Beijing notlarımı ve gözlemlerimi sizinle paylaştığım "İzlenimler"in ilk bölümünde, Çin'e gelmeden önceki karar verme sürecinden bahsetmiştim. Ardından da, yola çıkmadan evvel, Beijing'le ilgili bana aktarılanlardan hareketle, bu şehirde yaşamaya başladıktan sonraki deneyimlerimden söz etmiştim.
Bunların başında, Çin yemekleri hakkındaki gözlemlerim yer alıyordu. Bana söylenenler ve benim düşündüklerimi, mukayeseli olarak size aktarmanın, zihninizde bazı şeyleri daha iyi canlandıracağını düşündüğümden, izlenimlerimi bu şekilde paylaşmaya devam edeceğim. Çin yemek kültüründen bahsetmeyi sürdüreceğim, fakat konuyu derinleştirmek yerine, günlük ve çok basit tespitler yapmaya çalışacağım.
Beijing'e geldiğim ilk gün, beni havaalanında karşılayan arkadaşım, herhâlde Çin yemeklerine alışkın olmadığımı düşündüğünden, beni Batılı tarzda yemeklerin de menüde yer aldığı bir restorana götürdü. Misafirperver tavrıyla masayı çeşit çeşit yemeklerle donatan arkadaşım, pizza ve patates kızartması başta olmak üzere, tadına hiç de yabancı olmadığım yemekleri sipariş etmişti. Hesabın peşin ödenmesi ve garsonlara kesinlikle bahşiş bırakılmaması, Çin'e dair önemli detaylardı benim için. Daha sonra gördüm ki, her restoranda peşin ödemek gibi bir adet, elbette ki yok; fakat bahşiş konusu her yerde geçerli, diyebilirim.
Tabii arkadaşımın restoran seçimindeki belki de en önemli nokta, çatal, kaşık ve bıçağın bulunduğu bir yeri seçmiş olmasıydı. Bildiğiniz gibi, Çin'de yemekler genellikle çubuklarla yeniyor ve çubuk kullanımının Çin kültüründe önemli bir yeri var. Daha sonra gittiğim birçok yerde sadece çubuk bulabildiğimden, Beijing'deki ilk günlerimde, yemek yerken epey zorluk çektiğimi söyleyebilirim. Neticede, hayatında çubukla yemek yememiş birisiydim ve bu güçlükleri yaşamam doğaldı, ama Çinli arkadaşımın hassasiyeti bu konuyu da çözmüştü. Eğer çözmemiş olsaydı, Çin'deki ilk günümü, beceriksizliğim nedeniyle üstüme başıma bulaştırdığım yemekler ve gömleğimdeki lekelerle hatırlayacaktım.
İlk intiba olarak, Çin'de beslenme konusunda sıkıntı çekmeyeceğimi düşünmüştüm. Ortaya söylenen her yemekten biraz tadarak, karnımı fazlasıyla doyurmuştum. Sonra, beni ağırlayan arkadaşım, kalan yemekleri paket yaptırarak, bana vermiş ve ertesi gün, yemeğime evde devam etmiştim. Bu arada, belirtmeden geçmeyeyim: Çin'de yaygın olan bir davranış da artan yemeklerin paket yaptırılması. Bu, Türkiye'de de bulunan, fakat daha çok küçüklüğümde rastladığım bir adet. Son zamanlarda, belki "fast food" kültürünün giderek artmasıyla, bu davranışı çok nadir görmeye başladık.
Artık birçok yemek israf edilerek, doğrudan çöpe gidiyor. Şunu da eklemek gerekiyor: Çin'de Batılı fast food restoranlarına gelen vatandaşlar, orada sipariş ettikleri ve kalan yemekleri de paket yaptırarak, evlerine götürüyor. Bu davranış, tabii ki, kimse tarafından da yadırganmıyor.
Türklerin yemekten sonraki en önemli beklentisini biliyor olmalısınız: Yemeğin üzerine içilen çay... Burada yapılan çaylar, Türkiye'de yoğun olarak içilen şekliyle, demleme çay gibi olmasa da, ona çok yakın bir tada sahip... Derin bir çay kültürüne sahip olan Çin'de çay içmek, birçok açıdan ritüel niteliğinde. Çinli arkadaşım, hem Türklerin bu özelliğini dikkate alarak hem de Çin dendiğinde akla ilk gelen şeylerden olan çayı bana tattırmak amacıyla olacak ki, bir demlik çay sipariş etti. Porselen bir demlikte gelen ve yemeğin üzerine içilen çay, benim de çok hoşuma gitti.
Çin'de, yemeklerin yanında, Türklerin bildikleri, alışık oldukları ve aradıkları ekmek pek bulunmuyor. Çin'in belli bölgelerinde, bazı yemeklerle beraber, ekmek olmasa da ona benzer hamur işi gıdaların tüketildiği söyleniyor. Fakat bu, benim gördüğüm kadarıyla, Beijing'de yaygın görülen bir özellik değil.
Çin'de ekmek yerine, Türkiye'de yemeği katık etmek maksadıyla olduğu gibi, pilav tüketiliyor. Örneğin, tabldot usulü yemek yenilen yerlerde, siz istemeseniz de yemeğin yanında bir kase pilav veriliyor. Bu pilavlar, Türkiye'de lapa olarak bilinen türde oluyor. Yağsız ve tuzsuz oluyor ve bunların bir lezzet kaygısıyla hazırlandığını da düşünmüyorum. Tabii, yanlış anlaşılmasın: Çin'de bunun dışında bir pilav kültürü de bulunuyor. Farklı soslarla ve etlerle birbirinden lezzetli pilavlar bulunabiliyor.
Çin'deki restoranlarda dikkatimi çeken özelliklerden biri de, sıcak su ikramı. Çin tıbbına göre, sıcak su içmenin çok sağlıklı olduğu kabul ediliyor ve bu yüzden, yemeklerden önce ya da sonra, daha doğrusu ne zaman isterseniz, sıcak suya ulaşmanız mümkün. Genellikle küçük su bardaklarıyla ikram edilen sıcak sudan, çoğu yerde, bir ücret ödemeden defalarca isteyebiliyorsunuz. Ben de bu adeti giderek sevmeye başladığımı söyleyebilirim.
Bu gözlemlerim esnasında, öğrendiğim bazı ayrıntılar var ki, onlar başka yazıların konusu olacak. Meselâ, Çin'de yemek yerken kullanılan çubukların Çin kültürü içerisindeki yeri ve bunun günlük yaşama nasıl yansıdığı. Çin'de çay üretimi, çay çeşitleri ve çay içme kültürü... Pirinç ve pilavın Çin yemeklerindeki yeri gibi... Bunların hepsi, ayrı birer yazı konusu olacak.
Furkan Çeki