Malezya'nın Penang kenti
Dünya Kültür Mirasları listesine dahil edilen Malezya'nın Penang kenti, öteden beri geleneksel mimari yapıları ile özel örf ve adetleriyle biliniyor. Bugünlerde, kentte ağır ağır gezmek, Malezya seyahatinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Yüzölçümünün büyük olmaması ve turistik yerlerin toplu olarak bulunmasıdan dolayı, Penang, yürüyerek gezmeye çok uygun. Özellikle Penang'a özgü "çayhaneler" ve yerlilerin sık sık gittikleri çarşıları, sadece ve sadece yürüyerek ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca, Penang'da koloni döneminden kalma çok sayıda mimari yapı da var. Üstelik, yürümekten yorulursanız, rastgele bir dükkana gidip, Penang'a özgü yiyecek ve içeceklerin tadına bakabilirsiniz.
İngiltere'nin Göller Bölgesi
Bu bölge, National Geographic dergisi tarafından, "insanın ömrü boyunca mutlaka gitmesi gereken 50 yer" listesine seçildi. İngiltere'nin kuzeybatı sahilindeki Göller Bölgesi işte bunlar arasında yer alıyor. 1951 yılında ulusal park ilan edilen 2300 kilometre karelik Göller Bölgesi'nde, İngiltere'deki en yüksek zirve Scafell ve en büyük göl Windermere dışında, çeşitli eğlence donanımları, zengin tarihi ve kültürel eserler de bulunuyor. Bölgeyi bir hafta içinde yürüyerek gezmek, turistler arasında çok popüler. Bölge yakınlarında hemen hemen bütün lokantalarda, yürüyüş hatları için detaylı rehber kitaplar da bulunuyor. Bölgedeki geniş çayırlar, güneş altında parlayan göller, özgürce uçuşan kuş ve kuğular, sayısız turistin yanı sıra, ilham arayan şair ve yazarları da çekiyor.
Finlandiya
Finlandiya'yı yakından tanımak için en iyi yöntem yürüyüş. Ormanlar, vadiler, nehirler, dağlar ve nadir yabani hayvanlarla dolu Oulanka Ulusal Parkı özellikle gezginlerin gözdesi. Parkın etkiliyici manzarasının yanı sıra, tertemiz bir hava soluyabilir ve susarsanız, nehrin berrak suyunu içebilirsiniz. Bunlar, gürültülü kent yaşamından sıkılanlar için son derce değerli.
Brunei'deki yağmur ormanı
Brunei'deki Ulutemburong nehrinin başlangıcında bir iklim ormanı var. Brunei hükümeti, orman korumak üzere, nehrin karşı kıyısında yapı inşasına bile sert kısıtlamalar getirdi.
Ormanda 1226 basamalı ahşap merdiveni tırmanıp, 50 metre yükseklikteki çelik kuleye tırmandıktan sonra, gizemli yağmur ormanının tepesine çıkarsınız. Bu, biraz tehlikeli gibi görünüyor. Ama bu "macera" denenmeye gerçekten değer. Gezinti boyunca, tropikal yağmur ormanına özgü çeşitli bitki ve hayvan türlerine rastlanabilirsiniz. Bunun için, tabii ki büyük bir cesarete sahip olmanız gerekiyor. Ama, kuleye çıktıktan sonra, görkemli manzara siz bekliyor. Binlerce yıldır ayakta bulunan ağaçlar, uçsuz buçaksız yeşil... Manzaranın başınızı döndürecek kadar güzel olduğunu söylemek bile abartı olmaz.
Cape Town'daki şarap gezintisi
Güney Afrika Cumhuriyeti'ne ün kazandıran sadece pırlanta ve yabani hayvanlar değil. Güney Afrika şarapları da çok kalitelidir. Çünkü, bu ülkede yaklaşık 300 yıldır üzüm yetiştiriliyor. Özellikle Cape Town Yarımadası'ndaki Constantia şarap bölgesi, şarap sevenler ve turistlerin gözdesi. Çünkü Constantia'da sadece kaliteli şarap değil, en güzel doğa manzarası da var. Arabayı bir kenara bırakıp bir veya iki gün ayaklarınızı kullanmak, çok daha ilgi çekici olacaktır. Özel ekolojik çevresi dolayısıyla, yıl boyunca hep sisle kaplı Constantia bölgesi, ilk gelenlere her zaman gizemli bir duygu veriyor. Constantia'ya gelenler, şarap imalathanesindeki faaliyetleri de kaçırmamalı. Dağın tepepine çıkıp Atlantik Okyanusu ile Hint Okyanusu'nun birleştiği görkemli manzarayı seyrettikten sonra, akşam üstü dar bir yoldan geri inmek de son derece heyecan verici bir deneyim olacaktır.