xinjiang20131009
|
Daur (Dawo'er) etnik grubu, eskiden Çin'in kuzeydoğusundaki Nenjiang Nehri havzasında yaşar, Şamanizm'e inanır ve balıkçılıkla geçinirdi. 1760'lı yıllarda Qing ordusu, CungarMoğolları'nın isyanını bastırmıştı. Savaş ve afetler, Xinjiang'ın kuzey bölgesinde nüfusun hızla azalmasına neden olmuştu. Ayrıca, Qing hanedanının askeri savunma alanı aniden genişleyince, asker sayısı yetersiz kalmıştı. Buna karşı Qing hükümeti, Çahar Moğolları, Şibeler ve Daurlardan oluşan bir orduyu Xinjiang'a göndermiştir. Daurların büyük bölümü İli Komutanlığı'na bağlı, merkezi Tarbağatay olan geniş savunma bölgesinde görev almıştır. Qing İmparatorluğu 1911 yılında Xinhai Devrimi'yle yıkıldıktan sonra Xinjiang'dakiDaurlar askeri özelliklerini yitirmiş, büyük kısmı Çin Cumhuriyeti hükümetinden arazi almış ve toplu halde Tarbağatay'ın kuzey bölgelerine yerleşerek tarımla uğraşmaya başlamıştır. Bugün burası, AşiliDaur (Axi'erDawo'er) Bucağı olarak adlandırılmaktadır. Nüfusu beş bini aşan ilçe, Xinjiang'daDaurların geleneksel kültürünün muhafaza edildiği merkez olarak kabul edilmektedir.
Eskiden dağlık bölgelerde yaşayan, balıkçılık ve avcılıkla geçinen Daurların taptıkları en önemli ilah, Dağ Tanrısı'ydı. Memleketlerinden ayrılan Daurlar, Dağ Tanrısı'na tapma geleneğini de kendileriyle birlikte götürmüştür. Daurlar bir yere gelince taşlarla bir yığın yapar ve Dağ Tanrısı'nı temsil eden bu yığına tapardı. Bu taş yığınına "Ovo" (obao) denir. Bir yıl süren yolculuk boyunca, özellikle Xinjiang'ın kuzey kesimindeki otlaklarda sürdürdükleri askeri yaşamları sırasında Ovo'ya tapma geleneğinde bazı değişiklik meydana gelmiş, gelenek yeni anlamlar edinmiştir. Bir Daur kolu bir araya gelirken herkes bir taş getirir ve verimli bir ağacın etrafına bırakırdı. Sonra biri kişi, taşları sayar, gelen kişilerin sayısını belirlerdi. Bu şekilde savaş, açlık veya hastalıklardan sonra hayatta kalanların sayısı tespit edilirdi. Böylece Xinjiang'dakiDaurlarınOvo'ya tapma geleneği, bir nüfus sayımına ve ölenleri anma törenine dönüşmüştü.
Eskiden Ovo Günü genellikle baharda ve sonbaharda olmak üzere yılda iki kez kutlanırdı. AşiliDaur Bucağı kurulduktan sonra Ovo Günü, Ay Takvimi'ne göre her yılın 6. ayının 8. gününe sabitlendi. Bu gün, batıya göçle ilişkili olduğu için, Daurlarlar tarafından "Batıya Göç Günü" olarak da adlandırılır.
Ovo Günü genellikle güzel manzaralı dağ yamaçlarında kutlanır. Daurlarlar su kenarında sığır ve koyun keser, kurban kanlarını suyla tarlalara akıtır. Kurbanın başı Ovo'nun önündeki sunağa konur. Daurlar bir şaman önderliğinde Ovo'nun önüne üç defa içki döker ve her defasında diz çökerek doğu yönünde tapınırlar. Bu tapınmaların birincisini Gök, Dağ ve Nehir Tanrılarına, ikincisini atalara, üçüncüsünü de ölen yakınlarına adarlar. Şaman önderliğinde hep bir ağızdan "Korusun, korusun!" diye bağırırlar, ardından Ovo'nun çevresinde üç halka hâlinde yürürler. Sonra tahıl, süt, koyun yağı ve evcil hayvanların iç organlarından yapılan "Mosigen" adlı bir karışımı Ovo'ya serperek tanrılarını, atalarını ve ölen yakınlarını anarlar. Davul çalan baş şaman ise dans edip ve şarkı söyleyerek kurbanı Ovo'ya sunar.
Ovo Günü'nün ikinci bölümünde toplantı yapılır. Toplantıda şaman, Daurların tarihi ve milli kahramanlık öykülerini anlatır; köy muhtarları kendi yıllık üretim planlarını açıklar ve anlaşmazlıkları çözmeye çalışır; ayrıca şaman ve köy muhtarlarının öncülüğünde, geçim sıkıntısı çekenlere yardım yapılır.
Ovo Günü'nün üçüncü bölümü ise eğlencelerden oluşur. Daurlar beraber mesire yerlerine gider, birbirlerine güzel yemekler ve içkiler ikram eder, şarkı söyler ve dans eder. Xinjiang'dakiDaurlar yıllardır Kazaklar gibi göçebe etnik gruplarla komşu oldukları için at yarışı ve kuzu kapmaca yarışması gibi etkinlikler de düzenler.