Tuların yaşadıkları Qing-Tibet Yaylası'nın kuzeyindeki dağlık bölgeler ormanla kaplıdır. Bu bölgelerde bulunan geniş otlaklar hayvancılık için elverişli koşullar sağlar. Birbirleriyle kesişen nehirlerin bulunduğu ve ılıman iklime sahip bu bölgede birçok sebze ve meyve üretilir.
Tuların kendi dili vardır, Tu dili Altay Dilleri ailesine bağlı Moğolca dil grubuna aittir. Ancak Tuların bazıları ise Çince ve Tibetçe'yi de kullanıyorlar. Tuların kendi yazısı yoktur. Tular yıllardır Çince karakteri ve Tibet milliyetinin yazısını kullanır.
Tular yaygın olarak Lama dinine inanıyorlar. Eskiden beri hayvancılıkla geçinen Tu milliyeti, özellikle koyun yetiştirmekte çok beceriklidir. Tular, Ming Hanedanı döneminden sonra ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılıkla uğraşmaya başlamıştı. Şimdi her ailede hâlâ koyun yetiştirme alışkanlığı korunuyor.
Tular, Huiler gibi "Çiçek" türküleri söylemeyi çok severler. Tuların en büyük ve geleneksel bayramı olan "Nadun" adını taşıyan bayram, dünyada en uzun süren karnavaldır.
"Nadun" Tu milliyetinin dilinde eğlence ve sevinç demektir. "Nadun", Qinghai eyaletinin Minhe ilçesinde yaşayan Tu milliyetinden halkın bol mahsulu kutladığı bir bayramdır. Bu bayram, ay takvimine göre yılın 7. ayında düzenlenmesinden dolayı "7. Ay Bayramı" olarak da adlandırılır.
Yılda bir kez düzenlenen Nadun Bayramı her köydeki halkın en önemli eğlence faaliyetidir. Bu bayram, yazın sonundan sonbahara kadar iki ay sürer. Dolayısıyla bu bayram "dünyada en uzun süren karnaval" olarak da nitelenir.
Nadun Bayramı'nın oluşumuyla ilgili rivayete göre, eski çağlarda bir marangoz ustası varmış. İmparator, bu marangozu çağırarak, ona saray inşa ettirmek istemiş. Üç yıldan sonra muhteşem ve eşi görülmemiş bir saray inşa edilmiş. Ancak, kötü niyetli imparator tüm güzel şeylerin sahibi olmak için marangoza idam fermanı çıkarmış.
Ancak marangoz gece kendi memleketine kaçmış ve imparatorun kötü davranışlarına zaten dayanamayan halkla beraber ayaklanma örgütlemiş. İmparator bunu duyunca, köye askerler göndererek ayaklanmayı bastırmaya çalışmış. Akıllı marangoz, köylüleri gong ve davul sesleri içinde ellerinde savaş bayrağı ve silahları tutup, yüksek sesle "bravo" diye bağırarak köydeki tapınağa gitmeye çağırmış. Askerler bunu görünce çok şaşırmış. Köylüler askerlere "biz, bu sene bol mahsulun alınmasını kutluyoruz ve Nadun dansı yaparak Gök Tanrısı'na teşekkür ediyoruz" demiş. Bunu duyunca askerler geri çekilmiş. Bu olaydan sonra Tu milliyetinden halk akıllı marangozu anmak için kuşaktan kuşağa yılda bir kez Nadun bayramı geçirirler. Daha sonra bu bayram, kuşaktan kuşağa aktarılarak bol mahsulu kutlayan bir etniklik haline gelmiştir.
Misafirlere içki ikram etme geleneği
Tular evlerine gelen misafirlere içki ikram ederler. Tular evlerine misafir geleceğini öğrenince hemen içki hazırlayıp kapı önünde beklerler. Tular, yürüyerek, ata binerek ya da arabayla gelen her misafire eve girmeden önce üç kadeh içki içirir. Buna, Tular "attan inme içkisi" derler. Misafir, ev sahibi eşliğinde evin kapısından girerken "eve girme içkisi" içmelidir. Misafir, eve girdikten sonra kırmızı halı döşenmiş, kerpiçten yapılmış yatak üzerinde oturarak, güzel Tu kızlarının sunduğu uğuru simgeleyen içkiden içer. Daha sonra ev sahibi misafire üç kez yemek ikram eder.
İlk ikram edilen yemekler arasında, içine tuz koyulan çay ve karpuz büyüklüğündeki çörekler bulunur. İkinci yemek ikramı, sütlü çay ve yağlı ekmektir. Üçüncü yemek ise makarna ya da hamur işidir. Misafir ile ev sahibi beraber oturarak bir yandan yemek yerler, diğer yandan da şarkı söylerler. Yemekten sonra ev sahibi yola çıkan misafire tekrar üç kadeh içki içirir. Buna Tular, "ata binme içkisi" derler. Tulara göre, misafire çok içki içirmek, saygı ve misafirperverliği gösterir.