xinjiang0724
|
Tacikler, yarı tarım, yarı hayvancılıkla geçinen, yerleşik bir etnik gruptur. Her ailenin kendi geleneksel otlağı ve koyun sürüsü olmasına rağmen, Taciklerin en önemli üretim faaliyeti ekimdir. Biçimi düzgün ve zemini düz olmayan tarlalara buğday, mısır ve bezelye gibi tahıl ve bakliyat ürünleri eken Tacikler, temel gıda ihtiyaçlarını bu yolla karşılar.
Pamir Yaylası'nda tarıma açılabilen tarlalar, taşlarla doludur; topraklar kumludur ve suyun muhafazası çok zordur. Yaylada sık sık korkunç fırtınalar görülür. Yağmur genellikle ihtiyaç olmadığı zaman yağar, beklendiğinde ise yağış görülmez. O nedenle, tarlaların zamanında sulanabilmesi için arklar açılır. Dağların arasında dağınık durumda olan tarlalar için eskiden kalıcı bir sulama sistemi kurmak kolay değildi, çünkü bu iş için gerekli makineler yoktu. Her baharda ekim zamanı gelince, Tacikler ark açma işinde imece usulüyle birbirlerine sırayla yardım eder. İşi tamamlanan ev sahibi işbirliği yapanlara minnettarlığını ifade etmek için yemek verir. Dağlar içinde bütün bir yıl boyunca çok az görüşen insanlar bir araya geldikleri zaman, toplantı büyük bir neşe içinde geçer. Tacik geleneklerine göre, buluşmada kartal flütü çalınır ve kartal dansı edilir, ata ya da yak öküzüne binerek "Buzkaşı" veya "Oğlaktartış" adıyla bilinen kuzu kapmaca yarışması yapılır.
Aradan geçen yıllar içinde, su akıtma, buluşma ve danslı şarklı eğlence geleneği, bir bayrama dönüşmüştür.
Su akıtma işi şöyle yapılır: Erkekler ark açmak için kırda buluşur, kadınlar da onlara "nan" adıyla bilinen ekmek ve kurabiye getirir. Ekmeği tepside küçük parçalar hâlinde kesen kadınlar, çalışan herkese ikram eder. Eğer iş daha bitmediyse, herkes ev sahibi için iyi dileklerde bulunur ve çalışma temposu hızlanır. Ekmek ve başka yiyecekler getirildiği zaman çoğunlukla, su arka henüz yeni akıtılmış olur. O zaman herkes sofranın etrafına oturur, yiyeceklerin tadına bakar ve güzel sözler söyler. Bu yemekten sonra delikanlılar kartal flütü, kadınlar da el davulu çalar. Müziğin çağrısına dayanamayan erkekler kalkıp kartal dansı yapar, buna kadınlar ve genç kızlar da katılır. Şarkı ve dans, su getirme başarısını kutlamanın en sevilen yoludur. Eğer atla veya yakla gelen genç sayısı yeterliyse, kuzu kapmaca yarışması yapılır. Bu yarışmanın yaka binerek yapılan çeşidi, Taciklere özgü bir etkinliktir.
Su Akıtma Bayramı'nı izleyen gün, Ekim Bayramı kutlanır. İnsanlar hep birlikte bir eve gelir. Bu ailenin hanımı konukları, aralarında buğday lâpasının da bulunduğu lezzetli yemeklerle bekler. Herkes yemek yerken kadınlar gizlice ayrılır ve ellerinde bir leğen dolusu suyla evin damında veya alçak bir duvarda bekler. Yemekten sonra evden çıkan erkeklerin üzerine su döken kadınlar, bu sırada dileklerini söyler. Aniden tüm vadi kahkahalarla dolar.
Bunun ardından erkekler ekim aletlerini hazırlamaya başlar. Bu sırada ev sahibinin ailesindeki en yaşlı üye unla dolu bir tepsi çıkarır ve sayılıp sevilen birinin sağ omuzuna un sürer. Beyaz unu saflık ve uğur simgesi olarak gören Tacikler, bayramlarda duvara "v" harfine benzeyen bir şekil çizer ve erkeklerin sağ omuzlarına un sürer. Tarlalara gelen erkekler önce tarlada çalıştırılacak sığırın önünde durur, omzuna un sürülmüş olan saygın kişi sığırın başına un serper. Sonra bezelye unuyla yapılan ve sığır başı ile tarım aletlerine benzeyen kekleri orada bulunanlara yedirir. Sığır için de iyi dileklerde bulunarak ona avutucu sözler söyler. Bu yapılınca, erkekler kendi evlerinden getirdikleri tohumları birbirlerine hediye eder ve ev sahibi için tohumları tarlaya serper. Ekim işi çabucak biter ve kalan zaman eğlenceye ayrılır. Herkes hep birlikte şarkı söyler, dans eder, at yarışı ve kuzu kapmaca yarışması yapar. Kısacası, doyasıya eğlenirler.
Daha sonra başka bir aileye yardım edilir, "Su Akıtma Bayramı" ve "Ekim Bayramı"nın gelenekleri tekrar edilerek kutlanır.