1 Ocak 1942 tarihinde Çin ile Mihver Devletler karşısında savaşa katılan diğer ülkeler, Washington'da ünlü "Birleşmiş Milletler Bildirisi"ni yayımladı. İlgili ülkeler, bildiriyle mevcut tüm askerî güçlerini Mihver Devletler karşısında kullanma taahhüdünde bulundu. Bu girişim, Faşizme Karşı Birleşik Cephe'nin resmen kuruluşunun da ilanıydı. Çin, Birleşmiş Milletler'in kurucularından biri oldu.
Kasım 1939'da, Avrupa'da savaşın patlak vermesiyle ortaya çıkan durum doğrultusunda, iktidardaki Kuomintang Partisi, "ABD, İngiltere, SSCB, Fransa ve diğer dost ülkelerle güçlü işbirliği" çağrısında bulundu. 8 Aralık 1941 tarihinde Japon askerler, ABD'nin Pearl Harbour üssüne baskın yaptı, Güneydoğu Asya ve Hong Kong'a saldırdı. Bu, Pasifik Savaşı'nın başlaması anlamına geliyordu. Aynı gün, Kuomintang yönetimi, Pasifik ülkelerini, işgal karşısında bir ittifak oluşturmaya, savaş sonlanıncaya kadar Japonya ile ikili barış yapmamaya çağıran dış politika ilkelerini açıkladı.
9 Aralık'ta Kuomintang yönetimi, Japonya'ya resmen savaş ilan ederken, Almanya ve İtalya'ya karşı da savaş ilan etmiş oldu. Çin Komünist Partisi, aynı gün yayımladığı deklarasyonla Çin ile başta İngiltere ve ABD olmak üzere Japon saldırganlara karşı savaşan ülkeler arasında askerî ittifak kurulması ve birleşik bir cephe oluşturulması çağrısında bulundu. Kuomintang yönetiminin lideri Chiang Kai-shek de Çin, İngiltere, ABD, SSCB ve Hollanda'nın ittifak oluşturması gerektiği önerisini bir kez daha ileri sürdü. İngiltere ve ABD'den bu öneriye destek geldi. 22 Aralık'ta, ABD Başkanı Franklin Roosevelt ve İngiltere Başbakanı Winston Churchill arasında Washington'da yapılan görüşmede, "Önce Avrupa, Sonra Asya" stratejisi saptandı ve ilgili ülkeler bu konuda bir belge imzalamaya çağırıldı. Böylece, "Birleşmiş Milletler Bildirisi" doğmuş oldu.
Bildiri, ilk olarak İngiltere, Çin, SSCB ve ABD'den oluşan "Büyük Dörtlü" tarafından 1 Ocak 1942 tarihinde imzalandı. Ertesi gün, aralarında Avustralya, Belçika, Kanada ve Hollanda'nın bulunduğu 26 ülke de bildiriye imza attı. Bildiride, "yaşama hakkını, özgürlüğü, bağımsızlığı ve dini özgürlüğü savunmak, kendi ülkelerinde ve diğer ülkelerde insan haklarını ve adaleti korumak için düşman karşısında topyekûn zaferin gerekli olduğu" belirtiliyordu.
İmzacı tüm ülkeler, Mihver Ülkeler karşısında var olan tüm ekonomik ve askerî güçleriyle savaşma, faşizme karşı zafer kazanılıncaya kadar düşman ülkelerle ayrı olarak barış anlaşması imzalamama taahhüdünde bulundu.
Çin, müttefik ülkelerle işbirliğinden sonra, artık Japon saldırganlığı karşısında yalnız değildi ve bu süreç, Çin'e zafer yolunda güvenini yeniden kazandırdı. Çin, ABD, SSCB ve İngiltere ile birlikte bildirinin imzalanmasına öncülük etti. "Büyük Dörtlü"den biri olarak konumunu uluslararası arenada da kabul ettirdi.
Bildirinin imzalanmasından bir gün önce, Roosevelt, Chiang Kai-shek ile bir telefon görüşmesi yaparak, Vietnam ve Tayland'ın dâhil edildiği "Çin Savaş Bölgesi"nin oluşturulmasını önerdi. Chiang Kai-shek, kendisinin "genel komutan" olarak görev alacağı bu teklife, 2 Ocak'ta Roosevelt'i arayarak "evet" yanıtını verdi. Chiang'ın isteği üzerine ABD, Çin Savaş Bölgesi'ne kurmay başkanı olarak Joseph Stilwell'i gönderdi. 8 Mart'ta Chiang Kai-shek Stilwell'i göreve resmen atadı. Bunun ardından Çin, diğer ülkelerle omuz omuza savaşarak dünyanın faşistler karşısındaki zaferine yoğun katkılarda bulundu.
