Dünya Bankası'nın istatistiklerine göre, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra hızlı büyümesini art arda 25 yıl koruyabilen 13 ülke olduğu, bunlar arasında Çin'in de bulunduğu açıklandı.

30 yıldır ortalama büyüme hızını yaklaşık yüzde 10 oranında koruyan Çin, dünyanın en büyük imalatçısı ve ikinci büyük ekonomisi hâline geldi.

Ancak, zaman içinde emek yoğun büyümeye bağımlı ekonomik modelin sürdürülemez olduğu görüldü.

Küresel talebin azalmasının yanında, doğal kaynakların ve doğal ortamın korunmasının neden olduğu baskılar günden güne çoğaldığı için büyüme modelinde değişikliğe gidilmesi ve nitelikli kalkınmaya önem verilmesi, Çin hükümetinin gelecek dönemdeki ekonomik çalışmaları arasında önemli gündem maddeleri hâline geldi.

Xi: İnovasyona dayalı büyüme modeline dönüldü

2014 yılının ocak-eylül ayları arasında Çin ekonomisi yüzde 7,4 oranında büyüdü. Bu oran, büyüme hızının düşeceği endişelerine yol açtı.

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, mayıs ayında yaptığı açıklamada, ülke ekonomisinin "yeni normal" dönemine girdiğini söyledi. Böylece, "yeni normal" anlayışı ilk kez ortaya koyulmuş oldu.

Xi Jinping, "yeni normal" döneminde, ekonominin yüksek hızla büyümeden orta hızla büyümeye döndüğünü, ekonomik yapının sürekli düzeltildiğini ve emek ve enerji yoğun büyümeden, inovasyona dayalı büyümeye dönüldüğünü ifade etti.

Çin Uluslararası Ekonomik Temaslar Merkezi Enformasyon Bölümü Başkanı Xu Hongcai, bu konuda şunları söyledi:

"Çin ekonomisi, yeni bir kalkınma aşamasına girdi. Eskiden büyük miktarda doğal kaynak tüketimi ve ucuz emek gücü kullanımıyla ihracatı artırıyorduk. Ancak, bu büyüme modeli sürdürülemezdi. Gelecek dönemde inovasyona bağlı büyüme modelini geliştirmeliyiz."

Prof. Li: İstihdam hedefine erken ulaşıldı

Çin'in önde gelen üniversitelerinden Tsinghua Üniversitesi Ekonomi ve İşletme Fakültesi'nden Profesör Li Daokui, 2014 yılının, Çin ekonomisinin "yeni normal" dönemine girdiğini temsil ettiği değerlendirmesinde bulunuyor.

Büyüme hızının yavaşlamasına rağmen, kentlerde 10 milyon kişilik yıllık istihdam hedefinin henüz eylül ayında gerçekleştirildiğine işaret eden Prof. Li, halkın tüketiminin gayrisafi yurtiçi hasıladaki (GSYH) payının sürekli yükseldiğini, ekonomik yapının da düzeltildiğini kaydediyor.

2015 yılından itibaren reformun hızlandırılmasının öneminin de artacağını ve bu nedenle 2015 yılındaki büyüme hedefinin de azalacağını dile getiren Prof. Li, sözlerine şöyle devam ediyor:

"Büyüme hızı, 2014 yılında yüzde 7,5 iken, 2015 yılında yüzde 7'ye düşebilir. Çin ekonomisindeki büyüme hızının yavaşlaması, gelecek dönemde daha hızlı bir büyüme sağlanması için hazırlık anlamına geliyor. Büyüme hızı eğrisinin sürekli aşağıya dönük olacağı bir dönemde bulunduğumuzu düşünmüyorum ve bir geriye dönüş döneminde olduğumuz kanısındayım."

"Yeni kalkınan sektörler, gelişmelerini koruyacak"

"Bank of China" tarafından aralık ayında yayımlanan "Ekonomik ve Finansal Görünüm 2015 Raporu"na göre, 2015 yılında ekonominin büyüme hızı, aşamalı olarak yavaşlayacak, ancak hizmet sektörü hızla büyüyecek. Bunun yanı sıra, e-ticaret ve mobil internet hızlı bir şekilde gelişecek.

