Türkiye pavyonu
Norveç pavyonu
Niyetim bilim kurgu öyküsü anlatmak değil, ama bir an için şöyle düşünelim: Evrenin sonsuz derinliklerindeki sayısız galaksiden her birinde milyarlarca güneş sistemi var; bunlardan birine bağlı bir gezegende çok ileri bir uygarlık gelişmiş ve bizim dünyamıza araştırma gemisi göndermiş olsun. Gemideki araştırmacıların görevi, Samanyolu galaksisindeki güneş sistemlerinden birinin çevresinde dönen bu mavi gezegen hakkında mümkün olan en kısa sürede en çok bilgiyi toplayıp kendi dünyalarına göndermektir. Yeryüzüne inmek için öyle bir yer seçilmeli ki, bütün gezegen hakkında çabucak bilgi edinilebilsin, bulunabilecek ortaklıklara ya da farklılıklarla ilgili olarak topluca fikir sahibi olunabilsin.
1 Mayıs-31 Ekim tarihleri arasında gezegenimize böyle bir görevle gelebilecek dünya dışı araştırmacılar için Shanghai'dan daha uygun bir yer olabilir mi? Bu tarihler arasında açık kalacak olan Shanghai Expo yeryüzündeki hemen hemen her ülke hakkında bilgi alınabilecek bir yer. Tabii ki, dünya hakkında toplu bilgi, ansiklopedi gibi başvuru kitaplarında da bulunabilir. Ama aradığınız kuru bilgiler değil de, geçmişiyle, bugünüyle ve geleceğiyle canlı bilgilerse, Shanghai Expo'dan daha ideal bir kaynak olamaz. Her ülkenin geçmişinden örnekleri insanın kendi gözleriyle görmesinin, bugününü hissetmesinin ve geleceğe ilişkin tasarımlarını yaşayarak öğrenmesinin yerini başka hiçbir alamaz. İnsanlarıyla konuşabildiğiniz, yemeklerini tadabildiğiniz, hatta adeta havasını soluyabildiğiniz birer mekânla temsil edilen ülkeler, ortak bir alanda bir araya gelince karşımıza gezegenimizin bir özeti çıkıyor.
Avustralya pavyonu
Ama özet deyip de geçmemek gerek. Dünyamızın bu özeti de insanın zihninde kolayca sindirebileceği kadar küçük değil. Orta büyüklükteki herhangi bir Avrupa ülkesinde başlı başına bir kent kadar büyük sayılabilecek bir alanda kurulan Expo'ya ilk geldiğinizde bir izlenim tufanına yakalanmış gibi oluyorsunuz. Bunu nasıl anlatmalı? Başınızı ne tarafa döndürseniz ilginizi çeken başka bir pavyonla karşılaşıyorsunuz. Önce oraya mı gitsem, buraya mı? Öte taraftan mı başlasam, beri taraftan mı? Ne yana baksanız, aklınızda kalan izlenimler bir süre sonra bir zihin kamaşmasına yol açıyor.
İşte o zihin kamaşması nedeniyle gördüklerimi yalınlaştıracak bir çare düşünürken, aklıma dünyaya inecek uzaylı araştırmacılar benzetmesi geldi. Tabii, dünyanın gözlerimiz önüne serilmiş bu özetinden yararlanabilecek olan sadece muhayyel uzaylılar değil. Uzay yolculuğu yapmasına gerek olmayan 70 milyon dünyalı Expo alanında gezegenimiz hakkında kuşbakışı bilgi sahibi olabilecek.
Ama doğrusunu söylemek gerekirse, bunun için, özetin de sistemli olması gerekir. Sözü uzatmadan hemen söyleyeyim: Bütün dünyaya parmak ısırtacak görkemde bir Olimpiyat şenliği düzenleyen Çinliler, bu işin üstesinden de başarıyla gelmesini bilmiş.
