Binlerce yıldır Çin toplumunun konuşma dilini oluşturan Çince karakterler zamanın gereklerine göre tarihsel süreç içinde evrim geçirmiştir. Çince karakterlerin nasıl meydana geldiği her zaman merak konusu olmuştur. Bugün anlatacağımız öykü olağanüstü icat Çince karakterlerin doğuşuyla ilgili anlatılan bir efsanedir.
İmparator Huangdi (Sarı İmparator 黄帝 MÖ 2697-2589) kendi döneminde çok büyük bir bölgede hüküm sürmekteydi. İmparatorun, Cang Jie (仓颉) adında zeki bir yaveri vardı.
Cang Jie mükemmel bir hafıza sahip bir bilgindi. Depolanan yiyeceklerden, çiftlik hayvanlarının sayısına veya savaşlarda ele geçirilen esirlerin sayısına kadar herşeyin kayıtlarını hafızasında tutabiliyordu.
Cang Jie işini en iyi şekilde yapmak için bir çok yöntem geliştirmişti. Örneğin numaraları temsil eden farklı renklerde boyanmış düğümleri ya da kabukları ipe dizmesi daha iyi hatırlamasına yardımcı oluyordu.
Cang Jie'nin iyi iş çıkarmasından mutlu olan İmparator, ona daha fazla görev verdi. Daha fazla görev daha fazla sorumluluğu da peşinden getirdi. Böylece bir süre sonra Cang Jie farkına vardı ki; küçük anımsatıcılar daha fazla görevi hatırmakta yetersiz kalıyordu. Zaman zaman kendisini herşeyin kaydını tutmanın kargaşasında buluyordu. Bunun üzerine Cang Jie daha iyi bir yöntem bulması gerektiğini anladı.
Kendisini bir eve kapatan Cang Jie, gece gündüz yeni bir yöntem geliştirmek için kafa yordu. Bir çok yöntem denedi. Ancak hesaplanacak şeylerin sayısı arttıkça yeni bulduğu yöntemler de işe yaramıyordu. Makul bir fikir bulana kadar pek çok kez başarısızlığa uğradı.
Bir sabah Cang Jie'nin penceresinin dışında yüksek sesle konuşan birkaç kişinin sesi onu rahatsız etti. Pencereyi açtığı zaman üç avcıyı kardaki hayvan ayak izleri hakkında hararetli bir tartışma içinde buldu. Avcılardan biri ayak izlerinin güneye giden bir geyiğe ait olduğunu söylerken diğeri ayak izlerinin batıya giden bir dağ keçisine ait olduğunda ısrar ediyordu. Üçüncü avcı ise ayak izlerinin kesinlikle bir kaplana ait olduğundan emindi.
Ayak izlerine bakan Cang Jie, farklı izler farklı hayvanları tanımlayabiliyorsa, farklı semboller kullanarak farklı kavramları ve isimleri belirtmesinin mümkün olduğunu düşündü.
Takip eden günlerde Cang Jie şekillerin, hayvanların, manzaraların, güneşin, ayın ve yıldızların sembolleri ile ilgili çalışmaya başladı.
Gözlemlerini temel alarak basit çizgilerle her birini temsil edecek semboller çizdi. Bu semboller git gide evrimleşerek özgün resimyazıyı ve sonunda günümüzdeki Çince karakterlerini oluşturdu. Yeni yazı sistemi beraberinde bir lisan getirdi. Böylece Cang Jie işini daha verimli yapabildi.
İmparator Huangdi yeni yazı sisteminin önemini kısa sürede fark etti ve tüm ulusun bu yeni buluşu öğrenmesi için emir verdi. Söylenir ki, yeni yazı sisteminin icat edildiği gün insanoğlunun yeni bir medeniyete geçişini kutlamak adına cenneten bir armağan olarak gökten sağanak şeklinde mahsul yağdı.
Her nasılsa, Cang Jie Çince karakterleri oluştururken bir hata yaptı.
Bir gün Cang Jie'yi görmeye gelen yaşlı bir adam "At, eşek ve katır sembollerinin hepsinde dört ayak bulunurken neden öküz sembolünde bir kuyruk var ve dört ayak yok?" diye sordu. Yaşlı adamın sözleriyle Cang Jie yanlışlıkla balık sembolünü öküz sembolü olarak kullandığını farketti. Fakat herhangi bir değişiklik için artık çok geçti.
Bugün hala Çince balık karakterinin klasik formu dört ayağa sahiptir, ancak öküzü simgeleyen karakteri ise sadece bir kuyruğu bulunurken ayağı anımsatacak şekillere sahip değildir.
İmparator Huangdi, Çince karakterleri bulduğu için Cang Jie'yi tarih görevlisi yaparak tarihsel kayıtlarla sorumlu tutmaya karar verdi.
Çin'deki Büyük Yaşam'ın en temel unsurlarından biri Çince karakterleridir. Çin'e özgü yazı sistemi binlerce yıldır Çin kültürünü, tarihini muhafaza ederek günümüze kadar ulaşmasını sağlamıştır.