Önümüzdeki birkaç yıl içinde yeni kalkınan sektörlerin yüzde 20'lik büyüme hızlarını korumaları bekleniyor. Bu sektörlerin 2020 yılındaki katma değeri ise GSYH'nin yüzde 15'ini oluşturacak.

Bank of China Başekonomisti Cao Yuanzheng, görüşlerini şu sözlerle aktarıyor:

"2014 yılında enflasyon oranı düşüktü, büyüme hızı da fazla yüksek değildi. Bu durum, 2015 yılında devam edecek. Dolayısıyla, 2015 yılında büyüme hızının yüzde 7,2 civarında, enflasyonun da yüzde 2,4 olacağını tahmin ediyoruz."

"İnovasyona dayanmak, akla dayanmak demek"

"Yeni normal"in sürdürülebilmesi için büyümeyi hızlandıracak yeni yollar bulunması gerekiyor. Bunlar arasında görülen en iyi seçenek ise teknolojik inovasyon.

Teknolojik inovasyon ile Çin'in imalatının katma değeri de yükseltilecek. Bu, ayrıca "yeni normal" döneminin taşıdığı özelliklerden biri.

Çin Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu'na bağlı Akademik Kurul üyelerinden Zhang Yansheng, bu konuda şunları söyledi.

"Emek yoğun büyümeden inovasyona bağımlı büyümeye dönüşüm, aslında bu büyümenin, terleyerek emek harcamak yerine, aklını kullanarak gerçekleştirilmesi anlamına geliyor. Emek harcanarak kazanılan büyüme, ucuz emek gücü ve toprak gibi doğal kaynakların kullanımıyla gerçekleştirilebilir. Bu tür bir büyüme kolayca dip noktaya ulaşabilir. Ancak inovasyona dayalı büyüme, akla dayandığı için sürdürülebilir bir tür büyümedir."

İnovasyona gitmeyen firmalar, "iflas"a gidiyor

CITIC Ağır Sanayi Anonim Şirketi, ağır iş makineleri üreten bir şirket.

Küresel ekonominin halen tam anlamıyla toparlanamadığı günümüzde, özellikle de ağır makine sektöründeki verimliliğin sürekli azaldığı koşullar altında CITIC, ileri teknolojinin geliştirilmesine önem vermek suretiyle hem yurtiçi hem yurtdışında yüzde 50'lik piyasa payları elde etti.

İnovasyonun, firmaya dinamizm kattığına işaret eden Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu'na bağlı Akademik Kurul üyelerinden Zhang Yansheng, sözlerine şöyle devam etti:

"Eskiden ekonomistler, bir sektörde inovasyon yapan şirketlerin kolaylıkla iflasa gittiğini söylüyordu. Ancak son zamanlarda arz-talep yapısının değiştiğini, inovasyona gitmeyen firmaların iflas ettiğini gözlemliyoruz. Yani, daha iyi malzeme kullanmazsan, daha profesyonel personel çalıştırmazsan ve daha ileri teknolojiye dayalı donanıma sahip olmazsan, tüketicilerin talebini karşılayamazsın. Bu da bir geleceğinin olmadığı anlamına gelir."

Robot teknolojisinde araştırma-geliştirme, üretim ve kullanım seviyesi, bir ülkenin teknolojik inovasyon düzeyinin yüksek olup olmadığını gösteriyor.

Çin, artık dünyadaki en büyük robot piyasası konumunda. Talebin artmasıyla ünlü yabancı robot şirketleri, Çin piyasasına girerken, Çinli robot işletmeleri de hızla büyümeye başladı.

2013 yılında Ar-Ge'si Çinli firmalarca yapılan 9 bin robot satıldı. Bu sayı, Çin'de gerçekleştirilen satışın da dörtte birini oluşturdu. 2014 yılında robot araştırma ve geliştirme alanında faaliyet gösteren Çinli firmaların sayısı 420'ye yükseldi.

Çin'in "yeni normal" döneminde teknolojik inovasyonda büyük bir atılım gerçekleştirileceğine inanılıyor…