xinjiang20130821
|
Eski çağlarda Uygurların ataları göçebeydi. Gelenek ve görenekleri, başka göçebe etnik gruplardan farklı değildi. MÖ. 108 yılında (Han hanedanı zamanındaki Wudi döneminin 3. yılı) Usun beyiyle evlenen Han prensesi Xijun, İli Otlağı'nda üç yıl yaşadıktan sonra şöyle bir şiir yazmıştır:
"Ailem beni dünyanın öbür ucuna gönderdi,
Yabancı bir diyardaki Usunların beyiyle evlendirdi.
Duvarları keçelerle kaplı kubbe biçimli evlerde,
Ana yemek olarak et yeniyor, içecek olarak ayran içiliyor..."
Şiir, göçebe etnik grupların konaklama geleneğini anlatmaktadır: Keçe çadırda oturmak. O dönemde Çin'in kuzeybatı kesimindeki göçebe ve yerleşik etnik gruplar arasında keçe çadır yapmak çok revaçtaydı. Tang hanedanı dönemi şairlerinden Li Duan'ın yazdığı "Hu Teng Er" başlıklı şiirde, keçe çadır yapımından söz edilen bir dize vardır.
Uygurlar yatak olarak genellikle "Supa" adı verilen, topraktan yapılma, alttan ısıtmalı sedir kullanırdı. Yatağa konan döşek için en uygun malzeme olarak yünlü keçe tercih edilirdi. Yumuşak olan yünlü keçe, nem geçirmez, sıcaklığı muhafaza eder. Ayrıca, çok ucuz olduğundan en yoksul kişiler bile edinebilir. Eskiden Uygurlar yatağa çarşaf sermez, kalktıktan sonra yorganları katlardı. Onun için keçe açıkta kalıp görünürdü. Güzelliğe düşkün olan Uygurların geleneklerine göre, insan gözünün gördüğü her yer ve her eşya titizlikle süslenmelidir. Çok kullanılan yün keçe de mutlaka süslenmesi gereken eşyalar arasındadır. Çiçek desenli keçe yapımının ortaya çıkışı buna bağlanır.
Uygurlar tarımla geçinmelerine rağmen, hayvancılıkta da gelişmiştir. Onun için her Uygur evinde muhakkak surette, keçe yapımında kullanılan yün bulunur. Keçe gerekince aile ya kendi yapar, ya da zanaatkâr davet edip yaptırır. Keçe yapmak için önce evin avlusunda yere bir hasır serilir, yünler kırmızı söğüt dallarıyla kabartıldıktan sonra hasırın üzerine döşenir, sonra üzerlerine su serpilen yünler hasırla birlikte dürülüp üzerine bastırılır. Sonunda yün tomarı açılıp kurutulur. Böylece yeni bir yünlü keçenin yapımı bitirilmiş olur. Fakat çiçek desenli Uygur keçesinin yapımı için profesyonel zanaatkâr davet edilir. Çiçek desenli keçe yapan zanaatkâr, aynı zamanda yünlü keçe de yapar ve desensiz keçe yapan sıradan zanaatkârdan daha yüksek teknik beceriye sahiptir.
Uygurların desenli keçeleri, yapım tekniğine göre dört çeşide ayrılır: Birinci çeşitte, daha işin başında yünler serilirken, bir desen tasarlanıp renkli yünlerle uygulanır. İkinci çeşitte, desensiz keçenin üzerine renkli yün bastırılır. Üçüncü çeşitte, sade keçeye tahta kalıpla renk basılarak üzerine mürekkep kalemiyle desen çizilir. Göçebe gruplar arasında yaygın olan dördüncü çeşitte, sade yün keçe üzerine renkli kumaş dikilerek bir tür aplike yapılır.
En çok rastlanan desenlerin sekiz türü vardır: Birinci grupta zambak, söğüt dalı, kasımpatı, narçiçeği ve zakkum ağacı gibi bitkilerin değişik şekilleri görülür. İkinci grupta koçboynuzu, kırlangıçkuyruğu, at toynağı, deve ayağı ve köpek pençesi gibi hayvan organlarının farklı biçimleri vardır. Üçüncü grupta ip, tekerlek, çaydanlık, tarak ve tırmık gibi alet ve günlük kullanım eşyalarının muhtelif figürlerine rastlanır. Dördüncü grupta pencere, basamak, duvar ve kubbe gibi mimari öğelerin stilize edilmiş betimlemeleri bulunabilir. Beşinci grupta gamalı haç (卐) ve haç (┼) gibi dini simgelere yer verilir. Uygurlar geçmişte Şamanizm, Budizm, Zerdüştlük ve Hıristiyanlığın Nesturi mezhebine inandıkları için, halk arasında bunların izi kalmıştır. Altıncı grupta ay, yıldız, ışık huzmesi, su, dalga ve girdap gibi doğa fenomenlerinden uyarlanmış formlar toplanır. Yedinci grupta Han etnik grubuna ait motifleri andıran desenler dikkat çeker. Sekizinci grup ise geometrik biçimlerden oluşur.
Desenli bir keçenin büyüklüğü, çeşitli ihtiyaçlara göre ayarlanabilir. Bazen çok güzel yapılmış desenli keçeler, duvar halısı olarak da kullanılabilir.