Hükümdarın bilgiye büyük değer verdiğini öğrenen Aydoğdu adlı bir bilgin, çok uzaklardan gelerek hükümdarın huzuruna çıkmış. Aydoğdu'nun bilgeliğine ve ahlâkına hayran kalan hükümdar, onu vezir yapmış. Böylece Hükümdar Gündoğdu, Vezir Aydoğdu'nun yardımıyla ülkesine refah, halkına mutluluk sağlamış.
Aydoğdu'nun ölümü üzerine hükümdar, onun oğlu Övülmüş'ü vezirliğe atamış. Başarılı çalışmaları ve üstün zekâsıyla hükümdarın güvenini kazanan Övülmüş ona, ülkeyi daha iyi yönetmek için, üstün yeteneğe sahip olan Uyanmış'a devlet yönetiminde görev vermesini önermiş.
Bir derviş olan Uyanmış, hükümdarın üç kez bizzat gelip davet etmesine rağmen, görev almayı kabul etmemiş. Fakat Övülmüş'ün hükümdara, dolayısıyla halka hizmet etmesine destek olmuş. Uyanmış ölünce ondan geriye yalnızca bir âsâ ve bir tahta kâse kalmış. Övülmüş ise, hayatı boyunca bütün zekâsını ve gücünü ülkesi ve halkı için harcamış...
YENİ KAŞGAR'DA ESKİ BİLGE
Kaşgar kentinin yeni kesiminde bulunan Yusuf Has Hacip türbesine geldim.
Yeni kent, Ortaçağ Kaşgar'ının dışında kurulduğuna göre, burası zamanında kentin epey uzağında kalıyor olmalıydı. Türkçenin çeşitli lehçelerini konuşan halkların en önemli eserlerinden olan Kutatgu Bilig'in yazarı Yusuf'un, bugün Kırgızistan sınırları içinde kalan Balasagun kentinde başladığı yaşamı, öyküdeki gibi has hacip, yani başvezir olarak sona erdiğinde buraya defnedilmiş.
Çocukluğundan beri Kutatgu Bilig'in adını duyan biri için Yusuf Has Hacip'in türbesini ziyaret etmenin ne kadar heyecanlandırıcı olduğunu herkes tahmin edebilir.
TİYATRO ESERİ GİBİ
Kutatgu Bilig, dört ana karakter çevresinde gelişen bir tiyatro eserini andırıyor. Nitekim eseri inceleyen Atatürk döneminin ünlü dilcilerinden Agop Dilaçar da buna işaret ederek, "Yapısı, sahneye konmuş alegorik, dört kişi arasında geçen bir münazara ya da atasözleri ve bilge deyimleriyle süslenmiş diyaloglu bir sahne yazısına benzer" diyor.
Sözcük anlamı "Mutlu kılan bilgi" olan Kutatgu Bilig'te hem bu dünyada, hem öteki dünyada mutluluk getireceğine inanılan bilgilere yer veriliyor. Yaşayanlara bilgiler vermek ve devlet adamlarına yol göstermek amacıyla yazılan kitap, hem bir nasihatnâme, hem de bir siyasetnâme olarak niteleniyor. Mutlu bireyleren oluşan bir toplum ile ideal bir devlet yapısı için gereken nitelikleri simgeleyen karakterlerin temsil ettiği değerler, aralarında geçen tartışma ve verilen öğütlerde ortaya konur.
ZAMANIN ÖTESİNDEN
Yusuf Has Hacip, "Bilgiyle göğe bile yol bulunur" diyor. Benimse, Kaşgar'a geldikten sonra onun türbesini bulmak için fazla araştırma yapıp uğraşmam gerekmedi. Kaşgar kentinde bizi ağırlayanların tahsis ettiği bir arabayla, kaldığım otelden 5 dakikalık bir yolculukla buraya ulaştım.
Kentin yeni kesiminden ziyade eski kesimi ilgimi çekiyor. Eski kent yok edilmeden onun dışında kurulan yeni Kaşgar, Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nin batısında 300 bin nüfuslu modern bir kent. Eski kent ise tarihsel dokuya zarar verilmeden korunuyor. Öyle ki, insan eski kentte dolaşırken, Karahanlılar dönemindeki günlük yaşamın nasıl olduğunu bile gözünde canlandırabiliyor. Bu sokaklarda gezerken, Kaşgarlı Mahmut gibi Yusuf Has Hacip'le de karşılaşıvereceğini sanmak için çok işlek bir hayal gücüne sahip olmak gerekmiyor.
