Çin'in güneybatısındaki Sichuan eyaleti 2008 yılının mayıs ayında tarihin en şiddetli depremlerinden biriyle sarsıldı. Deprem, merkez üssünün Wenchuan ilçesi olması nedeniyle tarihe Wenchuan depremi olarak geçti. Yerin 19 kilometre altında meydana gelen depremin Richter ölçeğine göre büyüklüğü 8.0'dı. Sarsıntı, Shanghai ve Beijing gibi uzak kentlerin yanı sıra, Vietnam ve Hindistan gibi komşu ülkelerde bile hissedildi. Depremde 69 binden fazla kişi hayatını kaybetti. 5 milyon kişi de evsiz kaldı.
Depremde en fazla can kaybının yaşandığı kentlerin başında Beichuan geliyordu. Beichuan dağlarının eteklerinde yaşayan, uzun bir tarihi geçmişe ve renkli bir kültüre sahip Qiang etnik azınlığı ise, depreme en çok kurban verenlerlerin başında geldi. Deprem, Qiang köylerindeki evlerin yüzde 80'ini yıktı. Nufusun önemli bir kısmı, depremde yaşamını yitirdi. Binlerce yıllık Qiang kültürü, depremle yok olma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Buna karşın, Çin hükümeti depremin yıktığı köyleri yeniden inşa etmek için seferber oldu. Seferberlik kapsamında, Qiang azınlığının yaşadığı bölgeler turistik etnik park ilan edildi. Yıkılan köyler, 7 ay içinde geleneksel kültüre uygun olarak yeniden inşa edildi.
Qianglar, bugün dağ yamaçlarında kurulmuş köylerinde kültürlerin yaşatmaya devam ediyor. 30 ila 100 hane zhai adı verilen bir yerleşim birimini oluştururken, dağ eteklerinde uzanan 3-4 yerleşim birimi bir Qiang köyünü oluşturuyor. Qiang etnik azınlığı, günümüzde yerleşik dağ köylüleri olarak yaşıyor. Etnik azınlığın renkli ve eski geleneksel kültürünün etkisiyle, yerleşim birimleri arasındaki kültürel etkileşim son derece yoğun.
İşte, bu dağ köylerinden biri de uzun bir tarihi kökene sahip Moutou köyü. Nehir kenarından gökyüzüne doğru uzanan bir dağın eteklerine kurulmuş köye, nehir üstüne inşa edilmiş asma bir ahşap köprüden geçilerek ulaşılabiliyor. Birbiri ardına yükselen merdivenleri bir bir tırmandıktan sonra, köyün giriş yaşlısı genciyle, kadını erkeğiyle, geleneksel şarkılarını söyleyip dans eden köy halkı karşılıyor.
Ziyaretçilerin boynuna, kırmızı şallar dolanıyor. Ziyaretçiler, taş merdivenleri çıkıp, ahşap köy kapısından geçerek köye giriyor. Qiang etnik azınlığı, nesilden nesile aktarılan sözlü bir dil kullanıyor. Yazısı olmayan bu dil, köyden köye birbirinden farklı şivelerle konuşuluyor. Moutou köy halkı, ziyaretçilerini "haley haley, Moutou haley" diye karşılıyor. Bir yandan ele ele dans eden köylüler, yerel dilde "Hoşgeldiniz! Hoşgeldiniz! Moutou köyüne hoşgeldiniz!" diyor.
Köylülerin kenarında dizildiği Qiang Etnik Caddesi, Qianglar'ın geleneksel mimarilerini simgeliyor. Geleneksel mimariye uygun olarak yeniden inşa edilmiş evlerin ana yapısını tarih boyunca olduğu gibi yine beyaz taşlar oluşturuyor. Bereketi simgeleyen çiçeklerle donanmış, boynuz biçimli pencereler dikkatleri çekiyor. Qiang Etnik Caddesi'nin bir kenarında, köylü kadınlar geleneksel nakış kültürlerini devam ettiyor. Tahta bir platform üstünde daire biçimde oturan köylü kadınlar, bir yandan şarkılar söylerken, bir yandan da ellerindeki iğneleriyle nakış işliyor.
Qiang Etnik Caddesi'nde yürümek, Qianglar'ın geçmişinde de bir gezinti sanki. Tarih kaynaklarına göre, Qiang azınlığının kökleri milattan önce 12. yüzyıla kadar uzanıyor. O dönemde, ülkenin batısındaki Gansu eyaletinin batısında yaşadıkları sanılan Qiang azınlığı, dağlık alanlarda göçebe yaşam tarzı sürüyorlardı. Tarih kaynakları, Qiangların bir kısmının zamanla tarımsal üretime geçtiğini, yerleşik hayatla birlikte çoğalmaya başlayan nüfusun, milattan önce 6'ıncı yüzyılda, bugünkü yurtları Sichuan'e göçtüklerini gösteriyor.
Qianglar'ın bir kısmı budizm bir kısmı ise Şamanizm inancına sahipler. Her nesnenin bir ruhu olduğuna inanılan Şamanizm, köylülerin evlerin çatılarına ve sunakların üstlerine konmuş beyaz taşlara ibadet etmesiyle kendini gösteriyor. Köyün inanç lideri, çeşitli seromonilere başkanlık ediyor. Bir yandan da keçi derisinden yapılmış davullar çalıyor.
Qiang topluluğunda, kadın erkek ilişkilerini belirleyen sıkı kurallar gelişmiş. Örneğin, kadınlar ve erkekler için oturma düzenleri bulunuyor. Geleneksel olarak erkekler çift sürmek ve yük taşımak gibi ağır işlerle uğraşırken, kadınlar ev işleriyle uğraşıyor. Qianglar, evlilik kurumuna da büyük önem veriyor. Gelin ve damadın birbirlerini tanımaları için, geleneksel kültürde romantizm oldukça yaygın. Qiang Etnik Caddesi'nde yürürken, bir yandan da gelin alma alayı tasvir ediliyor. Önde zurnalar çalıyor. Arkadanda, dört erkeğin sırtlarında taşıdıkları ahşap gelin arabası geliyor. Kırmızıyla süslenmiş gelin arabasının üstünde, mutluluğu simgeleyen kesme kağıttan karakterler yer alıyor. En arkadansa, bir el arabasının içinde, tahta kasalar içinde gelinin çeyizleri geliyor.
Qiang kültüründe çayın çok önemli bir yeri var. Qiang Etnik Caddesi'nde yürüyen ziyaretçiler, dinlenmek için bir çay evine giriyor. İçeride, birbiriyle sohbet ederek çaylarını yudumlayan, köyün yaşlı erkekleri duruyor. Derken, yaşlı erkekler kemençeye benzer bir çalgıyla, şarkı söylemeye başlıyor.
Çay evinden Qiang Etnik Caddesi'nin sonuna doğru ilerleyen ziyaretçiler, biçtikleri ekinleri döven köylülerle karşılaşıyor. Köylüler, topladıkları ekinleri yere sermişler. 8-10 kişilik erkekler ve kadınlar, iki sıra halinde ekinlerin kenarında karşı karşıya dizilmişler. Uzun sopalara bağlanmış, kalın kırbaçlarla ekinleri dövüyorlar. Bir yandan da, şarkılar söylüyorlar.