Uygarlığımızın ilk şehirleri nehir vadilerinde, bereketli topraklar üzerinde kuruldu. Mısır'da Nil Vadisi, Anadolu'da Fırat ve Dicle Nehirleri, Çin'de Sarı Nehir, dünyanın ilk şehirlerinin doğmasına vesile oldular.
Bu topraklar, şehirlerin kurulmasına ve genişlemesine uygun koşullar sunuyordu. Çöller, bataklıklar ve verimsiz topraklar ise insanlığın yaşaması için uygun değildi.
Xinjiang Üretim ve Yapılandırma Birliği'nin (XÜYB) inşa ettiği şehirler ise coğrafyanın en verimsiz toprakları üzerinde kuruluyor. Bataklıklar parka, çöller tarlalara dönüşüyor. Tabiat hayat buluyor.
Ben bugün birliğin inşa ettiği şehirlerden değil, birliğe bağlı 150. birim tarafından kurulan bir tabiat alanından bahsetmek istiyorum: Tuoling mengpo.
Tuoling, deve zili demek. Mengpo ise rüya yokuşu. Bu ismi Taiwanlı bir şair vermiş. Çöl içinde turistik bir alan oluşturulmuş. Burada bölgedeki geleneksel yaşam tarzının örneklerini görmek mümkün. Parkın girişinde çadırlar sizi karşılıyor. Alanda çok sayıda hayvan bulunuyor, dolayısıyla Tuoling Mengpo doğal bir hayvanat bahçesi olarak da kabul edilebilir.
Park içinde hizmet veren küçük trene binip çevreyi gezmeye başlıyoruz. Parkla ilgili bilgi veren rehber bize kuş fotoğrafları gösteriyor. Fotoğraflara bakınca, insanın doğa karşısında ne kadar güçlü bir canlı olduğuna bir kez daha inandım! Bu kuşlar, civardaki Manas Gölü'nden gelip bu tabiat ortamına yerleşmişler. Burayı kendilerine yurt edinmişler.
İnsan yapımı bir tabiat alanı, sadece orayı ziyaret eden biz insanların değil, doğa ananın (大自然母亲) bütün çocuklarının yaşam alanı olmuş.
Türkçede ıssız ve bereketsiz toprakları tarif etmek için söylenen bir söz var: "Kuş uçmaz, kervan geçmez topraklar."
Xinjiang'ın "kuş uçmaz, kervan geçmez" toprakları, onlarca çeşit kuşun uçtuğu, yerli ve yabancı turistlerin akın ettiği mekanlara dönüşmüş.