CRI Hakkında | Eski Versiyonumuz
[Beijing'de Zaman] Kaşgarlı Mahmut'un huzurunda
  2009-09-02 17:56:51  cri
    Rivayet odur ki, İslam Peygamberi Hz. Muhammed ondan "Evvel men Eslame min et-Turk" diye söz etmişti. Yani, "Türklerin arasında ilk İslâm olandı…"

    SATIK BUĞRA HAN

    İnanışa göre, Hz. Muhammed Miraç gecesinde kanatlı atı Burak'ın sırtında semaa yükseldiği zaman, gök katlarında kendinden önceki Peygamberleri görür. Bunlar arasında birini tanıyamaz ve kim olduğunu Cebrail'e sorar. Cebrail cevap verir: "Bu Peygamber değildir. Sizin vefatınızdan üç asır sonra dünyaya inecek olan bir ruhtur. Türkler arasında sizin dininizi yayacak olan bu ruh Abdülkerim Satuk Buğra Han adını alacaktır."

    Hz. Muhammed yeryüzüne döndükten sonra, İslamiyet'i Türkler arasında yayacak olan bu ruh için her gün dua eder. Yakın arkadaşları da bu ruhu görmek ister. Bunun üzerine, Peygamber dua eder ve Türk başlıkları takmış, silahlı kırk atlı görünür. Abdülkerim Satuk Buğra Han ve arkadaşları selam verip uzaklaşırlar. Bu olaydan üç asır sonra Satuk Buğra, Kaşgar hanının oğlu olarak dünyaya gelir.

    YERLİ YERİNDE DURUYOR MU?

    Ben de Kaşgar'a uçakla geliyorum. Çince adıyla Kashi olarak anılan Kaşgar kenti Çin'in Han hanedanı döneminde kurulmuş. Karahanlılar hanedanından Satuk Buğra Han, kentin ilk Müslüman hükümdarı olmuş. Çin Halk Cumhuriyeti'nin Xinjiang-Uygur Özerk Bölgesi'nin batısındaki bu kenti, yetiştirdiği tarihi şahsiyetlerden dolayı çocukluğumdan beri merak ederdim.

    Acaba tarihi Kaşgar yerinde duruyor mu? Yoksa gökdelenleriyle, otoyollarıyla eskiyi silip süpüren modern yaşamın kurbanı mı oldu?

    Havaalanından çıkıp bizi kente götürecek olan otobüse binerken kendime "Sabret, az sonra göreceksin" dedim.

    KADERDE HAKANLIK DEĞİL, BİLGİNLİK VARMIŞ

    Karahanlı hanedanından Muhammed Yağan Tigin, 18 aylık kısa hakanlık döneminden sonra tahtı kendi isteğiyle şehzadelerinden Hüseyin Emir Tigin'e devretmek ister. Devir-teslim için Kaşgar'da büyük şölenler hazırlanır, davullar vurulur, kösler dövülür.

    Ama Yağan Tigin'in eşlerinden Hanısı, hakanın bu kararından memnun değildir. Tahta kendi oğlu İbrahim'i geçirmek istemektedir.

    Amacına ulaşmak için bütün şehzadeleri zehirletir.

    Ölenler arasında Emir Tigin de vardır. Bu saray darbesiyle İbrahim'in hakan olması üzerine, Emir Tigin'in oğullarının da hayatı tehlikeye girer. Ama oğullarından Mahmut kendini tuzaklardan kurtararak başka diyarlara gider. İbrahim Han'ın adamları onu her yerde aradıklarından sık sık yer değiştirmek zorundadır.

    KARAHANLILAR'DAN KALAN BİNA VAR MI?

    Arabamız Kaşgar'a girince çevreme bakınıyorum. Kenti ikiye bölen bir nehrin üzerinden geçiyoruz. Bunun Tümen nehri olduğunu daha Kaşgar'a gelmeden biliyordum.

    Nehrin iki yanına hızla göz atıyorum. Her iki yakada da eskiden kalma olduğu besbelli evler var. Ama acaba Karahanlılar zamanından herhangi bir bina ayakta mıdır?