O izlenim bombardımanının etkisiyle gördüklerini unutmak istemeyenler için belli bir sistematik var. Bütün pavyonlar kıtalara, coğrafi ve kültürel yakınlıklara göre yerleştirilmiş; fakat tekdüzelikten kaçınmak için gerekli farklılık duygusu da sağlanmış. Türkiye pavyonunun yer aldığı bölgedeki komşu pavyonlardan birkaçını söylersem, sanırım söylemek istediğimi daha iyi anlatmış olurum. Türkiye pavyonunun bir yanında Yunanistan, bir yanında İrlanda pavyonu var. Karşı sırada ise İsveç, İzlanda ve Norveç pavyonları yer alıyor. Biraz daha beride Bulgaristan pavyonu bulunuyor. Diğer ülkelerin pavyonlarının bulundukları yerlerin birbirlerine göre konumlarına da dikkat etmeye çalıştım. Görebildiğim kadarıyla belli bir sistematik içinde farklılıkları da içerecek şekilde yerleştirilmiş. Daha seçerek gezmek isteyenler için ise, sık aralıklarla yerleştirilmiş tabelalarda görülen ve kâğıda basılmış olarak her yerde dağıtılan haritalar yardımcı oluyor. Haritada yerini bulmakta zorlandığınız pavyon olursa, o da sorun değil. Üzerlerinde gönüllü üniforması olan güler yüzlü genç kızlar ve delikanlılar hizmetinize koşmaya hazır.
Estonya pavyonu
İsterseniz bir hafta içerisinde bütün ülkelerin pavyonlarını gezebilir ve bir dünya turunu tamamlayabilirsiniz. Dünya turu yaptığınızı belgelemeyi diliyorsanız, bir Expo Dünya Pasaportu alabilir ve her ülke pavyonunda bunu damgalatabilirsiniz. Bütün ülkelerin damgalarını taşıyan pasaport sahiplerini ödül beklediğini bilenler, kuyrukta bekleme bahasına pasaportlarını damgalatmayı ihmal etmiyor. Pasaport gibi bir belge olmadan elinizi kolunuzu sallayarak bitin dünyayı serbestçe dolaşmak istiyorsanız, pavyonlar açık. Ne vize, ne de ziyaretinizin amacını soran var. Parmak iziniz alınmıyor. Üstelik görevlilerin yüzü gülüyor ve geldiğiniz için çok memnun görünüyor. Gezegenimizdeki bütün insanların pasaportsuz, vizesiz, özgürce dünya seyahati yapabilmeleri için daha ne kadar zaman geçmesi gerektiği bilinmez, ama geleceğe ait bu düşü burada ucundan azıcık da olsa tadabilmek bile güzel bir duygu.
Karmaşık dünyamızı bütün çeşitliliğini koruyarak kuşbakışı izlenebilir bir özet halinde sistemleştirme başarısından söz ettim, ama biraz düşününce bunun pek de kolay erişilmiş olmadığı hemen anlaşılıyor. Çünkü sağlanan her kolaylığın arkasında büyük bir örgütlenme, planlama ve icraat becerisi olduğu hemen dikkat çekiyor. Orta boy büyüklükte bir kent içinde ziyaretçilerin bir yerden bir yere gitmeleri, yorulduklarında dinlenecekleri mekânlar bulabilmeleri, acıktıklarında karınlarını doyurabilmeleri, su, tuvalet vb. gibi ihtiyaçlarını giderebilmeleri başlı başına altından kalkılması güç bir görev. Engellilerin de bütün hizmetlerden engelsiz olarak yararlanabilmeleri gerek. Gördüğüm kadarıyla, bu işler ziyaretçilerin en yoğun olduğu zaman dilimlerinde bile izdiham olmayacak ve hijyen sağlanacak şekilde yerine getiriliyor.
Bütün bunlar, Expo alanına gelip kendi gözleriyle görebilenler için sağlanan kolaylıklar… Ya gelip görmeyenler? Tabii ki, onlar da Expo'yu kitle iletişim araçlarından izleyecekler. Buna aracılık eden medya mensuplarının görevlerini eksiksiz olarak ve rahatça yerine getirebilmeleri için ne gerekiyorsa her şey düşünülmüş. Benzeri türde bütün düzenlemeleri görmediğim için fazla iddialı konuşmuş olmayayım, ama kendi gördüklerim içinde, böylesine büyük bir organizasyonda medya mensuplarının en rahat görev yaptıkları yer Expo Basın Merkezi'ydi. Görüşlerini sorduğum başka ülkelerden gazeteciler de bu gözlemimi paylaştıklarını söyledi. En kalabalık zamanlarda bile bir gazetecinin işini hiçbir sıkışıklıkla karşılaşmadan yapabileceği koşullar fazlasıyla var. Dünyadaki en ileri teknoloji basın mensuplarının hizmetinde.
Yine de aklıma bir soru takılmadı değil: Acaba buradaki teknolojik düzey, uzay gemisindeki araştırmacılar kendi gemilerinde iletişim sorunuyla karşılaşırlarsa, edindikleri bilgileri kendi gezegenlerine göndermelerine elverişli midir?
Bunu bir şaka olarak sorduğum Çinli görevlinin yanıtı şöyle oldu: Tabii, ama önce akredite olmaları gerek.