Jingpo milliyeti esas olarak beş soydan gelir. Jingpo milliyetinin kendi dili vardır, Jingpo dili Han-Tibet dil ailesine bağlı Tibet-Burma dil grubuna aittir. Geçmişte kendi yazısı olmayan Jingpolar, 1990'lı yılların sonunda Lâtin abecesi temelinde Jingpo yazısını yarattılar.
Farklı soylarda farklı dil kullanımı
Jingpo ailelerinin çoğu, farklı soylardan oluşur. Aile üyelerinin belli bir durumda hangi dili kullanacakları örf ve adetlere göre belirlenir. Baba ve çocukları, baba soyunun dilini kullanır. Anne ise kendi soyunun dilini kullanır. Karı koca birbiriyle konuşurken, karşı tarafın dilini iyi bilmesine rağmen, kendi soyunun dilini kullanma hakkından vazgeçmek istemez. Çocuklarla baba ya da kardeşler arasında konuşulurken baba dili kullanılır, ancak çocukların, anneleriyle konuşurken anne dilini kullanması gerekir.
Farklı soylardan genç erkek ve kızlar birbirine sevgi ifade ederken, erkek tarafi kız tarafının dilini kullanır. Ancak evlendikten sonra her iki taraf kendi soyunun dilini kullanmaya başlar. Okullarda ise öğrencilerin çoğunluğu hangi soydansa o soyun dili, ortak dil olarak kullanılır. Ancak aynı soydan öğrenciler, karşılıklı iletişimde kendi soy dilini kullanırlar.
Erkek tarafı, çöpçatını kızın evine gönderir...
Jingpo milliyetinin yaşadıkları bölgelerde, dağların gece manzarası, insanları sarhoş edecek güzelliktedir. Genç kızlar ve erkekler, dolunay altında bir araya gelerek, flüt çalarak ya da şarkı söyleyerek birbirine aşklarını ilan ederler. Jingpolar, kamusal mekanlarda duygularını özgürce ifade edebilirler.
Ergenlik çağına gelen Jingpo gençleri tatil günlerinde yakın akrabalarını ve arkadaşlarını ziyaret ederler.
İki genç birbiriyle tanışıp evlenmeye karar verdiyse, erkek tarafı, çöpçatını kızın evine gönderir. Kız tarafı kabul ederse, iki taraf uğurlu bir gün seçer ve düğün yapar.
Jingpoların düğünleri genellikle öğleden sonra yapılır. Üç kez "silah" sesi biter bitmez düğün alayı döner. (Üç kez silah sesi duyulur ve düğün alayı yola koyulur.) Omuzlarındaki kırmızı bir sandıkta gelinin çeyizlerini taşıyanlar, düğün alayının önünde yer alır. Ortada ise nedimelerle gelin bulunur. Gelin yakasız siyah ceket ve ceket üzerine gümüş renkli şal, altına ise rengarenk nakışlı kırmızı düz etek ve deri ayakkabı giyer. Biraz utangaç görünen gelin, yoldaki barikat önünde durur...
Gelinin, üç barikat geçmesi gerekir
Gelinin, damadın evine giderken yolda üç barikat geçmesi gerekir. Barikatlar, çocuklar tarafından toplanan ağaç dalları ve bambu kamışlarıyla kurulur. Birinci barikat bir grup kız çocuk tarafından savunulur. Bu barikata varınca düğün alayından bir kişi öne çıkıp bambu kamışınan yapılan küpün içindeki içkiyi kız çocuklara ikram eder, şeker ve para dağıtır. Çocuklar bunlardan tatmin olmazlarsa yüksek sesle "gelin geçmesin!" diye bağırırlar. Bu arada gelin, nedimelerin yardımıyla barikatı geçer.
Gelinin yolu ikinci aşamada bir grup erkek çocuk tarafından, üçüncü aşamada ise üç-dört yaşındaki küçücük çocuklar tarafından kesilir. Farklı engellerin, farklı çözüm biçimi vardır. Aslında tüm bunlar köy halkının geline olan iyi dileklerini simgelemektedir.
Bazı bölgelerde gelin damadın evine varınca, kapı önüne muz ağacı dikilmesi gerekir. Bu, çocukların ve torunların çoğalmasını simgeler. Aynı zamanda şekerkamışı ağacının da dikilmesi gerekir. Bu ise, yeni yaşamın şeker gibi geçmesini dilemektir. Damat kahkahalar içinde gelinin elini tutarak, muz ve şekerkamışı ağaçlarının altından geçerek gerdeğe girer.