    BAĞDAT HALİFESİNE TAKDİM

    O entrika olmasaydı sırası gelince Karahanlı hakanı olarak tahta çıkacak olan Mahmut, kendi döneminin olanakları içinde çok iyi eğitim görmüştü. Ama şimdi kaderi onu Orta Asya'yı boydan boya dolaşarak kentten kente, köyden köye, obadan obaya, oymaktan oymağa götürür. Bu yolculukları sırasında 30'dan fazla Türk lehçesini ve ağzını öğrenir. Bu arada gittiği yerlerde karşısına çıkan çeşitli medreselerde birçok âlimden feyiz alır. Çok iyi Arapça ve Farsça da öğrenmiştir.

    Sonunda kader yolunu Bağdat'a çıkarır. Burada da bilimsel çalışmalarına devam eder. Çalışmalarının sonuçlarını iki kitapta toplar. Bunlardan birine "Kitab-ı Cevahirü'n-Nahv fi Lugati't-Türk", ötekine de "Divan-ı Lügat it-Türk" adını verir.

    Bu ikinci kitabının kendi elinden çıkmış yazmasını, Miladi 1266 yılında müstensih Muhammed bin Ebu Bekir ibn Ebi'l-Feth es-Sâvî ed-Dimaşki'ye teslim eder. Amacı, eseri zamanın Abbasi Halifesine takdim etmektir. Müstensih, temize çekme işini 1 Ağustos 1266 Pazar günü tamamlar.

    DAĞLAR YERİNDE, YA EVLER?

    Büyük bilgin Kaşgarlı Mahmut'u yetiştiren kent bugün Xinjiang-Uygur Özerk Bölgesi'nin en büyük vilayetlerinden birinin merkezi. Kuzeyinde Tanrı Dağları, batısında Pamir yaylası, güneyinde 8611 metreyle Everest'ten sonra dünyanın ikinci en yüksek noktasını barındıran Kunlun Dağları ve doğusunda Taklamakan çölü bulunan Kaşgar vilayetinde 11 ilçe bulunuyormuş ve 3.5 milyon nüfusu varmış. Kaşgar kentinin nüfusu 300 bin kadarmış. Bu bilgileri Kaşgar Tanıtım Ofisi'nin yayınladığı bir boşürden okuyorum.

    Bu bilgileri aldığım iyi oldu, ama benim bilmek istediğim başka… Tanrı ve Kunlun Dağları ile Pamir Yaylası milyonlarca yıldır orada duruyor. Fakat Kaşgarlı Mahmut'un doğup büyüdüğü, çocukken oynadığı sokaklar, benzerlerinden birinde oturduğu o evler de acaba yerli yerinde duruyor mu? Bunları görebilecek miyim?

    KAYIPLARA KARIŞTI

    Kaşgarlı Mahmut'un "Divan-ı Lügat it-Türk"ü daha sonraki dönemlerde birçok bilgin tarafından kullanılır. Antepli Aynî diye de bilinen Bedreddin Mahmut "İkdü'l-Cuman fi Tarih-i Ehli'z-Zaman"da, Kâtip Çelebi de "Keşfü'z Zünun" da bu eserden söz eder. Bilenler, Kaşgar'dan Mısır'a göç eden Alim İbni Muhammed ve Ebu Hayvan'ın yazdıklarından da Divan'ı görüp okuduklarının anlaşıldığını söylüyor. Ama sonar, yıllar, yüzyıllar boyu eseri gören olmaz.

    Kitap meraklıları Divan'ın varlığından başka kitaplarda söz edilmiş olması dolayısıyla haberdardır. Ebediyen yok olduğu ve artık bulunamayacağı sanılır.

    TARİHİN İÇİNDE

    İşte eski Kaşgar kentindeyim. Evet, ilk izlenimim doğruymuş. Ortaçağ Kaşgar'ı daralıp genişleyen, zigzaglar yapan, kâh yokuş aşağı inen, kâh yokuş yukarı çıkan sokaklarıyla yerli yerinde duruyor. Karahanlı hanedanı zamanından kalma kimi binalar bile korunmuş.

    Bu sokaklarda dolaşırken ister istemez aklımdan geçiyor: Kaşgarlı Mahmut da çocukken bu sokaklarda koşup oynamıştı. Suyunun bir kaynaktan geldiğini öğrendiğim şu çeşmeden belki o da şimdi benim yaptığım gibi iki elini birleştirip avucuna doldurduğu suyu içmişti. Medreseye giderken belki şuracıktaki sokaktan köşeyi dönüp yokuş aşağı inivermiş, şu evlerden birinde geceleri sabahlara kadar kandil ışığında kitap okumuştu.

