Kışın hava çok kuru olduğu için, saçlarımız kolayca statik elektrik üretir. Saçlarımızı statik elektrikten nasıl koruyabiliriz?
Statik elektrik hem saçımızın görünümünü bozar, hem de saçlara çektiği toz ve maytlar yüze bulaşarak yüz temizliğini etkiler. Kışın saçımızda statik elektrik oluşması, saçların kurumasından kaynaklanıyor. Bunun temel nedenleri, havanın kuruluğu, giysiler ve saç arasındaki sürtünme ile saç yıkama ve koruma yöntemlerinin yanlış olmasıdır.
Statik elektriğe karşı, ilk önce saçlarımızın kurumasına engel olmalıyız. Saçımızın özelliklerine göre kremli bir şampuan seçip haftada 3 ila 7 defa yıkamalıyız. Böylece, hem saçlarımızı temiz tutmuş, hem de saçlarımız ile yüzümüzde biriken toz taneleri arasındaki sürtüşmeyle oluşan statik elektriği azaltmış oluruz.
Saçımızı yıkadıktan sonra, bazı nemlendirici kremler de kullanarak, statik elektriğin azalmasını sağlayabiliriz. Ancak kafa deriniz yağlıysa, bu yönteme seyrek başvurmanız daha uygun olur.
Omza kadar uzanan saçlar da, giysilerle sürtünerek veya kuru rüzgârda kolayca statik elektrik üretebilir. Bunu engellemek için en iyi çözüm saçlarımızı toplamaktır.
Statik elektrik oluşmasını önlemek için, plastik veya metal tarak yerine, tahta veya kemik tarakları tercih etmek de yerinde olur.
Ayrıca, kalitesiz ve kolayca statik elektrik üreten sentetik giysilerden de vazgeçmeliyiz. Bu giysilerden vazgeçemeyenler için bir başka çözüm ise, giysilerini statik elektriğe karşı etkili deterjanla yıkamak... Ofiste çalışanlar, boş zamanlarında parmaklarıyla kafa derilerine masaj yapabilir. Sık sık yapılan bu masaj, kafa derisindeki kan dolaşımını hızlandırmanın yanı sıra, saç köklerini sağlamlaştırır ve statik elektriği azaltır.
Statik elektriği engelleme konusunda, oda içindeki ortam da çok önemlidir. Oda içinde mutlaka belli bir nem oranı korunmalı. Bu amaçla yerleri ara ara ıslak paspasla silebilir veya buhar cihazları kullanabilirsiniz. İç çamaşır, nevresim ve çarşaflar da mutlaka pamuk veya ipek olmalıdır.
Günümüzde Asya'da yaşayan insanların yüzde 70'i, saç dökülmesinden şikayetçi. Bunlardan yüzde 60'ının saçları, henüz 25 yaşına basmadan dökülmeye başlıyor. Bu, saç dökülmesinin gençler arasında yaygınlaştığını gösteriyor.
Çalışma baskısının artmasıyla birlikte, daha çok kentli saç dökülme sorunuyla karşı karşıya geliyor. Kışın havanın çok kuru olmasından dolayı, kurumuş saç daha kolay kopuyor. Günümüz toplumunda çalışma ve öğrenim konusunda aşırı baskı altında olan gençler, stresli bir yaşam sürüyor. Stres, kafa derisindeki gözeneklerin daralmasına neden olmanın yanı sıra kan dolaşımını da yavaşlatıyor. Geç saatlerde yatmak, metabolizmanın dengesini bozarak derinin yağ salgılamasını hızlandırıyor; kafa derisinin zamanında temizlenmemesi de, gözeneklerin tıkanmasına ve sonunda saç dökülmesine yol açıyor.
Uzmanlar, dökülen saç tellerinin günde 100'ü aşmasının, saç dökülme sorununun başladığının bir göstergesi olduğunu, bu durumun iki-üç aydan fazla sürmesi durumunda da doktora başvurulması gerektiğini söylüyor. Ancak, çoğu insan, bir yıl, hatta daha uzun bir süre geçtikten sonra saç dökülme sorunu yaşadığını anlayarak tedavi olmaya karar veriyor. Bunlardan yarısını aşkını ise ya reklamlara bakarak ya da eczaneye danışarak ilaç alıyor. Aslında sağlıklı saçlara sahip olmak için stresten uzak durma, spor yapma, uyku kalitesini yükseltmenin yanı sıra profesyonel saç bakım yöntemleri de kullanılmalı.
Yağlı saçlara sahip olanlar saçlarını her gün yıkamalı, kuru saçlılar ise iki-üç günde bir yıkamalıdır. Normal bir saç derisine sahip olanların saçlarını iki günde bir yıkamaları yeterlidir. Uzmanlar, her gün yatmadan önce ve kalktıktan sonra, kan dolaşımını hızlandımak amacıyla, on parmağınızla kafa derisine 2-4 dakika masaj yapmanız önerisinde bulunuyor.