecek yıl Çin'de yapılacağını söyledi.
İpek üzerine basılan Kur'an-ı Kerim
Çin Din İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürü Guo Wei, "Çin-Türkiye ilşkilerinin gelişmesine paralel olarak, dini anlamda da ilişkilerin daha da sıkı hale geleceğini görüyoruz" diye konuştu. Guo, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Çin'e bir ziyaret gerçekleştirdiğini ve bu ziyaret sonrasında imzalanan bir anlaşmayla bugünkü etkinliklerin düzenlendiğini ifade etti. Guo, "Bu etkinliğimizin sloganları, 'Birlikte ve geleceğe yürümek', 'Hep birlikte ortak geleceğe yürümek', 'Dostluk ve barış'" dedi.
Çin İslam Derneği Başkan Yardımcısı Yang Zhibo ise, düzenlenecek etkinliklerden bahsetti. Yang, ilk defa Çin'den el yazması bir Kur'an-ı Kerim getirildiğine dikkat çekerken, bu yazmanın 300 yıllık geçmişe sahip olduğunu söyledi. Çin deyince, herkesin aklına elbette ipek geleceğini belirten Yang, ipek üzerine basılan Kur'an-ı Kerim'in sergide yer alacağını söyledi.
Çin-Türkiye İslam Kültür ve Sanat Eserleri Sergisi, 7 Eylül 'e kadar İstanbul Fatih'teki Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi'nde ziyaret edilebilecek.
*
Türkiye ve Çin ortak "sır" peşinde
Türkiye ve Çin el ele verip, iki ülke arasındaki benzer kültürel değerleri ve zenginlikleri, "Geçmişten Geleceğe İzin Sırrı" adlı bir belgeselle anlatacak. Belgeselde, Türkiye ve Çin'in benzer mekânlarında çekimler yapılacağını ve her iki ülkenin bilgeleri Konfüçyüs ve Mevlana'nın felsefesini, Çin Seddi ile Rumeli Hisarı surlarını, İznik çinileriyle Çin süsleme sanatını, hat sanatı örneklerini ve yemekten dansa daha birçok ortak unsuru işleyeceklerini anlatan Proje Koordinatörü Ayşe Sönmez, yönetmenliğini Mustafa Altıoklar'ın üstlendiği belgeselin İstanbul çekimlerine başlandığını söyledi. Sönmez, ayrıca Ankara, Konya, Safranbolu, Hasankeyf ve Trabzon'da da özel mekânlarda çekim yapılacağını açıkladı. Eylül ayının ortasına doğru Çin'deki çekimlerin başlayacağını ifade eden Sönmez, çekimlerin Beijing ve Shanghai'da yapılacağını belirtti.