    YÜZYILLAR SONRA

    Eski Maliye Nazırlarından Nafiz Beyin akrabası olan yaşlı bir hanım, satılması için Sahaflar Çarşısı'nda Burhan Bey'in dükkânına bir kitap bırakır. Burhan Bey'in dükkânına sık sık gelenler arasında araştırmacı ve tezkire yazarı Ali Emiri Efendi de vardır.

    Büyük kitap dostu Ali Emiri Efendi bir gün yine Sahaflar Çarşısı'na uğradığında Burhan Bey önüne bazı kitaplar getirir. Birkaç kitabı kısa süreyle inceleyip bırakan Efendi, başka bir kitap alır. Birden kalbi hızlı hızlı çarpmaya başlar. Ama heyecanını belli etmemeye çalışır. Ellerinde bir hazine tutmaktadır.

    Engin bibliyografya bilgisine sahip olan Ali Emiri Efendi, Antepli Aynî ve Kâtip Çelebi söz ettiği için bu kitaptan haberdardır. Ebediyen kayıplara karıştığı sanılan bu değerli eseri şimdi ellerinde tutmaktadır. Titreyen elleriyle son sayfaya bakınca ketebe kaydında müstensihin künyesini ve istinsahı tamamladığı tarihi görür.

    Bu Kaşgarlı Mahmut'un "Divan-ı Lügat İt Türk" adlı eseridir.

    ESKİYİ YUTMAYAN YENİ

    Kaşgar'da gezerken orada Mahmut'un dolaştığını hissedebilmek için eski kentin böyle güzel korunabilmiş olması gerekiyor. Xinjiang bölge hükümeti ve Kaşgar vilayeti gerçekten de çok takdir edilecek bir çabayla tarihsel mekânların korunması için canla başla çalışıyor.

    Tabii Kaşgar'ın sadece eskiden ibaret kalması beklenemez. Elbette çağdaş yaşamın gereklerine de ayak uyduracak. Ama bunu tarihi yok etmeden yapmayı başarıyorlar. Bir yandan eski kentin dışında yepyeni bir Kaşgar kurulmuşken, bir yanda da tarihi Kaşgar, özgün dokusuna zarar verilmeden onarılıyor.

    33 LİRAYA ALINAN HAZİNE

    Ali Emiri Efendi kitabı 30 liraya satın alır. O kadar memnun olmuştur ki, Burhan Bey'e 3 lira da bahşiş verir. Kitabın bu nüshası bundan sonra "Ali Emiri Efendi Yazması" adıyla tanınır.

    El yazması nüsha 638 sayfadır. Yaklaşık 9 bin Türkçe kelimenin ve cümlenin Arapça ve başka dillerdeki ayrıntılı açıklamalarını içerir. Ayrıca Türkçe konuşan halkların tarihine, coğrafi yayılımına, boylarına, lehçelerine ve yaşam tarzlarına ilişkin kısa bir önsözü vardır. Bu konularda metin içine serpiştirilmiş bilgiler de içerir.

    EDEBİYATSEVERLERİN HACCI

    Kaşgar deprem bölgesinde olduğu için eski kentteki yapılar, içinde oturanların can güvenliği açısından büyük bir tehlike oluşturuyor. Yönetim, bu binalarda oturanlara iki seçenek sunmuş. İsterlerse hiçbir ödeme yapmadan, başka bir yerde yeni inşa edilen apartman dairelerine taşınabilir ve bu dairelerin sahibi olabilirler; isterlerse, yine ceplerinden hiç para harcamadan eski evlerinin depreme dayanıklı bir şekilde planı korunarak onarılmasını tercih edebilirler.

    Çoğu ev sahibi ikinci seçeneği tercih etmiş. Biz yeni evlere taşınanları da, onarılmış eski evlerinde oturanları da ziyaret ettik. Eski kentin bir bölümünde onarım çalışmaları hâlen sürüyor.

    Yeni eve taşınıp eski yerini bırakanların evleri onarılıp tarihsel mekânda konaklama tesisine dönüştürülüyor. Karahanlılar zamanından kalma bir mahallede Satık Buğra Han'ı ve Kaşgarlı Mahmut'u düşünüp "Divan-ı Lügat'it Türk"ten birkaç sayfa okumak, her edebiyatseverin yaşamak isteyeceği bir deneyim olurdu.