Ne var ki, aynı mekânda olsak da, farklı zamanlardayız. Biz Yusuf'la ancak, "Dileğim, benden sonra geleceklere kalacak bir söz söylemekti" diyerek yazdığı eseri sayesinde zamanı aşabildiği için karşılaşabiliyoruz. Ölümlü bedeninin defnedildiği yerde manevi huzuruna çıkmak da onunla karşılaşma duygusunu güçlendiriyor.
İşte türbenin bulunduğu alandayım. Birazdan içeri gireceğim. Ama önce çevreme ve yapının dışına bakmak istiyorum.
İBNİ SİNA İLE KAŞGARLI MAHMUT'U TANIDI MI?
Günümüzden yaklaşık bin yıl önce, 1019 yılında, Karahanlı hâkimiyeti altında bulunan Balasagun kentinde dünyaya gelen Yusuf, önceleri doğduğu kentin adına izafeten "Balasagunlu Yusuf" diye anılmış. Zamanında geçerli olan bilim dallarında uzman kişilerden ders almış. Arapça ve Farsça öğrenmiş. Aristo ve Eflatun'un fikirlerinden etkilenen Farabi ve İbni Sina'nın kitaplarından yararlanmış. Çağdaşı olan İbni Sina ile tanışmış olabileceği tahmin ediliyor.
Yusuf, Kutatgu Bilig'i, Balasagun'da yazmaya başlamış. 1068'de doğduğu yerden ayrılıp o zaman Doğu Karahanlı Devleti'nin merkezi olan Kaşgar'a gitmiş. Orada birbuçuk yıl çalışıp tamamladığı eserini Hakan Buğra Karahan Ebu Ali Hasan'a sunmuş.
Neden Balasagun'dan ayrıldığı bilinmiyor. Çağdaşı olan ve muhtemelen tanışmış olabileceği Kaşgarlı Mahmut gibi, acaba o da bir entrika nedeniyle mi memleketini terketti? Ama tahta geçecekken bilgin olan Kaşgarlı Mahmut'un tersine o, bilgin olduğu için hükümdar tarafından has hacip yapılıp devlet yönetimine geldi.
MUHTEŞEM TÜRBE
Alanı caddeden ayıran kapıdan içeri girince kendimi büyük bir bahçede buluyorum. Karşımda, türbe avlusunun cümle kapısı var. Bölge mimarisinin özelliklerini yansıtan kapının alınlığında bir kitabe, iki yanında küçüçük kuleler var. Arkasında türbe yapısının kubbesi görünüyor. Cümle kapısına ulaşan yolun iki yanına çiçek saksıları dizilmiş. Yolun iki tarafında ağaçlar var.
Kapıdan avluya giriyorum. Karşıma türbenin yapısı çıkıyor. Yapının giriş kapısı, cümle kapısından çok daha görkemli. Büyük yapı belli ki sadece sanduka odasından ibaret değil. Mavi çinilerle kaplı muhteşem yapıya, yedi basamakla çıkılan kapıdan giriyorum.
İçeri adımımı atınca karşıma beyaz alçıtaşından yapılmış büyükçe bir büst çıkıyor. Bu, ellerinde Kutatgu Bilig'i tutan Yusuf Has Hacip. Binanın başka bir yerinde daha sonra, bilgini eski Kaşgar'da ayakta gösteren yağlıboya bir resmine rastlıyorum.
"ÇİN VE MAÇİN HÂKİMLERİ ÖVMÜŞTÜR"
Yusuf Has Hacip'in 11. Yüzyılın ikinci yarısında yazdığı eseri Kutatgu Bilig bir süre sonra unutulmuş ve kaybolmuş. Bundan sonra, eserin içeriğini anlayabilenler tarafından iki kez gün ışığına çıkarılmış.
