"Xinjiang'ı Yakından Tanıyalım" Bilgi Yarışması'nda özel ödüllü dinleyici Salih Sinan Onuş törende konuşma yaptı.
Bugün oldukça önemli ve gergin bir gün. Sabahtan beri otelin lobisinde bir koşuşturmadır gidiyor. Kahvaltıdan sonra büyük toplantı salonuna gidilecek ve "Xinjiang'ı Yakından Tanıyalım" yarışmasının özel ödül sahiplerine ödülleri verilecek. Ben ve Almanya'dan gelen konuk, birer konuşma yapacağız. Salonun girişinde gerginliği hemen hissediyorsunuz. Hepimiz içimizden "Bir aksilik çıkmaz inşallah," diye geçiriyoruz. Neyse ki tören sıkıntısız devam ediyor. Adım anons edildiğinde konuşmamı yapmak için kürsüye çıkıyorum. Konuşmamın son cümlesi olan "Özerk Bölge Yönetimi ve Çin Uluslararası Radyosu'na, siz akrabalarımla konuşma fırsatı tanıdıkları için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum" dediğim sırada gözlerim Hacer Gül'e takılıyor. Gülüyor ve yerinde duramıyor. Protokol olmasa sanki yerinden kalkacak ve bin yıl önce bu topraklardan batıya göçen Türk akrabası beni kucaklayıp yeniden yanaklarımdan öpecek.Törenin sonunda Uygur Belediyesi yetkilileri bölge ile ilgili bilgiler aktarmaya başlıyorlar. Hep şehrin gelişmişliğinden bahsetmiyorlar. Sorunlarını da açık yüreklilikle paylaşıyorlar. Çünkü görmezden gelmek yerine görüp, sorunu çözmek için mücadele ediyorlar. Örneğin, ekonomik gelişmeyi yeterli bulmuyorlar. Altyapı ve su sorunu önemli bir sorun ama "kısa sürede çözeceğiz," diyorlar. Bir yıl önce Urumçi'de yaşanan talihsiz olayların ardından Çin Hükümeti bölgeye daha fazla yatırım yapma kararı almış. Zaten şehirde gezerken bunu açıkça görüyorsunuz. İş makineleri toprağı hallaç pamuğu gibi atarken, kule vinçler gökyüzüne komşu olmuş. Uygur bölgesinde yaşayan ama hangi etnik gruba ait olduğunu bilmediğim bir şarkı takılıyor dilime: "Xinjiang, uzaktaki bir yer…" Oysa şehirdeki gelişmeye baktığınızda Xinjiang tüm dünyaya yaklaşıyor.
Yatırımcılara bir not: Uygur Özerk Bölgesi, Çin merkezi yönetiminin de izniyle bir süredir dışa açılma politikası izliyor. Kazakistan yatırım konusunda birinci sırada. Türk yatırımcılar da var ama sayıları bir elin parmaklarını geçmiyor. Şu an bölge yatırım yapmak için büyük fırsatlar sunuyor. Dışa açılma stratejisi sayesinde bir anlamda modern İpek Yolu yeniden kuruluyor. Uygur Fuarı ise bu yolun konaklanabilecek önemli bir vahası.
Notlardan başladık, bir not da Xinjiang'daki nüfusun etnik yapısının bozulmaya çalışıldığını iddia edenlere: Çin, yıllardır, tek çocuk politikası izliyor ve bu politikada da oldukça kararlı. Ancak bu politika, Çin'in diğer bölgelerine göre daha gevşek. Etnik gruplara 2, en fazla 3 çocuk yapma hakkı tanınmış. Çorban bölgesinde yaşayanlara ise 4 çocuğa kadar izin var. Ayrıca eğitim, Uygurca ve Çince yapılıyor.
Sinan Onuş Bey İslamiyet Enstitüsü'deki çalışanlarla görüştü
İslamiyet? Meraklılarına anlatayım:
Urumçi'de bir İslamiyet Enstitüsü var. Uygurca ders verilen bir yüksekokul. Bölgede devletin desteklediği tek dini enstitü. Din İşleri Müdürlüğü'ne bağlı 58 öğretmen ve 160 çalışanı var. İslam Enstitüsü'ne girebilmek için 18-25 yaşında ve lise mezunu olma şartı aranıyor. Derslerin yüzde 70'i dini, yüzde 30'u ise kültür derslerinden oluşuyor. Mezunlar, geldikleri bölgelere dönüp imamlık yapıyorlar. Bu arada Çin'de 30 bin cami var ve bunun 24 bin 431'i Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nde. Öğrenciler isterlerse El-Ezher Üniversitesi'ne de gidiyor. Keşke Türkiye'de bir İlahiyat Fakültesi'ne gelselerdi!
Akşam yemeğini sabırsızlıkla bekliyoruz. Yemek öncesi Kırmızı Tepe'yi ziyaret ediyoruz. Taşları ve toprağı kırmızı olduğu için bu ismi almış. Tepenin doruğuna çıkınca tüm Urumçi ayaklarınızın altına geliyor. Xinjiang bölgesi hikayeleri bol bir bölge. Olur da yolunuz Kırmızı Tepe'ye düşerse ki mutlaka düşmeli, kuleden Urumçi'ye bakmayı ve kulenin hikayesini dinlemeyi ihmal etmeyin. Ben anlatmıyorum çünkü Urumçi'yi kendi gözlerinizle görmeli, kendi kulaklarınızla dinlemelisiniz.
Akşam oldu ve Kırmızı Tepe'nin altındaki bir kır lokantasında yemeklerimizi yiyoruz. Müzik? Xinjiang'ın olmazsa olmazı. Dansçıların biri gelip diğeri gidiyor. Her etnik kültürden bir dansçı Xinjiang'ın kardeşliği için dans ediyor, ben de bu doyumsuz göz zevkini kuzu çevirme yiyerek taçlandırıyorum. Lokmam bitmek üzereyken biri elimden tutuyor. Dansçılardan her biri birimizin avuçlarını avuçlayarak sahneye götürüyor. Dansçılar, Özerk Bölge Yöneticileri, Radyo çalışanları ve bizler, karşılıklı dansa başlıyoruz. Müzik bizi bir yapıyor. Çok sayıda etnik kültüre analık yapan Xinjiang, kardeşlik için nefes alıp veriyor.
"Xinjiang, uzaktaki bir yer…" Dört kelimeyle tarif ediliyor.
Büyük: 1,6 milyon kilometre kare. Çin toprağının altıda biri. 12 bölgeden oluşuyor ve bölgelerin doğal sınırı 3 dağ. Örneğin Tanrı Dağı, kuzey ve güneyin sınırı.
Çok dinli, çok kültürlü: Nüfusunun yüzde 60'ını 47 ayrı etnik grup oluşturuyor.
Güzel: Birçok kültür kardeşçe yaşıyor.
Güzel: Bir yanı buzdağı, bir yanı Ateş Dağı, bir yanı çöl, bir yanı da yeşillikler…