   TÜRKOLOJİDE ÇIĞIR AÇAN KİTAP

    "Divan-ı Lügat İt Türk"ün bulunduğu haberi kısa süre içinde yayılır. Başta Ziya Gökalp ve Fuat Köprülü olmak üzere zamanın aydınları kitabın yayınlanmasını ve araştırmaya açılmasını ister. Ama Ali Emiri Efendi buna yanaşmaz. Macarların ve Fransızların kitabı satın almak için teklif ettikleri astronomik rakamları da hiç düşünmeden reddeder. Fakat Sadrazam Talat Paşa'nın elini öpüp rica etmesiyle yayınlanmasına razı olur. Daha sonra kitabı, binlerce başka el yazması ve on binlerce matbu eserle birlikte, Türk milletine karşılıksız olarak armağan edecektir.

    MAHMUDİYE TÜRBESİ'NE DOĞRU

    Gezi programımızda yokmuş, ama Kaşgar'a gelip de "Divan-ı Lügat it Türk"ün yazarını ziyaret etmeden gitmek olur mu? Buralara kadar gelen birinin Kaşgarlı Mahmut'un türbesine gitmemesi, imanı kavi bir Müslüman'ın Suudi Arabistan'ın Mekke ve Medine kentlerine gidip de kutsal mekânlara uğramaması kadar affedilmez bir davranış olurdu.

    Bizi ağırlayan görevlilere bu ziyaretin benim için ne kadar önemli olduğunu anlatıyorum. Hiç üstelememe gerek kalmadan şoförüyle birlikte cip tipinde özel bir araba tahsis ediyorlar. Kaşgarlı Mahmut'un türbesi, şehir merkezinin dışında, Çince adı Shufu olan Kuna Şehir ilçesinde, Opal nahiyesinde bulunuyormuş. Oraya gideceğiz.

    Arabamız yola çıkıyor. 20 dakika kadar düzgün yolda süratle ilerledikten sonra bir köy yoluna sapıyoruz. Yolumuz ağaçlıklı, zaman zaman evlerin arasından geçen, ama kasisli, sarsıntılı bir yol. Neden arazi arabası verdiklerini şimdi anlıyorum. 15-20 dakika kadar da böyle gittik. Tahminimce Kaşgar'dan 45-50 kilometre uzaklaştıktan sonra Opal'e geldik. Köyün içinde bir süre ilerledikten sonra yokuş yukarı bir yerde durduk.

    Burası Mahmudiye türbesinin bulunduğu geniş, ağaçlıklı alanın girişi…

    "TÜRKOLOJİNİN BABASI"

    Kilisli Rıfat Bey'in denetimi altında yapılan çalışma sonucunda "Divan-ı Lügat it Türk" 1915-1917 yılları arasında üç cilt olarak yayınlanır ve hemen bütün dünyadaki Türkologların ilgisini çeker. Kaşgarlı Mahmud'un bu eserinin keşfedilmesi ve yayımlanması Türkoloji tarihinde yeni bir çığır açan olağanüstü bir gelişme olur. Büyük Türkolog Wilhelm Radloff daha sonra Kaşgarlı Mahmut için "Türkoloji'nin babası" diyecektir

    KAŞGARLI'NIN YÜZÜ NASILDI?

    Karşımda Kaşgarlı Mahmut'un yüksek bir kaidede duran bir boy heykeli var. Güneş gözümü aldığı için hangi maddeden yapıldığını anlayamıyorum. Ama alçıtaşına benziyor. Başında sarığıyla Kaşgarlı Mahmut, geniş ağaçlıklı külliyeye daha girerken bile ziyaretçilerde derin bir saygı uyandırıyor.

    Girişten sonra yolumuz hep yokuş yukarı… Ağaçların arasında küçük derecikler halinde sular şırıldıyor. Açıklık bir yere geldiğimizde 65-70 yaşlarında, ufak tefek bir adam karşılıyor bizi.

   "Selam aleyküm"

    "Aleyküm Selam"!