Her bulunuşunda, eserle ilgili bilgi vermek için ayrı bir önsöz yazılmış. Bunlardan ilki, muhtemelen yazılışından 100-200 yıl sonra, kimliği bilinmeyen bir kişi tarafından kitaba eklenmiş. Önsözdeki abartılı ifadeler nedeniyle, bunun Balasagunlu Yusuf tarafından yazılmadığı tahmin ediliyor. Burada yazar ve eseri hakkında bilgi veriliyor. Önsözde şu türden ifadeler var:
"Çin ve Maçin hakimlerinin hepsi bunun güzelliğini övmüştür. Türk, Çin ve bütün Maşrık illerinde bunun gibi başka bir kitap yoktur."
"Çinliler ona, Edeb'l-Mülûk derler. Maçinliler, Enîsu'l-Memâlik diye adlandırırlar."
REHBER ASIMGÜL
Türbe alanına girdiğimden beri bana bir rehber eşlik ediyor. 30 yaşındaki rehber hanımın adı Asımgül Abdülkerim.
Bana Yusuf Has Hacip ve eseriyle ilgili bilgi veriyor. Uygur lehçesiyle anlattıkları kulağımıza yabancı gelmiyor. Türkiye Türkçesi'nin imlâsına göre yazılınca, sözcükleri pek fazla değiştirmeden de anlaşılır hale geliyor:
"Uygur halkının 11. asırda yaşayan büyük alimi, mütefekkir şairi Yusuf Has Hacip, Miladi 1019 yılında Balasagun'da doğmuştur. Yaratıcı faaliyetini Kaşgar'da yürütmüştür."
"Miladi 1069-1070 yılında eski Uygur dilinde 13 bin 290 mısralık tipik destan Kutatgu Bilik'i yazıp 18 ayda tamamlamıştır."
"Destan yazılınca, müellif onu Karahanlılar hükümdarı Tavgaç Buğra Karahan Ebu Ali Hasan'a takdim kılmıştır. Tavgaç Buğra Han müellife Has Haciplik unvanını vermiştir."
"Kutatgu Bilig destanı çok hacimli bedii bir eserdir. Öyle ki, o devirdeki tarih, siyaset, içtimaiyat, maarif, felsefe, matematik, astronomi, askerlik ve milli tababet mevzularının özünü bir araya getiren şanlı bir ilmi eser olup Çin milletlerinin medeniyet hazinesindeki paha biçilmez bir mücevherdir."
"Yusuf Has Hacip Miladi 1085 yılında 67 yaşında Kaşgar'da vefat etmiş, burada Karahanlı hakanlarının kabristanına defin kılınmıştır."
ÖZGÜN NÜSHA HANGİ ALFABEYLE YAZILDI?
Mesnevi nazım biçiminde ve Karahanlı lehçesiyle kaleme alınan Kutatgu Bilig'in aslının hangi alfabeyle yazıldığı bilinmiyor.
Bilinen üç nüshasının biri Uygur harfleriyle, ikisi de Arap harfleriyle yazılmış. "Herat Nüshası" adıyla bilinen ilk nüsha, Arap harfleriyle yazılmış bir yazmadan Uygur harflerine çeviriyazıyla istinsah edilmiş. Önce Tokat'ta görülen bu nüsha, Fatih Sultan Mehmet döneminde, Uygur kâtiplerinden Abdürrezzak Bahşı için Fenarîoğlu Kadı Ali tarafından İstanbul'a getirilmiş. Fatih Sultan Mehmet'in hocası Hayrettin Efendi'yle ilişkili olan Hoca Hacı Dellal, bunu komşusu Nalbant Hamza'dan almış. Yıllar sonra Avusturyalı bilim adamı Joseph von Hammer-Purgstall, sahafların bilgisizliğinden yararlanarak 1796'da eseri yok pahasına satın almış ve Viyana Sarayı kitaplığına götürmüş. Nüshanın ilk yayınını Macar Türkolog Arminius Vambery yapmış. İkinci yayını ise Alman asıllı Rus bilim adamı Wilhelm Radlof tarafından yapılmıştır.
"Mısır Nüshası" adıyla bilinen ikinci nüsha Kahire'de Hıdiv Kütüphanesi'nin Alman müdürü Moritz tarafından 1896'da bulunmuş. Kitabın sayfaları bodrum katındaki dağınık yapraklar ve kitap yığınları arasından toplandığı için bazı bölümleri eksiktir.
