Nan çok eskilere dayanan bir tarihe sahip. Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Müzesi'nde, Turfan'daki arkeolojik kazılarda çıkarılan bundan yaklaşık 2 bin yıl önceki Tang Hanedanı dönemine ait nan fosili sergilenmektedir. Çin tarihinde çok sayıda tanınmış şair, şiirlerinde nana yer vermişlerdi. Nanın tarifi de eski yemek kitaplarında sıkça görülüyor. Toplumun ilerlemesiyle birlikte, Uygurların nanının çeşitleri zenginleşti, kalitesi de yükseldi.
Genellikle mayalı undan yapılan nana karbonat katılmaz, az miktarda tuz konulur. Genellikle yuvarlak biçimdeki nanların "Emek" denilen en büyük çeşidinin çapı 40-50 santim arasında değişir. Bu türden bir nanı pişmek için 1-2 kilo un gerekir. En küçük nan ise, bardak ağzı kadardır ve "Tokaş" olarak adlandırılır. "Gecid" denilen yaklaşık 10 santim çapında ve 5-6 santim kalınlığındaki nan ise, en kalın nan olarak kabul edilir. Özellikle Kaşgar bölgesinde çok yaygın olan gecid nanının gövdesi pürüzsüz, rengi kahverengi ve ortası deliklidir.
Nan, mayalı undan olduğu gibi mayasız undan da yapılır. "Kakçi" ve "Biter" nanları, bunların birer örneğidir. Bu nanlar, kuzu yağı veya bitki yağıyla karıştırılan undan yapılır. Kokusu güzel olan , gevrek ve uzun süre bozulmayan bu nanlara yağlı nan da denilir. Üzerine bazen kuru soğan veya susam da serpilir.
Tuzlu nanların yanı sıra, tatlı nanlar da var. Ama en güzel nan, "Şıkman" adı verilen kıymalı nandır. İçine kuzu etinden kıyma karıştırılan veya konulan bu nanların lezzetine doyum olmaz.
Nan, genellikle yer fırınlarında pişirilir. Fırınların şekil ve malzemeleri ise yöreden yöreye değişir. Çok sık görülen fırın yaklaşık bir metre yüksekliğindedir ve içinde koyun yünü karıştırılan balçık kullanılır, ağzında da topraktan kare biçiminde bir platform kurulur. Urumçi civarındaki fırınların bazıları tuğladan yapılmıştır. Fırınların büyüklükleri ise, ailedeki kişi sayısına göre değişir. Ancak bazı nanlar, fırında değil, tavalarda yağda kızartılır. Bazı nanlar ise, sıcak odun külü içinde pişirilir.