    Uygurcayı anlamakta pek zorlanmıyorum artık. Yasin Osman Kerim, külliye içindeki Cuma Beşciz Camisi'nin müezziniymiş. Önce camiyi gösterdi, sonra türbeyi ve çevresini gezdirmeyi teklif etti. Onun rehberliğinde tırmanmaya devam ediyoruz. Etrafı kavak, çınar ve söğüt ağaçlarıyla çevrili bir yere geldik. Türbe işte burada…

    Yasin amca içeri girmem için kenara çekilerek eliyle yol gösterdi. Ayakkabılarımı çıkarıp kenara koydum ve binaya girdim. Bina Kaşgarlı'nın öğrencileri tarafından yapılmış ve şimdiye kadar dört kez yenilenmiş.

    Türbeye girişte Kaşgarlı Mahmut'u çalışırken gösteren büyük bir resim var. İçeride yağlı boyayla yapılmış başka bir resmi daha bulunuyor. Bu resimde yüzü daha değişik görünüyor. Kim bilir hangisine daha çok benziyordu? Heykeldeki yüzü ise daha da başkaydı. Büyük bilginin gerçek yüzü nasıldı acaba?

    Türbeye girince sağ tarafta sanduka odası var. Sanduka yüksekçe bir platformun üzerine yerleştirilmiş. Çok iyi bakılıp koruduğu belli oluyor.

    "CEVAHİR" DE BULUNACAK MI?

    Kaşgarlı Mahmud'un Divan-ı Lügat it Türk'ten önce yazdığı "Kitab-ı Cevahirü'n-Nahv fi Lugati't-Türk", bugünkü Türkçesiyle "Türk Dilinin Sözdizimi Cevherleri" adlı kitabı hâlâ kayıp. Birçok Türkolog bu kitabı çeşitli kütüphanelerde bulma umuduyla tozlu raflar arasında uzun zaman geçirmiş. Kutatgu Bilik'i yayına hazırlayan Reşit Rahmeti Arat da her Anadolu gezisine bu kitapla karşılaşma umuduyla çıkarmış. Kaşgarlı Mahmut'un doğumunun 1000. Yılı dolayısıyla, bu kitabı bulana 1000 altın ödül konmuştu. Kim bilir, belki Xinjiang'da bulunur.

    KORUYANLAR SAĞOLSUN

    Yasin amca sandukanın üzerinde bulunduğu yükseltinin yanına çöküp dizlerinin üzerine oturdu. Böyle oturmaya pek alışık olmasam da ben de aynısını yaptım. Ellerini dua için açtı. Ben de açtım. "Elhamdülllahi rabb el alemin" diyerek Fatiha okumaya başladı. Ben de içimden ona eşlik ettim. Çocukken anneannem öğretmişti. Sözcüğün bilinen anlamıyla dindar olmasam da, dilimiz ve kültürümüz açısından çok şey borçlu olduğumuz bu büyük Ortaçağ İslam bilginine saygılarımı İslami usulle sunmayı yerinde bir davranış olarak gördüm.

    Fatiha bitti. Yasin amca benim bilmediğim başka dualara geçti. Ben de içimden bize bıraktıkları için Kaşgarlı Mahmut'a teşekkür ettim. Huzurunda saygıyla oturdum.

    O anda biri neler hissettiğimi sorsaydı. Herhalde söyleyecek hiçbir şey bulamazdım. İnsan çok yoğun duyguların etkisi altındayken böyle oluyor.

    Yasin amca duayı bitirdi, beraber ellerimizi yüzümüze sürdük ve o çıktı. Ben odadan çıkmadan yüzümü sandukaya dönüp bir süre daha orada durdum. Yaşlı müezzin beni odanın dışında bekledi. Sanduka odasına eşiyle birlikte genç bir kadın girene kadar orada durdum. Sanduka odasından çıkınca türbenin müze olan bölümlerini gezmeye başladık. Dış duvarlar gibi iç duvarları ile oda ve salon tavanları da Uygur sanatına özgü bezemelerle süslenmiş. İçimden, bu önemli mekânın böyle korunması için çaba harcayan kurumlara teşekkür ettim.

    Sanduka odasının yanında Kuran okumak için bir oda var. Yan taraftaki odada Kaşgarlı Mahmut'un kitapları, yazıları bulunuyor. Camlı bir bölme içine de "Divan-ı Lügat it Türk"ün bazı baskıları konmuş. Bunlar arasında yazma nüshanın tıpkıbasımı ile Türk Dil Kurumu tarafından yapılmış üç ciltlik Türkçe baskısını da gördüm.

    CEVAHİR NE IŞIKLAR SAÇACAK

    Acaba Ali Emiri Efendi'nin manevi torunlarından birine, günün birinde "Kitab-ı Cevahirü'n-Nahv fi Lugati't-Türk"ü bulmak kısmet olacak mı?