KORUYANLARA TEŞEKKÜR
Rehber Asımgül Abdülkerim, bilgi vermeye devam ediyor. Türbe, Kültür Devrimi yıllarında zarar görmüş. Ama 1986 yılında onarılarak eski haline getirilmiş.
Şimdi eski planına uygun olarak pırıl pırıl yapılmış olan binada, sanduka odasının yanı sıra başka bölümler de var. Aslında buraya sadece türbe demek doğru değil; Yusuf Has Hacip Müzesi olarak adlandırılması daha yerinde olurdu.
Binanın bütün görkemiyle çağın gereklerine uygun olarak korunmasını sağlayan yetkililere hepimizin teşekkür borcu var.
KUTATGU BİLİG YAYINLARI
Kutatgu Bilig'in Arap harfleriyle yazılmış olan üçüncü nüshası "Fergana Yazması" olarak biliniyor. Nüshalar içinde en yetkini olan bu yazma, 1914 yılında Zeki Velidi Togan tarafından bulunmuş ve Ruslara tanıtılmış. Sonra tekrar ortadan kaybolan nüsha, 1924 yılında Buharalı öğretmen Fitnat Hanım tarafından yeniden bulunmuş. 1934 yılında Sovyet Bilimler Akademisi, bu nüshanın fotokopisini Türk Dil Kurumu'na armağan etmiş. Bu yazma şimdi Özbekistan'ın başkenti Taşkent'te bulunuyor.
Kutatgu Bilig'in tıpkıbasımı üç cilt olarak yapılmış. Viyana Nüshası 1942'de, Fergana Nüshası 1943'te, Mısır Nüshası da yine 1943'te yayınlanmış. Ama en önemli çalışma, Reşit Rahmeti Arat tarafından yapılmıştır. Ünlü dilbilimci, bu üç nüshanın karşılaştırmalı metnini 1947'de yayınlamış. Fişlerle yaptığı çalışmalar da diğer bilim adamları tarafından tamamlanarak yayınlanmıştır.
RUHUNA EL FATİHA!
Bir süre Yusuf Has Hacip'in huzurunda yalnız kalıp sessizce onu düşünüyorum. Daha sonra içeri başka ziyaretçiler de geliyor. Bazıları ellerini açıp Yusuf Yas Hacip için dua ediyor. Ben de onlara uyarak ellerimi açtım. İçimden ona bize verdiği kültür hazinesi için bir kez daha teşekkür ettim. Yabancı olduğumu anlayan ziyaretçilerden bazıları, ellerimi açtığımı görünce nereli olduğumu sordu. Türk olduğumu söyledim. Birkaç kişi elimi sıktı.
ÇİN, HİNT, İRAN ETKİSİ
Kutatgu Bilig'de yer alan karakterlerden her biri, bir değeri temsil eder; her birinin toplumsal bir rolü vardır. Hükümdar Gündoğdu, hukuku; Aydoğdu, mutluluğu; Övülmüş, bilgeliği; Uyanmış, akıbeti temsil eder.
Eserin yazımında Çin, Hint ve İran etkilerinin olduğu çeşitli araştırmacılarca vurgulanıyor. Örneğin, Profesör Saadet Çağatay, Uyanmış'ın Budist olduğu görüşündedir. Daha önce Profesör Fuat Köprülü de eserin İran Şehnamesi göz önünde tutularak yazıldığı kanısını ifade etmiştir.
Yusuf Has Hacip'in kendini Kutatgu Bilig'deki bilge Uyanmış ile özdeşleştirdiği ve onun ağzından konuştuğu söylenir. Eserdeki Övülmüş, hükümdar tarafından zekâsı ve bilgisi nedeniyle vezir yapılmıştır. Balasagunlu Yusuf da, Kutatgu Bilig'i Tavgaç Buğra Karahan'a sunduktan sonra hakan tarafından başvezir anlamına gelen has haciplik makamına getirilir.
TEKRAR ZİYARET KISMET OLACAK MI?
Sanduka odasından çıkmadan önce çevreme iyice bakınıyorum. Mavi desenli çiniyle kaplanmış bir yükseltinin üzerindeki sandukanın üzerine güzel işlemeli bir örtü serilmiş.
