71 binden fazla nüfusa sahip olan Maonan etnik grubu, esas olarak ülkenin güneybatısındaki Guangxi Zhuang Milliyeti Özerk Bölgesi'nin kuzeybatısında bulunan Huanjiang ilçesinde yaşar. Geri kalan Maonanlar ise Nandan, Hechi ve Du'an gibi ilçelerde yaşamaktadır.
Maonanların toplu halde yaşadığı bölge, Yunan-Guizhou platosunun doğusunda yer alır. Bölgede lavlar ve birbirlerini izleyen dağlar bulunur. Ortasında Maonan dağı, kuzeydoğusunda Jiuwan dağı, kuzeybatısında Fenghuang dağı, güneybatısında ise Dashi dağı var. Yemyeşil ormanlarla kaplı bölge, astropikal iklim kuşağına ait ve tarım ve hayvancılığa uygundur.
Maonan milliyeti esas olarak tarımla geçiniyor. Çoğu bölgede mısır, süpürgedarısı, az sayıda bölgede ise çeltik yetiştiriliyor.
Maonanların kendi dili vardır, Maonan dili Han-Tibet dili ailesine bağlı Zhuang-Tong dil grubuna aittir. Maonanların kendi yazısı yoktur.
Maonanların sığır yetiştirme geleneği
Maonanların yaşadıkları bölgelerde ekili alanın yetersizliğinden dolayı tarım ekonomisinin gelişmesi engelleniyor. Bu bölgelerde bulunan yemyeşil dağ tepeleri ve gür ormanlar, hayvan yetiştirmeye elverişli koşullar sağlar. Maonanlardan hemen hemen her aile, bu koşullardan yararlanarak, sığır yetiştirmekle uğraşıyor. Maonanların yetiştirdiği sığırlar çalıştırılmıyor. Kesilip yiyecek olarak kullanılıyor. Sığır etleri, Maonan milliyetinin yöresel ürünü olarak Hong Kong, Macao da dahil ülkenin diğer bölgelerine satılıyor. Temiz ahırda özenle bezenle beslenen sığırlara saman, yeşil ot, mısır, darı, fasulye, patates ve kabak gibi yemler veriliyor. Çok titiz bakımlı sığırlar semizledikten sonra mezbahaya gönderilerek kesilir. Pembe kırmızı, ne yağlı ne de yağsız taze ve kaliteli etten yapılan yemekler, tam damak zevkine uygun olur ve bu lezzetli eti yiyenler parmaklarını ısırırlar.
Sığır beslemek ve yetiştirmek Maonanların kendine özgü bir geleneğidir. Bununla ilgili rivayete göre, eski zamanda "San Jiegong" adlı, çok yoksul bir ailenin çocuğu varmış. San Jiegong, küçük yaştayken köydeki ağanın sığırlarını otlatarak geçiniyormuş. San Jiegong, sığırları otlatırken otlakta sığırlara bir çember çizermiş. Sığırlar da onun çizdiği çemberden çıkmaksızın ot yerlermiş. San Jiegong ise ormana gidip odun kesermiş. Bir taşla iki kuş vurmayı başaran San Jiegong, günlerden bir gün satranç oynamakta olan ölümsüz adamları görmüş ve bu oyun San Jiegong'un büyük ilgisini çekmiş. Ölümsüz adamlar, şeftali yerken bir dilimini ona vermişler ve onu kendi evlerine davet etmişler. San Jiegong, yolda güzel bir kaynak suyu görmüş ve birden, "Ne kadar nefis bir su ya! Bu suyla sığır etini yıkayarak hot pot yapmak ne kadar güzel" diye bağırmış. Ölümsüz adamlar bunu duyunca onu yurduna geri göndermiş. Ölümsüz adamların yaşadığı yerde bir gün, dünyada birkaç yıla eşittir. Dolayısıyla San Jiegong'un çizdiği çemberin içindeki sığırlar, oldukça çoğalmış ve bir süru haline gelmiş. Bundan sonra Maonanlar, San Jiegong gibi sığırları ahırda değil en iyi otların bulunduğu yere çember çizerek beslemeye başlamış ve kuşaktan kuşağa bu gelenek devam etmiş.