Beijing gibi Çin'in büyük kentlerinde yeni doğan on bebekten altısı sezeryanla dünyaya geliyor. Bu oran, "sezeryan kralı" olarak nitelendirilen Kore Cumhuriyeti'nden bile çok daha yüksek. Bu konuya ilişkin kesin verinin olmamasına rağmen, Çin'deki sezeryan oranı özellikle 2000 yılından sonra hızla yükseldi. Dünya Sağlık Örgütü, sezeryanın risk ve masrafları gibi unsurları göz önünde bulundurduktan sonra, sezeryan oranının yüzde 15'in altında kontrol edilmesi gerektiğini belirledi.
Ne var ki, bugün sezeryan Çin'de çok yaygın, hatta moda bile sayılabilir. Ancak kadın doğum uzmanları, bu durum devam ederse, sonuçlarının kaygı verici olacağı uyarısında bulundu.
Çin'de sezeryan oranının yükselmesine yol açan hem öznel hem objektif unsurlar var. Öznel bakımdan, Çin halkı arasında şöyle bir deyiş var: Sezeryanla doğan çocuklar daha akıllı. Bu bilimsel olmayan inançtan dolayı, daha akıllı bebeklere sahip olmak isteyen Çinliler sezeryan tercih ediyor.
Bunun yanı sıra, bazı kadınlar doğal doğumun getireceği büyük acılardan korkuyor ve doğal doğumun kendi vücudunu etkileyeceğinden kaygı duyuyor. Bir de Çin'de nüfus planlaması uygulandığı için, birçok insan bundan sonra bir doğum daha yapmayacağını düşünerek, sezeryanı çok istiyor
Objektif unsurlara bakıldığında, en başta Çinlilerin yaşam seviyesinin yükselmesi geliyor. Bazı hamile kadınların aşırı beslenmesi, doğumdan önce fazla kiloya ve bebeğin aşırı büyük olmasına neden olur. Eskiden Çin'de yeni doğan bebeklerin çok azı üç kiloyu, bugünkü bebeklerin çoğu 4 kiloya yakın. Hamile kadınların vücudunda fazla artan yağlar da doğal doğuma engel. Ayrıca hamile kadınların yaşlarının yükselmesi de sezeryanın çoğalmasına neden olan unsurlardan birisi. Verilere göre, Beijing'de doğum yapan kadınların yaş ortalaması 35, yani, 1980'li yıllara göre 10 yaş daha büyük.
Çin'de, sezeryan ameliyatının masrafı, doğal doğumdan 2000 ile 3000 yuan yüksek. Ekonomik çıkarlar peşinde koşan bazı hastaneler, bu sebeple hamile kadınları sezeryana ikna ediyor.