Taş duvarlara hem Arap harfli, hem de artık kullanılmayan Latin harfli Uygur yazısıyla Kutatgu Bilig'den cümleler alınmış. Her cümlenin kitaptaki yerini gösteren numarası da verilmiş. Birinde şöyle deniyor: "Konuşsa onarır kişi öz işi, ökünçlük olur ki konuşmaz kişi." Buradaki "ökünçlük", üzüntü anlamına geliyor.
Ben de binadaki başka bölümleri de gezdikten sonra yavaş yavaş ayrılma zamanının geldiğini hissederek içimde bir "ökünçlük" duygusu oluştuğunu farkediyorum.
Asımgül hanıma ziyaretçi sayısının fazla olup olmadığını soruyorum. Günde yaklaşık 50 kişinin geldiğini, kimi günler daha kalabalık olduğunu söylüyor. Türkiye'den de bazı politikacılar gelmiş.
Resim çektikten sonra Asımgül Abdülkerim'e teşekkür edip ayrılıyorum. Giderken birkaç kez arkama dönüp binaya yeniden bakıyorum. Acaba buraya bir daha gelip Yusuf Has Hacip'i tekrar ziyaret etmek kısmet olacak mı? Olmasa bile, en az bir kez gelebildiğim için kendimi talihli sayıyorum.
ÇİN'DE "KUTATGU BİLİG BİLİMİ"
Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra Kutadgu Bilig hakkında yoğun derleme ve araştırma çalışmaları yapıldı. 1979'da "Kutadgu Bilig'den Seçmeler", Çince olarak yayımlandı. Kitabın tamamının çağdaş Uygurca çevirisi 1984'te, Çince çevirisi ise 1986'da basıldı.
Artık kapsamlı bir "Kutadgu Bilig Bilimi" oluşturulan Çin'de, 1986 ve 1989'da Kaşgar'da iki kez Ulusal Kutadgu Bilig Semineri düzenlendi. Ayrıca Kutadgu Bilig Araştırma Derneği kuruldu.
TÜRK DİLLERİ KONUŞANLARIN KONFÜÇYÜS'Ü
Daha sonra görüştüğüm Kaşgar Tanıtım Ofisi'nin bir yetkilisi, Yusuf Has Hacip'i ziyaret ettiğimi bildiği için, onun hakkında "Uygurların Konfüçyüsü'dür" değerlendirmesini yaptı. Tabii Yusuf Has Hacip sadece Uygurların değil, Türk dilleri ve lehçeleri konuşan bütün halkların bilgesidir. Aradaki yaklaşık 1600 yılı aşkın zaman farkını saymazsak belki bilgelikleri itibarıyla benzetilebilirler.
Ama iki bilginin yaşamöykülerinde önemli farklar da var. Örneğin, Konfüçyüs fikirlerini hükümdarlara benimsetip uygulamak için devletten devlete gezmiş, ama başarılı olamamış. Yusuf ise Balasagun'dan çıktıktan sonra eserini tamamlayınca başvezir olarak devlet yönetimine birinci derecede sorumluluk almış. Ayrıca, Konfüçyüs düşüncesi Çin'in toplumsal gelişmesinde çok önemli rol oynamış. Bizde ise Yusuf Has Hacip'in adıyla anılan bir düşünce akımı olmamış.
Ama onun Konfüçyüs ile kıyaslanması gene de güzel. Bugün mezarları Çin Halk Cumhuriyeti'nin Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi sınırları içinde olan Kaşgar'da bulunan iki büyük bilgin, Türkiye ile Çin'i birbirine bağlayan bilgelik köprüsü olarak görülmeli. Yusuf Has Hacip, bizim olduğu kadar farklı milliyetlere mensup bütün Çin halkının da... Konfüçyüs, Çin'in olduğu kadar bizim de...
Yusuf Has Hacip 317 numaralı öğüdünde şöyle diyor: "Akıl senin için iyi ve yeminli bir dosttur; bilgi senin için çok merhametli bir kardeştir."
Cümlemize, Yusuf Has Hacip'in Kutatgu Bilig'i sayesinde yüzyılları aşıp gelen bilgelik pınarından beslenmek nasip olsun.