Uygur pilavının kökeni, 1000 yıl önce yaşamış ünlü bilgin İbn-i Sina'ya dayanır. Yaşlanınca hastalanan İbn-i Sina, birçok ilaç denemiş, ancak bir sonuç alamamış. Sonunda havuç, soğan, pilav ve kuzu etinden yapılan pilavla sağlığına yeniden kavuşmuş. Bu pilavın sağlığa yararlı olduğu, günümüzde modern bilimle kanıtlanmıştır. Japonlar tarafından "Yer gingseni", Çinliler tarafından da "Küçük gingsen" olarak adlandırılan havucun, insan vücuduna güç verdiği, susuzluğu giderdiği ve beyni beslediği tespit edilmiştir. Soğan da zengin vitamin ve mineral içeriyor. Pirinç ve kuzu eti de çok besleyicidir.
Xinjiang'da yaşayan Uygurlar, İbn-i Sina'nın bulduğu pilavı yörede üretilen malzemelere dayanarak çeşitlendirdi. Örneğin Uygur pilavında ayçiçeği yağı gibi bitkisel yağların yanı sıra ilik yağı, kuzu ağı ve tereyağı, et olarak da kuzu etinin yanı sıra tavuk, ördek, kaz ve kuzu eti de kullanılır.
Uygur pilavı, normalde tuzludur. Ancak tatlı pilav çeşitleri de vardır.
Kuru üzüm, kayısı ve şeftali gibi kurumuş meyveler katılarak hazırlanan tatlı pilavlar, insan vücuduna daha fazla enerji verdiği için genellikle kışın yenir. Yazın ise, pilava papaya konur. Yumurta, marul, patates ve biber de pilava eklenebilen malzemeler arasındadır.
Eğer eve çok değerli misafir gelirse, Uygurlar hazırlanmış etli pilavın üstüne beş altı büyük Uygur mantısı koyarak "Mantılı Pilav" hazırlarlar.