    Bulunmaz sanılan ne eserler yüzyıllar, binyıllar sonra yeniden gün ışını gördü. Cevahir de bulunduğunda bilim dünyasına kim bilir ne ışıklar saçacak.

    BEN DE MÜRİDİNİM İŞTE KAŞGARLI

    Sonunda türbeden çıktık. Yasin amca gene önde, beni 100 metre kadar ileride daha da yokuş bir yere doğru götürüyor. Tepeyi çıktık. Burasının Kaşgarlı Mahmut'un medresesinin kalıntısı olduğunu söyledi. Biraz ileride dizi dizi mezarlar vardı. Bunların kim olduğunu sordum. Ama verdiği cevabı tam olarak anlayamadım. Söylediklerini çok yanlış anlamadıysam o mezarlarda Mahmudiye medresesinde yetişen önemli zevat yatıyor olmalı.

    Gözlerimi kaldırıp uzaklara baktım. Bir medrese ancak kadar güzel bir yere kurulabilirdi. Batı-kuzeybatı istikametinde Tanrı Dağları ile Pamir yaylasının birleştiği nokta görünüyor. Batan güneşin turuncu-kırmızıya boyamaya başladığı gökyüzünün altında mavi-mor dağlara Mahmudiye Medresesi'nden bakıyorum. Bir zamanlar Mahmut da 97 yaşında ölene kadar, öğrencileriyle bu yöne bakıp bu renkleri görmüştü.

    Çocukluğumdan beri dile meraklı bir insan olarak ben de kendimi Kaşgarlı Mahmut'un bir öğrencisi olarak görüyorum. Karşımdaki yüce dağlara bakarken aklıma Nazım Hikmet'in çocukken Mevlana için yazdığı bir şiir geldi. Şairden izin alıp, ismini zihnimde değiştirip içimden söyledim:

    "Sararken alnımı yokluğun tacı

    Silindi gönülden neşeyle acı

    Kalbe muhabbette buldum ilacı

    Ben de müridinim işte Kaşgarlı"

İlgili Haberler
Yorumunuzu Gönderin
Çin-Türkiye ilişkilerinde yeni kilometre taşı
Çin-Türkiye ekonomik ilişkilerinde yeni bir dönem başlıyor. Türk Lirası, Çin finans dünyasına ayak bastı.
Çinli kulüpler büyük transferlerine devam ediyor

Chelsea'nin yıldız orta saha oyuncusu Oscar, 60 milyon avroya Çin'e gelmeye hazırlanıyor. Peki Çinli kulüpler yabancı futbolcular için ne kadar para ödüyor? Bu sorunun cevabı ve haftanın ekonomi gündemine genel bir bakış için Ekodiyalog'a kulak verin.

Diğerler>>
Çin'de 2016'da neler konuşuldu? (1) (Çin Mahallesi)
Çin'de 2016 yılında gündemde neler vardı? Çinlilerin en çok dikkatini çeken gelişmeler nelerdi? Çin Mahallesi'nin sakinleri, 2016'yı nasıl geçirdi?
Çin'in 5. büyük icadı 24 Sezon nedir? (Çin Mahallesi)
Çinlilerin günlük hayatına yön veren bir takvim sistemi olan 24 Sezon'a kâğıt, pusula, matbaa ve baruttan sonra Çin'in 5. büyük icadı diyenler de var. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alınan 24 Sezon, bir kez daha gündemde.
Diğer>>
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (07-01-2015)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (19-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (05-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (08-10-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (24-09-2014)
Diğer>>
Anket
Soru-Yanıt
  • Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde Çin'in gücü ortaya kondu

  • Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping 31 Mart-1 Nisan günlerinde ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenen ve dünyanın odaklandığı Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katıldı.
    Diğer>>
    İzleyici Postası
  • Koyun yılınız kutlu olsun (Pınar Koçak)

  • Koyun Yılının en güzel müjdeler, en güzel sürprizlerle kapınızı çalması dileğiyle...
  • Çin kadınlarına (Ali Güler)

  • Düşlerimde gelir bir güzel bana, alır götürür beni uzak bir diyara...

    Diğer>>
    Linkler
    © China Radio International.CRI. All Rights Reserved.
    16A Shijingshan Road, Beijing, China